Ticaret savaşları başka bir forma dönüşebilir mi?
Avrupa’nın deneyimli politikacılarından, 62 yaşındaki AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, dün ABD Başkanı Donald Trump’a çok çarpıcı bir uyarıda bulundu: “İngilizleri Brexit kararında desteklediğin gibi diğer ülkeleri de cesaretlendirirsen bunun sonu AB’nin dağılması ve nihayetinde Balkanlar’da savaşa kadar gider.” Juncker’in bu sert yorumu bununla da sınırlı değil. 25 yıl önce Yugoslavya’nın dağıldığı, Boşnakların, Hırvatların, Sırpların birbirine girdiği ve binlerce insanın hayatını kaybettiği Balkan Savaşı’nı hatırlatan Juncker, bu milletlerin yeniden birbirine girmemesi için “AB çatısında ve birliğin verdiği konforun devamının” şart olduğunu ifade etti. Trump’ın çok uzun süredir ABD’nin başına gelmiş ve “Benim önceliğim ABD, Avrupa’da ne olduğuyla ilgilenmiyorum” diyen tek lider olduğunu belirten Juncker, “Endişeliyim... Hem de çok!” diyor!
Bu köşede çoğu zaman AB-ABD ilişkilerini, Trump’ın seçim vaatlerini konuştuk. Gerçekten hikâyenin ekonomik tarafı oldukça çetrefilli. Trump’ın “Amerika’yı yeniden büyük yapacağım” iddiası ve bu amaçla yerküredeki herkese ayar vermesi artık sanırım hepimizin malumu. Dünyanın en iyi teknolojisini, en makul fiyatlara üretmeyi başaran ve nihayetinde yıllık 250 milyar Euro ticaret fazlası veren Almanya, Trump’a kendini yeniden anlatmak zorunda kalıyor. Okul sistemini, staj programını, müfredatını sanayisinin ihtiyaçlarına göre ayarlamış ve II. Dünya Savaşı’nın yıkımının ardından bir mucize geliştirmiş Almanya şimdi “Neden çok fazla ticaret fazlası veriyorsun? Neden seninle yaptığım ticarette ben sürekli açık veriyorum?” diye parmağını sallayan ABD’nin yeni başkanına izahat veriyor. Nasıl vermesin? Dünya Ticaret Örgütü başta olmak üzere birçok büyük çatı kuruluş, finans sisteminin en önemli oyuncuları ABD’nin kontrolü altında. Eğer sisteme uymazsan ciddi cezalandırılabilirsin.
Bu açıdan bakıldığında, Çin’i, Almanya’yı ve hatta Hindistan’ı konuya dahil ettiğimizde sanki Trump sonrası dönemde yaşananları “ticaret savaşları” olarak adlandırmak mümkün. Ben de bu terimi bu köşede birkaç kez kullandım. Ancak ilk paragraftaki Juncker’in ifadeleri bize hikâyenin bu kadar masum olamayacağını hatırlatıyor. Takip edenler için bir önceki yazımın sonunda “Genelde işler ekonomide karıştığında ve büyük oyuncular kuralları değiştirmeye kalktığında tarihteki örneklerde ne oluyordu?” diye sormuştum. Bu yüzden Juncker’in “Balkanlar karışabilir ve savaş çıkabilir” uyarısı benim için çok da sürpriz değil. Hatta bunu bir adım daha öteye götürebiliriz. Petrol fiyatlarında ABD ve Batı’nın sürdürdüğü politika ve Rusya’ya uygulanan yaptırımlar, serbest ticaret anlaşmalarının yırtılıp atılarak yerine ikili ticaretin önerilmesi, hatta son yaşadığımız bazı havaalanlarının uymak zorunda olduğu “laptop yasağı” dahi bir noktada ticaret savaşlarının zaten net bir şekilde masanın üzerinde ve uygulanmakta olduğunu söylüyor.
Ancak henüz kâğıt üzerinde ve ekonomi çerçevesinde yaşanan, biraz da kanıksamaya başladığımız bu süreç gerçekten Juncker’in iddia ettiği gibi fiili bir savaşa dönebilir mi?
Bilmiyorum. Ama oldukça ürküyorum. Belki bu saaten sonra kendimiz için endişe etmek biraz lüks kaçabilir ama çocuklarımız adına “ekonomik kazanç” üzerinden başlatılan ve sonu gözyaşıyla bitebilecek bir sürece giriyor olmak beni derinden yaralıyor.
- Ukrayna konusu ve netleşen saflar2 yıl önce
- En kötüsü 2021'de kaldı mı?2 yıl önce
- Avrupa'da gaz fiyatları kelimenin tam anlamıyla koptu2 yıl önce
- Avrupa enflasyon ile tanışıyor ama farkında değil3 yıl önce
- Kripto paralar yeniden revaçta3 yıl önce
- NATO üyeliği ve göçmen konusu3 yıl önce
- G7 ve NATO zirvelerinde Çin rüzgarı esti3 yıl önce
- Kripto paralarda ne oluyor?3 yıl önce
- Biden & Powell ikilisi ve ABD'nin Kalkınma Planı3 yıl önce
- Pamuk eller cebe...3 yıl önce