Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Japon donanması batığına daldı

        Alp Ulagay/Gazete HABERTÜRK-HT MAGAZİN

        Aslında Ateş Evirgen (54) sualtı dalış camiasının çok yakından tanıdığı bir

        isim. 30 yıla yakın süredir dalgıç ve dalış eğitmeni olarak kendini kanıtladı. Onu benzerlerinden ayıran özelliği ise yeni bir alan açmış olması. Evet, Evirgen 20 yıl önce sualtı dalışı ile fotoğrafçılığı birleştirdi. Böylece hem yeni bir uzmanlık geliştirdi hem kendisine iş sahası açmış oldu hem de bırakın

        Türkiye’yi, dünyada çok az kimsenin göreceği noktalarda dalış yapma imkânı buldu. Özellikle ilk kez Türkiye dışında dalış yaptığı 1993’ten sonra, Evirgen’in önünde yeni bir yol açıldı. “1993’te ilk kez Mısır’ın Kızıldeniz kıyısındaki tatil beldesi Şarm El Şeyh’e gittim. Orada tam anlamıyla akvaryuma dalmış gibiydim. Deniz dibindeki canlı çeşitliliği o kadar zengindi ki, o ilk seferde salata gibi fotoğraflar çektim” diye anlatıyor. Bu tarihten sonra Maldivler, Bali, Malezya, Sudan, Güney Afrika derken; görmediği pek az sualtı zenginliği kaldı. Gittiği yerlerin her birinde farklı sualtı manzaralarıyla karşılaştı. Bunlar da yetmeyince, hep daha uç noktaların peşinde koştu. Bu uğurda Kuzey Kutbu’na yakın buzullarda ve Antarktika’da

        dalış yaptı, tabii aynı zamanda fotoğraf da çekti.

        Deniz dibinde 265 uçak

        Ateş Evirgen’in iki ay önce son ulaştığı nokta, dünyanın bir başka ucunda, Pasifik Okyanusu’ndaydı. Avustralya’nın kuzeydoğusundaki Mikronezya’da bulunan Truk Lagünü’ne 12 günlük bir keşif gezisi yaptı. Yanındaki 12 kişiyle birlikte İstanbul-Seul-Guam üzerinden 48 saat süren yolculukla Truk Lagünü’ne ulaştı. Bu lagünün en önemli özelliği, dünyanın en önemli batık alanlarından biri, belki de birincisi olmasıydı. Sadece sualtını görmeyi değil, batık fotoğraflamayı da seven dalgıçlar için biçilmiş kaftan olduğunu söylüyor Evirgen: “Truk Lagünü özellikle batık görmek isteyen dalgıçlar için belki de dünyadaki en iyi dalış noktası. Çünkü dibinde, batmış bir donanmayı en

        ince ayrıntısına kadar görebiliyorsunuz. 2. Dünya Savaşı sırasında Japon donanması bu lagünü üs olarak kullanıyordu. Hatta lagüne ‘batmayan uçak gemisi’ de deniyordu. 1944’te 17 Şubat’ı 18 Şubat’a bağlayan gece ABD donanması ve hava kuvvetleri, buraya Hailstone Operasyonu adlı müthiş bir baskın yapmış. 265 uçak denizin dibini boylamış ve 60 gemi batmış.

        Üstelik mürettebatları ve cephaneleriyle birlikte...” Buradaki birçok batığa rehber eşliğinde dalış yapmak gerekiyordu. Rehberleri Peter, dalış yapacakları batıkla ilgili kısa bilgi veriyor, nasıl batırıldığını anlatıyordu.

        Ateş Evirgen, beklentisinin de ötesinde bir tabloyla karşılaştı.

        Yıllarca 2. Dünya Savaşı filmlerinde izlediği o koca savaş gemileri ve uçaklar bir bütün halinde denizin dibindeydi. Tanklar ve diğer askeri araçlar da cabasıydı. Aradangeçen 66 yılda hepsinin üzeri rengârenk mercanlarla kaplanmıştı. Batıkların çevresinde, bir mercan resifinde bulunan

        her tür canlı mevcuttu. “Gençliğimizde büyük bir merakla izlerdik o filmleri.

        Uçakların modellerini bile ezberlemiştik. Orada, mesela Japonların Zero uçağını denizin dibinde görmek beni heyecanlandırdı. Uçağın kokpitindeki

        levyeyi bile elledim” diyor Evirgen. Usta dalgıç, kimi dalışlarda rehberle

        gemilerin içine girdi; kaptan köşkünü dolaştı, merdivenleri izleyip kazan

        dairesine indi, oradan makine dairesine geçti. Ambarlarda ve diğer bölümlerde geminin batışından bu yana el sürülmemiş kap kacak, bisiklet ve diğer gündelik eşyalarla karşılaştı. Ateş Evirgen, lagünde geçirdiği sekiz

        günde, birer saatlik 20 dalış yaptı. Her dalışta gemilerin içinde ve arasında yüzüp bol bol fotoğraf çekti. Türkiye’ye yaklaşık üç bin kareyle döndüğünü söylüyor: “Çanakkale Boğazı’nın dibinde 1. Dünya Savaşı’ndan kalma gemi kalıntılarında da fotoğraf çektik yıllarca. Ama 95 yıllık bu batıklar artık parçalanmanın eşiğindeydi. Truk Lagünü’nün özelliği; bu kadar çok

        gemiyi, çok dar bir bölgede ve bütün halinde çekebilmeniz. Tabii Mikronezya’nın yerli halkı deniz dibinde ufak tefek bazı değişiklikler yapmış.

        Örneğin cesetlerden arta kalmış kuru kafaları bir araya yığmışlar.”

        Sualtı fotoğrafçılığına yeni başlayanlara tavsiyeler

        - İyi bir dalgıç olun, malzemenizi ve canlıları iyi

        tanıyın.

        - Sualtıyla özdeşleşin ve deniz canlılarını tanıyın.

        - Dalış sayınızı artırın, yılda hiç olmazsa 50-60 dalış

        yapın.

        - Fotoğraf bilginizle paralel bir ekipman satın alın, aşırı

        lükse kaçmayın.

        - Mutlaka sualtı flaşı kullanın.

        - Makinenize uygun bir kabin (housing) kullanın.

        - Dalış eşiniz de sualtı fotoğrafçısı olsun.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ