Korkulardan kurtulma korkusu
BİR oyun oynayalım bugün. Hayal kurabilir misin? Hayal edebilir misin bütünüyle başkası olduğunu? Büsbütün başka biri olduğunu hayal et bu sabah.
Daha çok sevdiğin bir anne babadan doğmuşsun mesela. Hiç dua ezberlememişsin ve "Andımızı" bağırmak zorunda kalmamışsın. Hiç dayak yememişsin. Askerliğe gitmemişsin, komşuların seni hiç gözetlememiş. Seni korkutmayan iş arkadaşların varmış meğerse, sevdiğin işi yapıyormuşsun. Sadece istediğin zaman gittiğin bir evin olduğunu düşün mesela; istediğinde, gece bile olsa yürüyebileceğin sokaklar. Televizyonda başkalarının kavgalarını izleyerek kendi kavgalarını unutan bir ülke olmadığını düşün buranın.
"SENİNLE HER SANİYE GÜZEL"
Bütün tanıdığın insanlar mutluymuş meğerse. Her şeyin daha iyiye gideceğini düşünen arkadaşların da olsun. Kürsüye çıkanların parmağını havaya kaldırıp bağırmadığını ve hayatında korktuğun tek bir insan bile olmadığını hayal edebilir misin? Sevilmemekten çok sevememekten endişelendiğin bir hayat düşün. Sabahları kendi kendine şaka yaparak, gülerek uyanıyorsun diyelim ki.
Biri sana "Seninle her saniye çok güzel" diyor, "Bu yüzden iki saniye daha kalacağım yanında". Bu yaz mesela, eminsin, iyi bir tatil yapacaksın onunla. Ne evlenmek zorundasın onunla ne seni terk edecek. Yolda göz göze gelince biriyle sıkıntıyla indirmiyorsun başını önüne, gülüyorsunuz, bir şakayı şehirde yalnız ikiniz anlamış gibi. İstediğin her şeyi, ama her şeyi yapabilirsin bugün.
Böyle şeyler düşün işte, yani diyelim ki her şey harikulade. "Harikulade" havada dönerek uçan bir kelimedir, misketin içindeki dönerli renk, sen de öyleymişsin meğerse.
ÜLKE VE SEN
Daha bu yazıyı okurken içinden bir ses "Evet?" diye soruyor, değil mi? İçinde küçük bir endişe çatladı bile:
"Evet evet anladık. Ya sonra?"
Gör işte bak, bu ülke sana yapmış. Çünkü biliyor musun, üç aşağı beş yukarı böyle yaşayan insanlar var, daha az dayak yemiş halklar. Birbirinden korkmayan insanlar yaşıyor dünyada. Herkesin kendinden daha kötü olduğuna iman ederek yaşamayan kalabalıklar var. Mutsuzluğunu başkalarının mutsuzluğuna tahvil etmeyenlerin yaşadığı yerler... Diyelim ki işçiler haksızlıktan isyan ettiğinde, çocuklar taş attığı için hapse düşürüldüğünde, kadınlar dövüldüğünde, kız çocukları diri diri betona gömüldüğünde, öğrenciler işkence gördüğünde, "Ama onlar da mutlaka bir şey yapmıştır" demeyen insanların yaşadığı ülkeler var.
Düşünsene biraz. İyi bir hayal uzun sürünce içinde sabırsızlanan endişe çatlağının bu ülkenin mutsuzluğuyla ne kadar çok ilgisi var. Düşünsene, daha kötü insanlar yapıyor olabilir bizi bu ülke. İşçilere ve çocuklara inanmayan bir ülke. Ah! Bu bizim için ne fena. İyi olmakta inat et bugün, hayal etmekte diren.
(Bu yazı, Habertürk'ün yaptırdığı araştırmada Tekel işçilerine desteğin biraz da olsa azaldığı sonucunun çıkması üzerine yazıldı.)