Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Soyadından da anlaşılacağı gibi, tekstil kenti Denizli'nin Buldan İlçesi'nde tekstilci bir ailenin oğlu olarak doğan ve hayatını tekstile adayan Prof.Dr. Işık Tarakçıoğlu, son buluşuyla tüm Türkiye'de adını bir kez daha duyurdu.

        Siyah kumaştan yaptığı “dünyanın en ucuz su ısıtma sistemi”ni tanıtan Işık Hoca, buluşunu anlattığı televizyon programında, bir lise öğrencisinin yaşayabileceği cinsten bir heyecanı yaşadı.

        Şu saçma sapan “65 yaş sınırı” yüzünden, hayatının en verimli çağında devlet memurluğundan emekliye sevkedilen, ama yıllarını verdiği Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü'nden koparılamayan Prof.Dr.Işık Tarakçıoğlu'nu 4 yıl önce tanıdım.

        Hak kazandığı daimi sıfatı “prof.dr.”likten başka hiç bir resmi görevi bulunmayan Işık Hoca, tanıştığımız gün de tüm heyacanı ile, neredeyse torunu yaşındaki tekstil mühendisliği öğrencileri arasında dolaşıyor, sahip olduğu tekstil makineleri parkı ve eğitim olanaklarıyla dev bir öğretim yuvası olan Tekstil Mühendisliği Bölümü'nü, bize adım adım dolaştırıyordu.

        En az “hocam... hocam...” diye çevresinde dolaşan öğrencileri kadar heyecanlı olan Prof. Tarakçıoğlu, tane tane konuşmasıyla sık sık şu cümleleri tekrarlıyordu;

        • Tekstilde fark yaratıp, katma değeri yüksek ürünlere yönelmeliyiz. Sıradanlıktan kurtulmalıyız. Sıradan ürünleri herkes yapıyor. Biz ancak farkı yakalarsak, o konuda uzmanlaşırsak başarıya ulaşabiliriz...

        Zannedersiniz ki; Prof.Tarakçıoğlu bu söylediklerini her hocanın söyleyeceği cinsten söyleyip geçiyor.

        Öğrencileri kadar heyecanlı

        Tekstil Bölümü'nü gezerken, bunun hiç de öyle olmadığını anlıyoruz.

        Genç asistanlar, araştırma görevlileri, çeşitli “araştırma-geliştirme hücreleri”nde, kendi yaptıkları aletlerin başında, sıradanlığın dışına çıkabilmek için çaba harcıyorlar, belki yüzlerce defa yaptıkları deneyleri üzerinde minicik bir eklenti ya da çıkarma yaparak tekrarlıyorlardı.

        Kimisi boyama teknolojileri üzerine araştırma yaparken, kimisi de hocalarının rehberliğinde ısı geçirgenliğini azaltan ev ve ofis perdeleri üzerinde kafa yoruyordu.

        Yukarıda da belirttiğim gibi, kendisini binlerce yıllak geçmişe sahip olan tekstil dalında “yenilik”e adayan Işık Hoca, Tekstil Araştırma Derneği'nin ( TADER) de başkanı.

        Prof. Tarakçıoğlu rehberliğinde yapılan araştırmalar sonucu akıllı şapka, baret, başörtüsü, parka, mont, kaban, battaniye, yorgan ve minder gibi giysilerle akıllı perde, panjur, jaluzi, çatı konstrüksiyonu ve seyyar güneş sobası gibi ısınma araçları da uygulamaya geçti.

        Işık Hoca, bundan iki yıl kadar önce, TADER imzalı “akıllı şapkalar”dan birisini bana da gönderdi.

        Nice Işık Hocalar'a saygılar...

        Yaz aylarında kullandığım şapkanın tepe bölümüne yapıştırılan el kadar bir torba içindeki madde, katı halden jel hale dönüşürken ısı emiyor, bu “fiziksel hal değişimi” süresince şapka üzerine düşen ısı saatlerce oyalanmış ve dolayısıyla insanın başı serin kalmış oluyor.

        Prof.Dr. Işık Tarakçıoğlu'nun hediyesi şapkama gözüm gibi bakarken, öğrencilerine, bilime, insanlığa ışık saçmaya devam eden sevgili hocama soğlıklı, “buluş” dolu yıllar diliyorum.

        Hayatının en verimli çağında, “yaş sınırı” saçmalığı ile okulundan, üniversitesinden, öğrencisinden, laboratuvarından koparılmış, uzaklaştırılmış, kanun gereği “işe yaramaz” ilan edilmiş, küstürülmüş nice Işık Tarakçıoğlu'lara saygılar sunuyorum.

        Diğer Yazılar