Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sahil neredeyse bomboş. Orta halli bir aile, yanlarında sarmaları, dolmaları olduğu halde ve bu diyete uyumlu ruh durumlarıyla hafta sonu için kıyıya yerleşme kararı aldılar. Baltalarla kestikleri ağaç dallarıyla Saros kumsalında kendilerine bir vaha oluşturmaya niyet ettiler. Nitekim kararlılık içinde ve müthiş bir beceriklilikle orta ölçekli bir 2-B arazisi oluşturma sürecine girdiler.

        Elbette bu süreç serinkanlı ve düzenli bir işbölümünün ahenkli akışıyla yaşanmadı. Hadise, bir felaket gerçekleşiyormuşçasına atılan çığlıklar, kavgalar, zılgıt kıyamet eşliğinde cereyan etti. Öyle ki bütün aile -bir baba, bir anne, iki erkek, bir kız çocuk, bir amcamsı şahıs, bir teyzemsi insan- bu müesses gölge ihtirasından canlarını neredeyse güç bela kurtardılar.

        Ailenin reisi Baltalı İlah, neyse ki hassas asabiyesine mukayyet oldu da bu Türk ailesi can kaybı yaşanmadan ömürlerinin sonuna kadar orada kalacakmış gibi bir kurumsal kararlılıkla oluşturdukları şirin obalarına yerleştiler.

        SAROS DENİZ MUHAREBESİ

        Sahilde bulunan az sayıda baltasız kişi olarak biz de rahat bir nefes alma ümidine kapılmıştık ki "Türk ailesinin denizle imtihanı-2" devam filmi çekilmeye başlandı. İlk bölümün heyecan ve gerilimini aratmayan yapımda bilhassa seslendirme efektleri "oskarlıktı".

        Sekiz yaşında, normal ebatlardaki bir erkek çocuğu, tamamen hedefsiz ve anlamsız olarak, art arda kaç kere ve en çok kaç desibelde "Anneeaaa!" diye bağırabilir? Bu soruya önceki gün o sahilde oturanlar insanlığın geri kalanından çok daha çarpıcı bir cevap verebilirler.

        Şöyle söyleyeyim: Çocuğun yaygara aksamı iflas edip de sesi kısılana kadar "Anneeea! Bana bak" makamından upuzun bir eser dinledik. Annesinin domuzuna kayıtsızlığına tanık olurken bu erkek çocuğunun takriben on beş yıl sonra başlayacak cinsel hayatıyla ilgili insana buhran geçirtecek tahayyüllerimiz de oldu.

        AİLE VE ALÜMİNYUM

        Ardından ailenin kap kacakla olan sarsılmaz birlik ve beraberliğine dair yine oldukça gürültülü sunumunu seyrettik. Mini mini bir deniz tatilini agresif bir alüminyum reklam filmine dönüştüren aile, bir türlü huzur bulamayışıyla çizgi filmlerdeki kavga ederken yuvarlanarak bir topa dönüşen o görüntüyü andırmaya başladı. Denize mi girildi yoksa Kuzey Ege sahillerinde bir deniz muharebesi mi yaşandı, ne söz konusu aile bilebildi ne de karşı kıyılardan olayı seyrettiğini tahmin ettiğim Yunan askeri haber alma birimleri.

        NEŞELİ KARELER

        Nihayet sıcağın ve kendi kendine edilen kavganın enerji sarfiyatı sebebiyle aile olduğu yerde sönümlendi. Babanın elindeki baltayla yer yer kumlara, yer yer çalılıklara saldırarak rahatladığı sırada on bilemedin on beş dakika hareketsiz kalan aile, bu kez geri dönüş harekâtı için yeni bir seferberlik ilan etti. Gürültülü bir yas ile cereyan eden toplanma sırasında fon müziği olarak cep telefonundan yapılan kesintisiz Serdar Ortaç yayını tercih edildi. Görebildiğim kadarıyla arabaya doluşulduğunda herkes topyekûn doğduğuna pişman olmuş gibiydi fakat buna rağmen cep telefonlarıyla bu mutlu günün neşeli kareleri çekiliyordu.

        Diğer Yazılar