Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Efsaneler, gerçekler, iddialarla dolu alanlardan biridir, tohum.

        “Türkiye tohumda dışa bağımlı kaldı. Gün gelecek tek orijinal tohumumuz olmayacak. Yabancıların tohum pazarına döndük, İsrailliler geleceğimizi GDO’lu tohumlarla ipotek altına alıyor” ve daha bilumum iddia...

        Bu soruları TÜRKTOB Başkanı Kamil Yılmaz’la sohbette masaya yatırdık. Yıllarını sektöre veren, uzun yıllar bürokratlıktan özel sektöre geçen Yılmaz’ın samimiyeti güven veriyor.

        Bir kere net gerçeğimiz şu; Türkiye’de yıllık 2 milyon 700 bin ton tohum kullanımı mevcut ve bunun 1 milyon 50 bin ton ithal.

        Yani tohumlarımızın yaklaşık yüzde 40’ını ithal ediyoruz. Ürüne göre bu oranlar artıyor ya da eksiliyor.

        Bir tarım ülkesi için başlı başına iç acıtıcı bir rakam. Maalesef daha da canınız acıyacak, çünkü özellikle enginar, karnabahar, brokoli, havuç, marul gibi kışlık sebze tohumlarında sıkıntı büyük. Domateste de yarı yarıya ithalat sözkonusu. Öncelikle GDO’lu tohumlarla ilgili şehir efsanelerine prim vermeyin diyor Kamil Yılmaz.

        Başkan, 2010 yılında yayınlanan biyogüvenlik yasasıyla ağır yasakların geldiğini belirterek, bu yasakların aşılmasının mümkün olmadığını vurguluyor. Sıkıntı ithalatta!

        YÜZDE 40 İTHAL

        Türkiye’de toplam 832 tohum firması bulunuyor. 22’si yabancı. Yaklaşık 1.4 milyar dolarlık bir sektör. 180 milyon dolarlık ithalat sözkonusu.

        İhracatın ithalatı karşılama oranı yüksek de olsa, can sıkan gerçeklerimiz var. Evet ya, biz ne zaman marul tohumu ithal eden bir ülke olduk?

        Tamam ülke hızlı büyüdü, annanelerimizin dedelerimizin gelecek yıla sakladığı tohumlar devasa tüketime yetmiyor ama neden bu kadar geri kaldık? Bugün ABD, İsrail, Hollanda, Fransa gibi ülkelerden yüksek ithalatlar yapıyoruz. Başkan Yılmaz’ın verdiği bilgilere göre ithalatı tümüyle ortadan kaldıramazsınız, serbest piyasa ekonomisinde bu mümkün değil ancak Türkiye ithalatını yarı yarıya azaltabilir.

        Mutlaka kendi tohumumuzu yüksek oranda üretmeliyiz. Ar-Ge çalışmaları hızlandırılmalı. Yerli sermayeye üretim teşviği verilmeli.

        Kendi marka ve çeşitliliğimiz yaratılarak dışa bağımlılık azaltılmalı.

        Sektör temsilcilerinin de dediği gibi, Türkiye’de her türlü ihtiyacı karşılayacak altyapı mevcut. Öyle şehir efsanelerine de yer yok. Hiçbir ülkenin tohumuna bağımlı değiliz.

        Açık konuşalım ne tüccar ne üretici tohumun ithal olup olmadığından sorumlu değil. Onlar kendi cephelerinden, tohumun verimliliğine, kalitesine bakar, birim başına en yüksek verimi elde etmeyi hedefler. Çünkü bu ülke sorunu, yetkililerin bakışıdır. Allahaşkına Türkiye gibi bir ülkeye marulun, havucun, enginarın tohumunu ithal etmek yakışıyor mu?

        Diğer Yazılar