Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Düşünüyorum da; dünyada bizim kadar seçimle yatıp seçimle kalkan, aralıksız seçim konuşan (daha doğrusu konuşturulan) başka bir ülke var mı? Bu ülkede birçok şey iyi gitmezken, ekonomi alarm verirken, dolar ataşi her yeri sarmışken, uluslararası itibar sürekli kayıptayken, buna yüce Allah’ın bile hakkı olduğunu, tevessül edeceğini sanmıyorum...

        Ben buraya ne kadar yazarsam yazayım, dün internet ortamında rastladığım şu tespit kadar etkili olamaz.

        Bir anne diyor ki:

        “Kızım 4 yaşında...

        1 cumhurbaşkanlığı,

        1 yerel,

        3 genel seçime;

        1 darbe girişimi

        1 referandum,

        20 ay OHAL’e tanık oldu.

        Dedem bile bu kadarını görmemiştir.”

        Bir de bu kadar “demokratik” girişimin, Türk insanının, hizmet üretmek ve yürütmek üzere ödediği vergilerden kaç milyarlar götürdüğünü hesaba katarsak, “çok ağır gönderiler”de bulunmaktan kendimizi alamayız...

        Bu paralarla kaç okul, kaç köprü, kaç kilometre otoyol yapılırdı denemin faydası yok.

        Çünkü tercih, “sürekli seçim” hali yolunda.

        İşte 70 yıla yakındır, “kalkınmakta olan, ama asla kalkınamayan ülke” durumunda patinaj yapmamızın asıl sebebi buradadır.

        Nazım Hikmet, ne güzel söylemiş de; okuyanlardan kaç kişi anlar, anlayanlardan kaç kişi takar?

        Alçaklığın, hainliğin,

        İki yüzlülüğün, puştluğun,

        Kısacası cümle kokuşmuşluğun

        at oynattığı bir dönemde

        yaşamdan zevk alabilmek,

        ancak zayıfların bahtiyarlığıdır.

        Esas olan;

        Sadece yaşamak değil,

        insana yakışır şekilde ve

        onurlu yaşamaktır...

        Teslim olmadan,

        Boyun eğmeden,

        Sürünmeden,

        El etek öpmeden yaşamaktır...”

        Hep söylerim; “adam” olmaya niyet etmedikten sonra ne din adam eder, ne iman...

        Geçimleri dinden olan bu kadar vasıfsız; insanların, çocukların kafasını bunca hurafe ile doldururken, “gerçek insan” olmaya çalışanların, demokrasi, insan hakları, hak, adalet, hukuk, savaşı verenlerin işi gittikçe zorlaşıyor.

        Muhteşem bir paylaşımla daha günü tamamlayalım...

        “Babam müslüman annem hristiyandı Bizim evde; Yalan söylemeyeceksin Çalmayacaksın Vicdanını temiz tutacaksın İnsanlara yardım edeceksin Bunlar konuşulurdu, işte bunlar bizim dinimiz oldu. Hepimizde Allah korkusu vardır Ama dinden dolayı değil, annemizden babamızdan aldığımız telkinlerden dolayı.

        Yıldız Kenter”

        Tüm bu baş döndürücü gelişmelerden sonra, muhterem halkımızdan çoğunun “Allah hakkımızda hayırlısını versin” dediğini biliyorum... Yüce Allah, siz “hayırlı”nın mücadelesini vermedikten sonra, “hayırlı”yı getirip önünüze koymuyor...

        “Beyin verdim, içine akıl koydum; gerisi sana kalmış...” diyor...

        Hepinize sağlık içinde mutlu pazarlar dilerim...

        Diğer Yazılar