Kadınlar 8 Mart'ta ne istemez?
ŞÉR ŞÉRE Çİ JİNE Çİ MÉRE!
ŞEYH Sait İsyanı’na katılanlar katledilir. Kesik başlar, isyana katılan Musa Bey‘in kız kardeşi Gülnaz Hanım‘a gösterilmek üzere jandarma karakolunda yere dizilir. “Tanıyor musun?” diye sorulur. Gülnaz Hanım, elleri belinde, kesik başlara yaklaşır. Ayağıyla İzzet Bey‘in kafasını iter:
“Bu benim kardeşimin oğludur!”
İkinci kesik kafayı ayağıyla iter:
“Bu da benim oğlumdur!”
Üçüncü kesik kafaya gelince mırıldanır:
“Buna yazık olmuş, hizmetkârdı!”
Vakur, komutanlara döner:
“Erkek, koç gibi bıçağa gelmek içindir!” der, çıkar gider.
Ardından yazılan destanın adı şu olacaktır:
Şér şére çi jine çi mére!
Aslan aslandır, ha dişi ha erkek!
“VURUN ASLANLARIM”
1790’lar. Bursa’daki dokumacı kadınlar vergi zulmüne karşı ayaklanır. Kul Halil onlar için şu şiiri yazar:
Yine neffir-i âmm (halkın öfkesi) oldu uzun saçlılar / Arkası feraceli, koynu taşlılar / Yüzleri yaşmaklı, yaprak başlılar / Vurun aslanlarım erlik sizdedir. / Nisa (kadınlar) taifesi bayrağı açtı, / Gümrük ağaları görünce kaçtı / Nice çuhadarlar duvardan aştı / Vurun aslanlarım erlik sizdedir. / Kimi elde salak, omuzda sopa / Yardımcınız olsun yaradan hüda / Sırmakeş Hanı’nda bir camlı oda / Kırın aslanlarım mertlik sizdedir. / Okkayla terazi kalktı pazardan / Bezirgânlar gelmez oldu dışarıdan / Gayri din ü iman gitti kibardan / Vurun aslanlarım beylik sizdedir. / Hatt-ı şerif geldi Sultan Selim’den. / Hiç mi bilmez Bursalının halinden / Hemen dua size Âşık Halil’den / Vurun aslanlarım dayılık sizdedir.
YILIN KADINI?
Milliyet Cafe ekinden arkadaşlar “Yılın kadını kimdir?” jürisine beni de katmışlar. Cevap verdim: Tekel işçisi kadınlar! Çünkü onlar da Türkiye’ye “aslanlar gibi”, Türkiye’nin uzun süredir görmediği bir şeyi gösterdiler. Kadınların hakları için biber gazına, kara ayaza, zulme, yok saymaya karşı nasıl direnebileceğini... Kul Halil‘in dediği gibi “halkın öfkesi” oldular. Peki bunu isterler miydi? Gülnaz Hanım gibi dişi aslan olmak isterler miydi?
ARJANTİNLİ BİR “ASLAN”
Yıllar önceydi. Arjantin’de, yoksulun yoksulu 24 yaşındaki bir kadın. Yiğitliği Arjantin’de destan yazdırmıştı. “Aslanlığı” anlatılıyordu Buenos Aires’in sokaklarında. İsyancıların liderlerindendi. Kapısının arkasına dayamıştı, Buenos Aires’e giden ana arterleri “barikat eylemcileriyle” birlikte keserken polise karşı kullandığı demir sopasını. Küçük kulübesinde, kucağında bir bebekle tatlı tatlı anlatıyordu bunu ne için yaptığını: “Çocuğum aç kalmasın diye. Hafta içi çalışmak, hafta sonları da sinemaya, tangoya gidebilmek için.”
ASLANLIK KAPLANLIK
Kadınlar aslan olmak istemez. “Aslan gibi”, “er gibi” olmak zorunda kalacakları şeylerin yaşandığı bir dünya da istemezler. Gülnaz Hanım kellelere tekme atan biri; Bursalı kadınlar ellerinde sopalarla cam indiren bir kalabalık; Tekel işçisi kadınlar Ankara’da çadırlarda üşüyerek duran direnişçiler; Buenos Aires’teki kadın elinde demir sopa yol kesen bir eşkıya, siyasi tutuklu ve hükümlülerin anneleri ölüm orucuna yatan kadınlar... Olmak istemezler. Ama yaptırılırlar. Sizi aslan olmak zorunda bırakırlar. Elinize sopayı aldırırlar. Dişlerinizi göstermek zorunda bırakırlar.
PENÇE NE İÇİNDİR?
Kadınlar ne ister? Dişleri ve pençeleri olduğunu hatırlamak ve hatırlatmak zorunda kalmadan yaşamak isterler. Üstelik buna direnirler, dişlerini ve pençelerini kullanmadan önce çok uzun süre sabrederler. Fakat başka çare kalmayınca... O söz o yüzden öyledir: “Kadınlar intikam almaya karar verince iki mezar kazarlar.”
Kadınlar kendi mezarını kazmak istemezler. Dişlerimizi yavrularımızı enselerinden tutmak için, pençelerimizi başka bir aslanı sevmek için kullanacağımız günlere doğru...
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun.