"Meltem'e de Haluk'a da acıyorum"
Pınar Altuğ: Ne yapayım, malzeme bu!

AYSUN ÖZ KAŞİ/HT CUMARTESİ
Pınar Altuğ’u biraz da “Meltem” olarak tanıyoruz. Yakında çekimleri yeniden başlayacak olan Çocuklar Duymasın dizisinde yıllarca oynadığı karakter üzerine yapıştı ama halinden memnun... 36 bedene inmesine rağmen hâlâ ekranda iri göründüğünü iddia edenlere de aldırış etmiyor... 19 yıl önce Türkiye güzeli seçildiğinde balık etli ve güzel bir kızdı Pınar Altuğ. Zamanla daha da zayıfladı ama nedense hâlâ ona “İri” diyenler var. O ise “Konuşurlarsa konuşsunlar” diyor. Kimin ne dediği umurunda değil. İlk eşinden boşanırken de ikinci evliliğini yaparken de çok üstüne gelindi ama “Başkaları ne der” diye yaşamıyordum. “Bu benimhayatım” diyerek eleştirileri göğüsledi. Üzerine yapışan “Meltem” karakterinden dememnun. Twitter hesabında dizinin yeniden başlayacağını duyuran, bir taraftan da markası By Pınar Altuğ’un ilk ürünlerini vitrine çıkaran Altuğ ile buluştuk.
Saint Benoit mezunusunuz, İstanbul Üniversitesi Siyasal’da İşletme Bölümü’nü bıraktınız...
Birinci sınıfın birinci dönemini okudumama güzel seçilince bir sürü iş imkânı doğdu. Zatenmankenliğe de okuyabilmek için başvurmuştum. Babamı kaybettiğimde annemve ben ortada kaldık, okumak için bir şekilde para kazanmamgerekiyordu. “Çalışırsambu işi yapabilirimama gündemden düşerseminsanlar beni unutur çünkü bir sürü güzel kadın, yakışıklı adamvar; yeni birileri geliyor. Bu işe başlayayım, bakalımne olacak” dedim.
Sizinki hayalinizdeki hayat mı? İsterdimokulu bitirmiş olmayı, bir gün bitirebilirim. Herhangi bir dal okuyabilirimama verdiğimkarardan hiç pişman değilim. Hiç hayal etmemiştim;mankenliğe o kadar tesadüfen başladım ki.
Nasıl başladınız?
Annemin çalıştığı tekstil firmasının defilesi vardı, ben demankenleri görmeye kulise gittim. Neşe Erberk’le tanıştımve “Mankenliğe çok uygunsun, düşünmezmisin” diye sordu. Annemle Erberk’e gittik ve başladım. Sonra güzellik yarışmasına sokmak istedi. “Güzel seçilirsem, zaten iyi bir öğrenci değilim, okulu bitiremeyebilirim. Bari liseyi bitireyim” diye erteledim. Okulu bitirip yarışmaya girdim, birinci oldumve bugünkü mesleğimi seçtim.
Bu dünya da sizi çok sevdi ve bir daha bırakmadı...
Ben de onu bırakmak istemedim. Yorulduğum, kendimi kötü hissettiğim anlar oldu ama taşın altına elimi sokarken o taşın ne kadar ağır olduğunu biliyordum. İnşallah daha uzun yıllar işimde beni bırakmaz.
En büyük çıkışınız Çocuklar Duymasın oldu ama Meltem rolü de üstünüze yapıştı. Dezavantaj değil bu.
Meltem karakterini unutturayımgibi bir çabam olmadı. Sokakta Meltem olarak biliniyor olmam, işimizi ne kadar doğru yaptığımızı gösteriyor. Bireysel başarı değil, ekip başarısı.
Bu rol önünüzü kesmedi mi?
Uzun zaman kafa karıştırdı. 27 yaşında, boyum kadar çocukların annesini oynuyordum. “İnsanlar inanacak mı” diye soruyordum. Saçlarımı kısa kestirdim, sararttım. “Anne, anne” dendikçe artık inandılar. Diziyi ilk bıraktığımda spor kıyafetlerle sokakta görenler “Kaç yaşında kadınsın, yakışıyor mu sana” diye çıkışıyordu. “Sen 45 yaşında değil misin, bu ne hal” diyorlardı. 30 yaşında olduğuma zor inandılar.
‘O TARAFA, BU TARAFA DÖNMEDİM’
Ancak ilk eşinizden ayrılırken bir anneyi canlandırdığınız için daha çok üstünüze gelindi...
Evet ama “Başkaları ne der” diye yaşayan biri değilim. Her şeyden önce bu benimhayatım.Mümkün olduğu kadar kendi doğrularımla, elbette başkalarına zarar vermeden, anne ve babamın bana öğrettikleriyle yaşamaya çalışıyorum. İnsanları yüzde 100 memnun etme ihtimaliniz yok. Hiçbir zaman o tarafa, bu tarafa dönmedim.
İnsanlar tepki alınca vazgeçebilir...
Bana göre değil bu. Bir lafı boşa sarf etmem, inanarak söylerim. Hayatımda hiç haber olmak için konuşmadım.
Kızınız doğmadan çok önce Meltem’i oynadınız. Anne olmayı Meltem’den mi öğrendiniz?
Meltem çok acayip bir kadın, ona çok acıyorum, Haluk’a da.Meltem, olmayacak kadar mükemmel... Herkesi idare eden, her şeye çare bulan, yetişen... Hep çok bakımlı, hep çok düzgün... Böyle bir hayat yok. Kadın yataktan kalkıyor saç yapılı. Bu kadar mükemmel olmak özellikle çocuklarla çok mümkün değil. Bir annenin “Yetti artık” diye bağırmama ihtimali yok. Meltem’in bağırdığını duymadık. Oyunculuğun ötesinde iyi bir televizyoncu olduğumu düşünüyorum ve programlarımda ağırladığım bütün uzmanları can kulağıyla dinlemiş ve kendime çok şey katmışım.Meltem kadarmükemmel olmayı denersem depresyona girebilirim.
Bu dizi sayesinde ebeveynler mutfakta tartışmayı öğrendi mi?
Evet işe yaramıştır. Çocuklar her şeyi hissediyor, şakayla sesiniz yükselse tedirgin oluyorlar. Su’nun bakışları değişiyor, hemen işin şaka olduğunu anlatıyoruz.
‘BASKI TERS TEPER’
Haluk, tipik bir Türk erkeği... Türk erkeği zamanla değişir mi?
Değiştirilmesi gerektiğine inanmıyorum. Çünkü bende bir şeyler değiştirmek istediklerinde çok bozuluyorum. Kilo aldığım dönemde “Artık kilo vermeyi düşünmüyor musun” diyenin gözünün içine bakıp çikolata yerdim. Ona ne? Ne kocam ne başka biri, beni baskıyla değiştirmeye çalışırlarsa çok ters tepki gösterebilirim. Birçok insan da böyle...
Kadına şiddetle beraber bir erkek problemi de yokmu ülkenin?
Ne bir kadına ne bir çocuğa, birine şiddet uygulamak kabul edilemez. Kadın dayanışmaları, devletin çalışmaları işe yaradı. Kadınlar biraz bilinçlenip kendilerini korumayı akıl etmeye ve cesaretlenmeye başladılar.
‘KADIN DAHA DONANIMLI’
Bir kadın çağına mı giriyoruz?
Bir kere para kazanmaya başladılar, önemli bir güç. Kadının susup oturmasının sebebi, baba evinde kabul görmeyeceği ya da parası olmamasıydı. Şimdi kadının bir farkı olmadığının, çok iyi konumlarda olabileceğinin herkes farkında.
Giderek daha donanımlı olmaları bazı erkekleri rahatsız mı ediyor?
Kadının becerikli olması normal... Annelik gibimucize bir güçleri var. Ruh sağlığı yerinde olan bir kadının çocuğuna bakamaması mümkün değil. Bir annenin çocuğunun istekleri doğrultusunda yapamayacağı şey yok. Kadın zaten daha donanımlı bir varlık, pratik zekâsıyla.
Sizin evde paylaşım nasıl?
Yeri geliyor benim, yeri geliyor Yağmur’un sabaha kadar çalışması gerekiyor. İş bölümü yapıp birimiz mutlaka Su’nun yanında oluyoruz. Yazın 2.5 ay teknede yaşadık. Ben haftada 1 gün İstanbul’a geldim, baba kız yalnız kaldılar. Ben annesiysem o da babası.
‘Biraz pofidiklik durumu var’
Gözlerimle görüyorum, gerçekten 36 bedensiniz...
Minyon bir kadın değilim. Ne kadar zayıflarsam zayıflayayım uzun boylu ve geniş omuzluyum. Biraz da iri göğüslüyüm. TV de üstüne birkaç kilo koyunca, biraz pofidiklik durumu var.
Herkese dert oldu bu durum. Kızmıyor musunuz?
Eh şişmanım, ne olacak? Selülitim var, ne olacak? Kadınım ben, ne yapacağız şimdi? Biri Twitter’da “Ne kadar spor yaparsan yap, iri hatunsun” diye yazmıştı. Ben de “Yapacak bir şey yok, eldeki malzeme bu. Bununla yaşayacağız artık” diye yazdım. Haber oldum. Ne yapayım, beğensem de beğenmesem de malzeme bu. Yüzümü estetikle uzatabilirim ama ben öyle değilim.
Zayıfladınız ama...
Kendi isteğimle zayıfladım. Modellik yaptığım yıllarda da hiç incecik bir kız olmadım. Ancak hep fittim. Sonra spordan çok sıkıldım. Üstüne de hamilelik ve doğum bir iyi geldi ki sorma! 5 senedir spor yapmıyordum. Neredeyse 40 beden giyiyordum. “Tamam” dedim. “Kendime gelme zamanım geldi.” Sıkı spora başladım, diyetisyene gittim. Yaklaşık 1 senedir bu kilodayım.
‘En büyük hayalim...’
Adınızı marka yapıyorsunuz. Tekne tekstili işine girdiniz...
2 yıl önce kendi teknemiz olduğunda işin içinden çıkamamıştım. Bazı yerlerde fiyat çok yüksek geldi, bazı yerlerde gönlüme göre bulamadım. Babadan tekstilci bir arkadaşımla bizim tekneye ürünler hazırladık. 2 yazdır gelenler çok beğeniyor. “Acaba bunu işe mi çevirsem” diye düşünürken, tekstilci arkadaşım “Tekne tekstili işine gireceğim, bana yardım et” dedi.
Yıllardır modanın içindesiniz, moda ürünleri de tasarlamayı düşünmüyor musunuz?
Bütün hayalim kendi adımı markalaştırmaktı. By Pınar Altuğ olmasına karar verdik. Markanın altında 3 kız yatıyor. En yakın iki arkadaşımla birlikte nisan ayında yeni ürünlerimizi de çıkacağız.
Ne üretiyorsunuz bu sefer?
Tekne tekstili gibi değil, herkesin ulaşabileceği bir şey olacak. Sürpriz, nisanda açıklıyoruz. ‘Ben muhalif değilim’ Geçenlerde bir türban tartışmasının içine girdiniz.
Yanlış mı anlaşıldınız?
Anlamak isteyen anlar; yanlış bir şey söylemedim. Biz kulaktan dolma sözleri gerçek kabul edip üstüne gitmeyi severiz. “Acaba ne demiş, bir dinleyeyim” demeyiz. Sonradan söylemediğim pek çok şey yazıldı, çizildi.
Nedir meselenin aslı?
“Okullarda türbanla ilgili ne düşünüyorsun” diye sordular. Okulda din dersindeki başörtüsünü sormadılar. Ben de “Bence okulda üniforma olmalı. Nasıl başlarında türban olması doğru değilse, bir kızın okula makyajlı, dekolte bir bluz ve kısa etekle gitmesine de karşıyım” cevabını verdim. Siz aradan ne çıkarmak istiyorsanız onu çıkarırsanız, o benim lafım olmaktan çıkar. İnsanın fikri neyse zikri de odur.
Muhalefet güçlü olmadığı için mi farklı düşüncelere tahammülümüz azalıyor?
Ben muhalif değilim, kendi düşüncemi söylüyorum.
Eksik olan ne peki?
En büyük mesele, dinleme ve anlama eksikliği.
‘Deli gibi bezle dolanmıyorum’
Bir deterjan markasının yüzü oldunuz, yıllardır da çalışıyorsunuz...
Çok mu titizsiniz?
Persil’le 4 yıldır birlikte çalışıyoruz, dost olduk artık. Ama ben onlarla çalışmadan önce de ürünlerini kullanıyordum. Deli gibi elimde bezle dolaşmıyorum ama küçüklüğümden beri lekeli bir şey giymem. Kızım da benim gibi...
Hep beyaz giyiyorsunuz, sürekli leke çıkarmaya uğraşıyorsunuzdur...
Beyaz ruhlu bir kadınım, seviyorum beyaz giymeyi. Gardırobumda da en çok beyaz var.