Bilim insanı siyasetçi farkı...
“Çağımıza uymak zorunda olduğumuz palavrasına hiç mi hiç inanmıyorum. Eğer yaşadığımız çağın en yüce ideali köşeyi dönmekse; eğer yaşadığımız çağ, toplumsal adaletsizlik üzerine kuruluysa, eğer yaşadığımız çağ inandığım her şeyi yadsıyorsa, eğer yaşadığımız çağda bayağılık ve çirkinlik egemense... Ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak zorunda kalayım?” (Prof. Dr. Mina Urgan)
Bu bir “tam olgunluk” halidir... Olgunlaşmayı, bir ömür boyu özenle biriktirilmiş birikimlerin, doğruların, evrensel ahlakın, evrensel hakkın, adaletin en güzel savunmasıdır. Çok beğendiğim ve içinde kendimi de bulduğum Sayın Prof. Urgan’ın bu sözünü, Sevgili Aylin Onart’ın Facebook sayfasından aldım... “Gerçek bir aydın, tam bir sosyal entelektüel, duyarlı bir vatandaş” tanımlarına uygun bulduğum Aylin Onart’ın paylaşımlarına bakanlar, onun 60-70 yaşlarında tam bir olgun olduğunu düşünür. Oysa o, yaşına sığmayacak kadar derin birikimlere sahiptir. Onun için değerli, seviyeli, terbiyeli ve bilgelik dolu paylaşımlarını takibe devam...
ESER BIRAKAN-ENKAZINI
Bir paylaşım daha... Bu da “seçilmişler”den birinin, devlet parası ile lüks içinde yüzen birinin dışa vurumu... “Emekli olunca, Audi yerine Passat’a mı binelim? Audi’nin yıllık vergisinin kaç para olduğunu biliyor musunuz? Emekli maaşıyla bu parayı karşılarken (şimdilik ayda 10 bin lira ve daha ne haklar, ne haklar...) zorlandık. Çifte maaşı eleştirenler (çoğunluğunun milletvekili maaşıyla, normal maaşlarını birlikte alması) Türkiye’nin gelişmesini istemeyen ve 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunan FETÖ’cülerdir...”
Bu da bir politikacıya aittir... Ettiği lafa bakar mısınız... Anlaşılabildiği kadarı ile, aç gözlünün, egoistin ve kendisini dev aynasında gören bir pirenin ta kendisi...
Birincisi (Prof.Dr. Mina Urgan), 2010 yılının bu günlerinde kaybettiğimiz bilim kadınıdır. İngiliz Edebiyatı profesörüdür. Dilimize kazandırdığı bir çok çevirinin yanında, anılarını (Bir Dinozorun Anıları) ve gezilerini (Bir Dinozorun Gezileri) de kitaplaştırmıştır. Eserleriyle daha uzun yıllar Türk insanının belleğinde yer alacaktır..
FAZLA SÖZE GEREK YOK
Ancak ezeli isyanımdır;
Türkiye Cumhuriyeti’nin “siyasetçi talihsizliği” çok uzun sürdü...
Bu “kör talih”in en kısa zamanda dönmesini, ülkemizde siyaseti daha daha aydın, daha doygun, daha doymuş, “kendim için bir şey istiyorsam namerdim...” olgusuna sahip insanların yapacağı günlerin ivedilikle gelmesini diliyorum...
Hepinize sağlık içinde mutlu pazarlar, en önemlisi de artık “şehitsiz günler” diliyorum..