High end'in zirvesinde bir Türk
Fatih Altaylı HT Pazar'da yazdı
Birkaç haftadır dünyanın en performanslı müzik sistemlerinden örnekler verip duruyorum.
İnşallah ilginizi çekiyordur. Bu hafta da bir Türk tarafından üretilen, çok ciddi bir "high end" müzik sisteminden bahsedeceğim: Kerem Küçükaslan.
5 yıl öncesine kadar bir holdingde profesyonel yönetici olarak çalışan bir genç. Ancak müziğe, özellikle de Türk musikisine son derece meraklı bir odyofil. O kadar meraklı ki iş dışındaki tüm zamanını müzik sistemlerine ayırıyor ve HiFi derneğine başkan oluyor.
Sonunda merakını ve hobisini işi haline getirmek istiyor. "Dünyanın en kaliteli müzik sistemlerini üreteceğim" diyor.
Tabii çoğunluk gülüyor. Gülenler onu kamçılıyor. "Ne kadar gülüyorlarsa, o işe girmeniz o kadar iyi olur" diyenleri hatırlıyor. "En gerçek ses reprodüksiyonunu ev içinde sağlamak üzere" yola çıkıyor. Gerçekten de yola çıkıyor ve Amerika'ya gidiyor.
10 kişilik bir ekiple "Absolare" markasını yaratıyor.
IBM'İN BAŞKANI BİLE ONLARIN MÜŞTERİSİ
Tecrübeli olduğu için high end meraklısı erkeklerin önündeki en büyük engelin "Ben bu kazulet gibi aleti eve sokmam" diyen eşler olduğunu biliyor. Bu yüzden dizaynlarında şıklığa da dikkat ediyor. "Single-ended triode" alanında neredeyse en iyi hale geliyorlar. En saygın ses festivallerinde ödüller, en saygın dergilerden övgüler alıyorlar. 40-50 bin dolara power ampli satıyorlar ve müşteri buluyorlar.
IBM'in başkanı bile evindeki müzik sistemini onlardan alıyor, daha doğrusu onlara kurduruyor.
Echole markasıyla ultra kaliteli ses iletim kabloları üretmeye başlıyorlar. İyi bir high end sistemin vazgeçilmezi olan ses panellerini de üretiyorlar. Bu arada katmadeğeri yüksek ahşap ve deri parçalarının üretimini Türkiye'de yaptırıp ülkeye de faydalı oluyorlar.
Biz de onlarla gurur duyuyoruz.
Sanat her yerde
Dünyanın neresine gitsem modern sanat müzelerindeki uzun kuyruklar ve kalabalık, galerilerin önünde bekleşenler, sanata ilgideki artışı gösteriyor. Geçen hafta Contemporary Istanbul'a gösterilen inanılmaz ilgi, Türkiye'de de durumun farklı olmadığını ortaya koyuyor.
Uzakdoğu'nun da devreye girmesiyle fiyatlar alabildiğine yükseliyor, yaşayan ressamların tabloları bile çift haneli milyon dolarlara satılıyor. Bu arada sanat her yere giriyor.
Bunlar arasında en hoşuma giden örnek, Norveç'ten geldi.
Vitters tersanesi geçen yıl Ed Dubois tasarımı 66 metrelik Aglaia adında bir yelkenliyi suya indirdi. Aglaia, 83 metrelik karbon direği ve pek çok özelliğiyle çok özel bir tekne. Ama onu en özel yapan şey ana yelkeni.
Aglaia'nın sahibi, çok sevdiği ve koleksiyonunu yaptığı Norveçli sanatçı Magne Furuholmen'e teknesinin ana yelkenini tual olarak kullanıp kullanamayacağını sordu. Furuholmen de bu alışılmadık teklife önce şaşırdı, sonra da kabul etti. Şimdi 88 metrelik bu dev "sloop"un ana yelkeni, 3600 metrekarelik alanıyla büyük ihtimalle dünyanın en büyük tek parça tuvali haline geldi. Ve okyanuslarda rüzgâr eşliğinde sergilenen ilk tablo oldu.