Kendine bakan kadın bencil midir?
“Kendine bakan kadın bencil midir?” sorusunu bir kadına sorarsanız farklı, bir erkeğe sorarsanız farklı yanıt alırsınız büyük ihtimalle. İlginçtir ki kendine iyi bakmak, zaman ayırmak, kendiyle ilgilenmek konuları açıldığında kadınları genellikle bir suçluluk duygusu kaplıyor. Bir tabu gibi bu..
İlgilenilmesi gereken o kadar çok şey varken (evin, çocukların, kocanın, yaşlı ebeveynlerin ihtiyaçları...), bunların hepsi her gün yenilenen bir liste şeklinde önünde dizilirken, toplum ve tüm anlayış bunun böyle olmasının normal oldu- ğunu, kadının en makbulünün fedakâr kadın olduğunu söylerken, kadın kendiyle gönlü rahat ilgilenebilir mi? Geçenlerde yeni nesil, kötü diyaloglu Türk dizilerinden birinde takıldım. Bir anne var, ölümcül hasta, tedavi olmak istemiyor, komşusu er kişi onu tedaviye ikna etmek için şöyle diyor: “Kızın için yaşamalısın, kendin için değil”... (Sözü geçen kız 30’lu yaşlarında işi gücü olan bir kadın, süt bebesi de değil.) İşte herkes aslında bunu söylüyor.
Çoğumuz annelerimizin kendilerini günbegün feda edip madalya beklemedi- ğine şahit olarak büyüdük. İyi kadın, kendini en çok feda eden kadın(dır) bizim kültürde. Bu kendini fedanın erken yaşta hastalıklar, depresyon, tükenmişlik, bakım verecek kimse kalmadığında boş- luğa düşmeye sebep olduğunu da gördük genellikle, bunlardan çok bahsetmedik.
KENDİNİ SEVEN KADIN GÜÇLÜDÜR
Kendine iyi bakmak ruhunu, zihnini ve bedenini besleyecek şeyler yapmak demek. Bir durmak, bir kahve molası vermek, “Kitap okuyorum, masayı siz hazırlayın” ya da “Ben bugün arkadaşlarımla olacağım” diyebilmek, suçluluk duymadan, kıymetini bilerek... Kendine iyi bakmak ve bununla çocuklarına da örnek olmak “Saçınızı süpürge etmek, birileri sizi sevsin diye kendinizi paralamak zorunda değilsiniz. Kendi ihtiyaçlarınızı gözeterek de sevilir, kabul edilirsiniz...” diyebilmek ya da hiç söze dökmeden bu şekilde göstermektir. Onlar kendilerine iyi bakmak istediklerinde bunu suçlulukla, değil, rahat rahat yapabilsinler diye...
Kendini seven, ihtiyaçlarını gözeten, sınır koymayı bilen bir kadın bencil değildir, güçlüdür, canlıdır, ötekilerin ihtiyaçlarına karşı hassastır, kunttur, oyuncudur, mekanik değildir... Anne olarak da eş olarak da arkadaş olarak da saçını süpürge edenden daha yeğdir, verimlidir... Kendine iyi bakmak, bunun hakkın olduğunu bilmektir... Sağda solda “Kadınlar Günü şöyle, gelin karanfil alalım, mutfak robotu hediye edelim” diyenlere duyurulur...
PENTAGRAM'IN AKUSTİĞİ
Her ailenin kendince özel filmleri, kitapları, şarkıları yok mudur? Vardır ya. Bizimkilerin çoğu Pentagram şarkıları. Oğlum Uzay ve babası sabah kahvaltı masasında benim bütün muhalefetime rağmen ‘Şeytan Bunun Neresinde?’ açarlar mesela... “Sabah sabah daha sakin bir şeyler dinlesek” diye tepinirken ben...
Neyse ki zamanla beraber insanlar gibi müzik de değişebiliyor... Pentagram’ın dün piyasaya çıkan albümü bunun en şahane kanıtlarından biri. Sağ olsunlar, sabah sakin müzik isteyen anneleri kırmamışlar ve 30 yıllık geçmişlerini elden geçirip bir akustik albüm yapmışlar... Murat İlkan, Ogün Sanlısoy ve Gökalp Ergen’in ilk defa bir arada söyledikleri ‘Sonsuz’ şarkısını duyduk önce, sonra da diğerlerini yavaş yavaş... Cenk Ünnü, Tarkan Gözübüyük, Hakan Utangaç, Metin Türkcan ve Demir Demirkan’ın katkıları olan albümün çıkışının ardından çoluk çocuk dinleyebileceğimiz konserleri de olacak...
Ben kendi adıma çok mutluyum, çok sevdiğim bir grubu daha sakince dinleyebileceğim...
ASİ KIZLARA HİKAYELER
Hep kitap, aslında bir çocuk kitabı olarak tasarlanan ‘Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâ- yeler’i, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde her yaştan genç kıza bir hediye olarak yayımlıyor. Virginia Woolf’tan Frida Kahlo’ya, Kleopatra’dan Maria Callas’a, Coco Chanel’den Marie Curie’ye, Serena ve Venus Williams’tan Yoko Ono’ya kadar 100 asi kadının, Sally Nixon, Cristina Portolano, Sarah Wilkins, Barbara Dziadosz gibi dünyanın dört bir yanından 60 asi kadın tarafından çizilmiş olağanüstü illüstrasyonlarla renklenmiş hayatları...
Denizlerin derinliğinden ormanların kuytusuna, savaş meydanlarından şaşaalı saraylara, hastanelerden gökyüzünün sonsuz maviliğine, dünyanın ve zamanın her köşesinden kendilerine dayatılan kurallara ve geleneklere isyan etme gücü bulan kadınların hikâyeleri bunlar. Prenslerini bekleyen değil, kaderlerini ellerine alan prenseslerin hikâyeleri... Bildiğimiz dünyanın bilmediğimiz gerçekleri...
Yazarlar: Elena Favilli ve Francesca Cavallo
Yayınevi: Hep kitap
KADINLAR MÜZEDE
İstanbul Modern, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde tüm kadınlara sanat dolu bir gün hediye ediyor. Müze girişi, atölye çalışması, rehberli tur ve film gösterimi kadınlara ücretsiz sunuluyor
Kadınlara yönelik düzenlenecek atölye çalışmasında katılımcılar, kişisel deneyimlerinden yola çıkarak bir duvar resmi oluşturuyor. Rehberli tur ise modern ve çağdaş sanat alanında üretim veren 10 kadın sanatçının çalışmasını kapsıyor.
İstanbul Modern’in koleksiyon sergisi ‘Sanatçı ve Zamanı’nda yer alan Aliye Berger’in gravürleri, Semiha Berksoy’un ‘Hapishanede Ziyafet’, Nilbar Güreş’in ‘Soyunma’, Hale Tenger’in ‘Strange Fruit’, Handan Börütecene’nin ‘Kendini Bana Getir’, Selma Gürbüz’ün ‘Silik Kostüm’ ve ‘Otoportre’, İnci Eviner’in ‘Yeni Vatandaş I-IIIII’, Nil Yalter’in ‘Başsız Kadın ya da Göbek Dansı’, Fahrelnissa Zeid’in ‘Soyut Kompozisyon’, Nur Koçak’ın ‘Cahide’nin Öyküsü’ adlı yapıtlarının incelenmesine odaklanan rehberli tur, 45 dakika sürüyor.
Uzay ve bilimin derinliklerindeki sorunları müthiş zekâlarıyla çözmeye çalışan 3 siyahi kökenli kadının gelmiş geçmiş en önemli NASA operasyonlarından birinde oynadıkları rolü anlatan ‘Gizli Sayılar’ adlı film, 8 Mart’ta İstanbul Modern Sinema’da kadın izleyicilerle buluşuyor.