Buyrun gelin!
Ülkenin döngüsel meseleleri devam ediyor. Terör, FETÖ’yle mücadele, hukuk zeminindeki sıkıntılar, çorba kıvamındaki uluslararası ilişkiler derken içimiz kararıyor. Hazır yaz, bunalan kendini Ege’ye atıyor. Bilhassa Çağan Irmak, Ata Demirer, Yüksel Aksu’da suç.
Ege’nin güzelliklerini anlattıkça dolup taşıyoruz. Kimilerine göre; bu yaz akın var İzmir ve çevresine akın.
Önlem alınmazsa batmamız da yakın! TÜİK verilerine göre geçtiğimiz yıl 16 bin 129 kişi İstanbul’dan İzmir’e taşınmıştı, belli ki sayı daha da artacak.
Lakin bir bunalma durumu da var!
Ülkemin diğer kentleri değil de, 34 plakaya karşı kimilerinde inceden bir alerji başladı.
İlk bakışta haksız sayılmazlar.
Bütün kış bunaltıcı trafik başta ağır şartlarda para kazanmak için koşturan, iki üç işi bir arada yaparken tüm hayali kapağı Urla, Çeşme, Alaçatı, Foça ve son zamanlarda Karaburun’a atmak olan cüzdanı kabarık, arabasının üstü açık İstanbullular’la İzmirliler nasıl rekabet etsin. Bir şişe sodaya 20 TL veren, otopark ücreti 30 TL’yi şak diye ödeyen, Bolonez istediyse (ki üzerindeki kıyma miktarı gözle görünür birkaç adetten ibaret) Allah’ın bir tabak makarnasına 40 TL ödeyen, çoluk çocuk lüks restoranlara üşüşen İstanbullular’a yerel halk inceden kıl olmaya başladı. Artan emlak fiyatları, trafik yoğunluğu da cabası.
O KADAR DEĞİL
Kimileri tatlı sitemlerin, kimileri acı.
“Türkiye’nin İstanbul dışında hiç bir yerinde satmayan acayip otomobillerinizle, güzel Türkçe dersinde bizlere öğretilen, ancak sizin hiç bir şekilde becerip konuşamadığınız o ‘İstanbul Türkçenizle’ gelmeyin” diyen de var.
Hatta, “70’li yılların ‘Almancılarını’ aratan konvoylarla yollara düşüp kıyılarımızı-kasabalarımızı işgal etmeye gelmeyin. Çeşme’nin ve Alaçatı’nın çoktan içine sı...tınız! Gelmeyin babacım” diyerek abartan da!
Esnaf iş yaparken, müteahhitler para kazanırken, dikilen gökdelenlerin yarısına yakını satın alınırken iyiler ama fiyatları artırırken tu kaka!
Dur bir dakika! Önce kendine bakacaksın. “Halk plajlarım yeterli mi, hep aynı destinasyonlarla idare edilir mi, yeni alanlar nasıl kazandırılmalı, yereli koruyanlar nasıl ödüllendirilir vs.”
Madem Turizm Bakanlığı yıldızı olmayanla ilgilenmiyor, yeni çalışmaları yerel yetkililer ortaya koyacak.
Tüm bunlara kafa yorma, her tarafı yazlık, ucubik villa ya da basit düzenlemelerle doldur sonra eldeki birkaç nitelikli destinasyona İstanbullular akın ediyor diye şikayet et.
Bir plakalara bölünmediğimiz kalmıştı onu da biz yapmayalım; yakışmaz.
Yabancı turistlerin avlanan sinek sayısına düştüğü şu günlerde bir de biz bölünmeyelim. Sevgili İstanbullular!
Aksine buyrun gelin gelebildiğiniz kadar, fena mı belki bizler de bu yolla biraz kendimize geliriz!