'Zikir, şifa verirci bir tekniktir'
sosyete doktoru Ender Saraç'tan ilginç iddia: Zikir de yoga gibi şifa verici bir tekniktir.
Doktor Ender Saraç’ın iki hafta önce piyasaya çıkan "Ruhsal Gelişim ve Kader" kitabının sadece kapağını gören bir kaç arkadaşım "uçmuş!" yorumu yaptı. Kitabın bu yorumu almasının bir nedeni kapağındaki alt başlık: Hiçbirimiz boşuna yaratılmadık.
Doğal tıp, ayurveda ve sağlıklı yaşam gibi konularda çalışan Ender Saraç (48) Doğan Kitap’tan yayınlanan kitabında astrolojiden reikiye, evrensel enerjiden dinlere, her yönüyle spiritüaliteyi anlatıyor. Saraç’ın ortaya attığı ve çok tartışılacak gibi duran konu ise zikir. Yazar, meditasyon, reiki ve yoga gibi dini kökenlere sahip tekniklerden bugün modern hayatta nasıl faydalanılıyorsa, zikrin de böyle bir şifa verici teknik olduğunu söylüyor. Kitapta Allah’ın 99 ismi yani Esma ül Hüsna’yı kullanarak uygulanabilecek zikir teknikleri de var.
Aile Hekimi Doktor Ender Saraç medyada, sağlıklı yaşam, kilo kontrolü gibi konularda sıkça rastladığımız bir isim. Ayurveda, Doğa’nın Şifalı Eli ve Sağlıklı Zayıflamanın Yolları isimli üç kitabı çok sattı. Son kitabı "Ruhsal Gelişim ve Kader"de ruhsal sağlık alanına odaklandı. Ama bu bildiğimiz psikoloji kitaplarından değil, ruh sağlığına spiritüel yönden yaklaşıyor. Kitabın kader, astroloji, meditasyon, evrensel enerji, 7 bilinç hali, doğal taşlar, renklerin önemi, cinsellin ruhsallık üzerinde etkisi, dinler gibi altbaşlıkları var.
DİNİ VE SİYASİ DEĞİL, TEKNOLOJİK
Saraç’ın anlattığı tekniklerden özellikle zikir ile ilgili yazdıkları çarpıcı. Zikri, ’chanting’ yani kelime veya ses tekrarı olarak tanımlıyor. Bugüne kadar zikir denince akla gelen, kafasını sağa sola savurarak kendinden geçen, derin derin "Allah, Allah" diye tekrarlayan, vücuduna şişler batıran sarıklı adamlar imajını tamamen bir kenara bırakmak gerektiğini savunuyor. Geçmişe ait bir figür gibi görünen zikir’in aksine ’ileri bir teknoloji’ olduğunu söylüyor:
"Bunu kavramak için kişinin reiki, evrensel enerji, meditasyon gibi spiritüel teknikleri bir de ince enerjileri bilmesi lazım. Zikir de meditasyon mantraları, reiki sembolleri gibi bir teknolojidir. Belli sesleri tekrar edip jeneratör gibi enerji üretirsiniz. Kuran’da geçen Allah’ın 99 isminden her biri, bir enerji köküdür. Bu dini, siyasi bir şey değil, bir teknoloji. Bunu mistik, dini, siyasi kalıplara sokan bizleriz. Artık hekimlerin bunlara sahip çıkması gerekir. Bilim adamları safsata deyip ihmal ettiği zaman bu bilgiler şarlatanlara akmaya başlıyor."
PİL ŞARJ EDER GİBİ ENERJİ YÜKSELTİR
Kitaba göre her insanda Allah’ın 99 isminin belirli açılımları bulunuyor. Ancak bunların bazıları baskın, bazıları dengede, bazıları uyur durumda. Örneğin sürekli her konuda geri kalıyorsanız, El Müzill isminin etkisi kuvvetli demek. El Mukaddim ise tersine, öne geçirici bir etki yapıyor, insan onun etkisini kullanmayı bilirse atak yapabiliyor.
Saraç, zikrin bir astroloji uzmanıyla astrolojik harita çıkarılıp baskın ve eksik yönleriniz bulunarak uygulanmasını öneriyor. Astrolojik haritanızı çıkartamıyorsanız, burç ve yükselen burç gibi bilgilerinizden emin değilseniz, o zaman içinize dönerek sakin bir şekilde yaşamın hangi alanında sıkıntılarınız olduğunu saptamanızı öneriyor: "Tıpkı bir vitamin alır gibi sabah akşam 3-5 dakika bunları belli bir ritimde tekrar etmek, bu enerjiyi pilin şarj olması gibi yükseltir. 40 gün içinde bu esmanın karşılığı olan enerji yükselmeye başlar."
ÖNCE DETOKS SONRA ZİKİR
Saraç, verim almak için zikirden bir gün önce detoks (arınma) programına başlamak gerektiğini söylüyor. Sabah bir bardak ılık ballı limonlu su, öğleden akşama kadar da 5-6 tabak az zeytinyağlı dereotlu sulu kabak yemeği yeniyor. O gün sadece sulu besleniliyor. Sonraki 40 gün boyunca mümkün olduğunca az kırmızı et, sarmısak, soğan, kırmızı pul biber yenmesi gerek. Bu dönemde aşırı hareketsiz kalmamak ama aşırı egzersizle bedeni de zorlamamak, sık sık duş almak şart. Ruhsal önerilerden bazıları da şöyle: 40 gün hiç yalan söylemeyin, kullanmadığınız eşyaları ihtiyacı olanlara verin, içinde bulunduğunuz ortamı daha pozitif yapmaya çalışın, sık sık doğaya açılmaya, mükemmelliğini fark etmeye çalışın, çocukların başını okşayın, dua edin.
KELİMELERDE ENERJİ VAR
Budist olmasa da bugün herkes meditasyon yapabiliyor. Peki Müslüman olmayan biri zikir tekniğini uygulayabilir mi? Saraç uygulanabileceğini savunuyor: "Bu kelimelerin içinde enerjiler var, siz ister inanın ister inanmayın. Burada fiziksel bir şey devreye giriyor. Manasını da bilirseniz, yani kalp çakranızı da açarsanız o kanal genişler, çok daha fazla verim alırsınız. Meditasyon sembolleri Sanskritçe yani eski Hintçe’dir, Reiki sembollerini Japon rahipler yapmıştır. Tevrat’ta da Tanrı’nın 72 isim vardır o da çok kuvvetli bir enerjidir ve Kabala mistisizminde kullanılır. Bunların hepsinde devreye giren fizik kurallarıdır."
ENDER SARAÇ’A GÖRE BAZI ZİKİR TEKNİKLERİ
8 Yaşamınızda sevgi ve muhabbet azsa, aşk istiyorsanız, Ya Vedud ismiyle 40 gün çalışın
8 Sürekli darlık ve sıkıntı çekiyorsanız Ya Mugni, En Nafi
8 İçiniz sıkılıyor ve göğsünüz daralıyorsa El Basit
8 Bir türlü olayların içinden çıkamıyor ve ne yapacağınızı bilemiyorsanız El Vekil
8 Sürekli başınıza felaketler geliyorsa El Mani, Es Selam
8 Bilginizi arttırmak için gerekli beyin devrelerinin açılmasına yardım için El Alim
8 Kendinizi biraz katı ve merhametsiz hissediyorsanız Er Rahim, Er Rahman
8 Sürekli halsizseniz ve enerjiniz düşükse El Hayyum
8 Çok pasif ve korkaksanız El Kahhar
8 Bir olayı yaptıktan sonra pişman olup o olayla ilgili hafıza kayıtlarının silinmesini istiyorsanız El Afüv
8 Kötü bir yöneticiyseniz veya olayları yönetemiyorsanız El Vali
8 Bir türlü organize olamıyorsanız El Kayyum
8 Yaşamda elinizden tutacak kimse yoksa El Veli
8 Bir iş kurarken El Hakim
KİTABI YAZMAYA KARAR VERDİM ÇÜNKÜ
Toplum inanç açısından kamplaşmış durumda
Geçtiğim ilk aşama tıp eğitimiydi. Tıp fakültelerinde her hastalığı ilaçla tedavi edebiliriz, olmadı ameliyatla kesip atarız diye öğretilirdi. İkinci aşamada insanın daha derinine etki edilebilen ayurveda, akupunktur, bitkilerle tedavi gibi doğal tıpla ilgili yöntemleri öğrendim. Ardından insanın çok daha derin bir boyutu olduğunu gördüm, şimdi insanın kaba düzeyinden enerji düzeyine geçtim diyebilirim. İlerlemiş teknolojiye ve uzayan insan ömrüne rağmen toplumda artan bir sıkıntı var. Depresyon, iktidarsızlık, kanser, halsizlik, mutsuzluk, ağrılar, bağışıklık sistemi ve kalp hastalıkları çığ gibi artıyor. Ortada suni insanlar var. Hormonlu domates gibi olduk, eski insanın kokusu, tadı, mutluluğu, enerjisi yok. Toplum inanç açısından kamplaşmış durumda, ya hiçbir şeye inanmıyor ya da bir şeyin fanatiği oluyor. Tam tersine ben iki taraftan da ortaya biraz daha insan yaklaştırabilmek için uğraşıyorum.
Ayten SERİN -HÜRRİYET