Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kadıköy'de oturmak, eskilerde ger- çekten bir ayrıcalıktı.

        Avrupa yakasına göre çok daha sakin, çok daha yeşil alanı olan, az katlı apartmanlarla nefes alınabilecek bir yerdi Kadıköy.

        Eskiden öyleydi, sonra kentsel dönüşüm geldi.

        Bir kenti depremde zarar görmesin diye yeni baştan inşa edebilecek olmak büyük bir ayrıcalık ve şehir planlaması, insan güvenliği açısından büyük bir şanstı.

        Öyle olmadı. Yıkılan 4 katlı apartmanların yerini 8 katlılar aldıkça Kadıköy’ün güneşi, rüzgârı, yeşil alanları yavaş yavaş yok olmaya başladı.

        Aynı sokaktaki 4-5 bina aynı anda dönüşme girdikçe yolları ve kaldırımları hafriyat kamyonları, betoniyerler kapladıkça trafik hareket edilemez bir hale dönüştü.

        Yıkımların yol açtığı toz toprak, havaya saçılan zehirli gazlar ve gürültü sorunu da cabası...

        Kadıköy’de yaşanan kentsel dönüşü- mün dikkate almadığı şey “insan” oldu.

        O binalar yenilensin de olası bir depremde zarar görmesin düşüncesi, halihazırda semtte yaşayan insanların günlük yaşam akışını ve kalitesini hesaba katmadığı için hayat cehenneme döndü.

        Başka türlü olamaz mıydı?

        Kesin olurdu. Makul bir şehir planıyla, altyapıya uygun bir yenilenmeyle, yeşil alanları dikkate alan, insan odaklı bir yeniden yapılanma anlayışıyla eskisinden çok daha güzel olabilirdi Kadıköy.

        Bu şans çoktan kaçtı.

        KİMİN PARASI, KİMİN YEŞİL ALANI?

        Şimdi bir yandan az katlı apartmanların çok katlı, ruhsuz binalara dönüşümü; bir yandan Fikirtepe’de yükselen ve muhtemelen bir hayalet şehir olarak kalacak gökdelenler yetmezmiş gibi semtin en güzel yerlerinden birine kondurulan ve lanetli olduğu söylemiyle kimsenin oturmadığı bir sitenin Kadıköy Belediyesi’ne açtığı ve akıl almaz şekilde kazandığı 101 milyon 859 bin liralık tazminat davasıyla Kadıköy gerçekten zorda.

        Şimdi bu akıl alır bir şey değil.

        Eskiden meteoroloji arazisi olarak bilinen arsaya semtin dokusunu hiç hesaba katmadan yapılan 40’ar katlı 4 gökdelen var.

        Nereden baksanız gözünüze giren bu gökdelenlerde taş çatlasa 10 daire dolu. Çünkü Kadıköylü buradan ev almaz. Almaz, çünkü bunlar buranın yaşam tarzına uygun değil.

        Maslak’a yapsalardı dolup taşardı bile, Kadıköy’de olmadı. Olmaz da.

        Bu binaları yapan şirket, bir de Kadıköy Belediyesi’ni inşaatı geciktirdiğinden dolayı dava ederek istemiş bu tazminatı.

        Belediyeye tazminat davası açmak ne demek?..

        Vergi vererek o belediyeye kaynak sağlayan halkın parasına göz dikmek demek.

        İşte bahsettiğim anlayış bu.

        Sen hem insanı es geç, hem kent hayatını çekilmez bir hale getir, hem de üstüne para iste. Hem suçlu hem güçlü.

        Yeşil alan gaspı, dokuya verdiği hasar vs. yetmezmiş gibi bir de senin, benim, bakkalın, balıkçının cüzdanına zarar vermeye çalışmak bu. Kabul edilebilir bir şey değil.

        Kısasa kısas gerekiyorsa eğer belki de bütün Kadıköylüler, tek tek bu alanın gaspından dolayı dava açmalıyız söz konusu şirkete...

        Ve bunun gibi, umarsızca, rant peşinde günlük yaşamımızı çekilmez hale getiren her birine...

        Diğer Yazılar