Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Her zaman Türk yöneticilerin başarısızlığından söz edecek değiliz ya! Bu kez Türkiye’nin dışına çıkalım ve ABD’ye uzanalım. Sporun en profesyonel yönetildiği ülkede işgüzar bir yöneticinin başarılı bir takımı nasıl çökertmenin eşiğine getirdiğine bakalım.

        Efendim, bugünkü antikahramanımız Orlando Magic’in genel menajeri Otis Smith. Smith, altı yıllık profesyonel basketbolculuk kariyerinin ardından Orlando’da 1996’dan itibaren yöneticiliğe başladı. Üç yıllık Golden State macerasından sonra 2003’te Magic’e döndü. 2006’da da genel menajerliğe terfi etti. Smith’in en büyük şansı koltuğuna oturur oturmaz kucağında potansiyelli bir takım bulmasıydı.

        Dev pivot Dwight Howard iki yılda ligin en potansiyelli pivotlarından birine dönüşürken Smith’e tek bir iş kalıyordu: Bu genç pivotun çevresine uygun oyuncuları bulmak veya zaten uyumlu olanları elde tutmak. Bu uygun oyuncularından biri de Hidayet Türkoğlu’ydu. Hido, 2004’te Spurs’ten Magic’e geldikten sonra takımın kilit oyuncularından birine dönüşmüştü.

        Smith’in projesi yavaş ama emin adımlarla ilerledi. Bu yürüyüşün hızlandığı ve zirve yaptığı nokta 2009 NBA playoff’larıydı. Magic o sezon önce Cleveland Cavs’i, sonra da Boston Celtics’i eleyip NBA finallerine yükseldi. Gerçi finallerde Lakers’a çok direnemediler ama varsın olsundu. Gelecek onların değil miydi nasılsa?

        İşte tam da bu beklenmedik final başarısından sonra Smith adımları hızlandırdı. Takımın sahibi Richard DeVos’un da teşvikiyle Magic’i finale taşıyan yapıyı bozmakta sakınca görmedi. Hido’yu fazla para istediği gerekçesiyle gönderiverdi. Vince Carter gibi “loser” bir şovmeni takıma kattı. Matt Barnes gibi serbest oyuncuları kadroya ekledi. Bunlara karşın geçen yıl playoff’ta Celtics’e elenmekten kurtulamadılar. Bu sezonun başı ise pek verimli geçmiyordu. Hele aralık ayı başında takım altı maçlık bir dönemde beş yenilgi alınca Smith tam anlamıyla panikledi. Boston, Miami almış başını gidiyor, Atlanta ve Chicago yükseliştiydi. Magic ise baş aşağı kayıyordu. Smith, takımın daha aşağılara kaymasını engellemek için can havliyle çok oyunculu takaslara girişmek zorunda kaldı. Carter ve Rashard Lewis gibi yapıtaşlarını gönderdi.

        Aldığı oyunculardan biri kim miydi? Bir buçuk yıl önce gönderdiği Hidayet Türkoğlu. Onun eklenmesiyle Magic sanki önceki sezonunun takım kimyasını buldu, maç üzerine maç kazanmaya başladı. Taşlar tam anlamıyla yerine oturmuştu.

        Şimdi Smith’e sormak lazım. Madem bu kadar çabuk pes edecektin geçen yılki hamleyi niye yaptın? Hido’ya bu kadar para vermeye madem razıydın geçen yıl niye onu gözden çıkardın? Bu da Amerikan tipi işgüzar yöneticilik olsa gerek...

        Diğer Yazılar