Rüyalar: Pembe ve açık yeşil
ODA, pembeye kesti. Resmi bayramlar ve haftalar pembesi! Dev bayraklar asılan binalardan birinde çalıştığım için, o odalarda resmi gün ve haftalarda pembe bir dünyada yaşamak durumunda kalanlardan biriyim. Nitekim Cumhuriyet Bayramı geldi çattı ve bayrakları takan işçiler pencerenin önünde aniden belirdiler. Şimdi benim ofis, üç gün ucuz erotik film yatak odası gibi... Ama biliyorum, bayrağın ve bayramın yarattığı pembe dünyanın büyüsüne(!) kapılan yalnız ben değilim.
PEMBE RÜYALAR
Bugün laiklik ve demokrasi konusunda hiç endişeli olmamak ancak ya bu iki kavramın içeriğinden bihaber olmakla ya da iktidarın ortağı olmak, olma ümidi taşımakla mümkündür. Nokta. Ama bütün endişelerinizi "türban" meselesine bağlayıp, daha çok türbana karşı daha çok bayrakla çözüm arayan, yani ülkenin meselesini "tekstil düzeyinde" gören biriyseniz de Allah kurtarsın!
Hele ki memleketin içinde bulunduğu büyük çelişkiye hep bir ağızdan "Onuncu Yıl Marşı"nı söyleyerek cevap verebileceğinizi düşünüyorsanız... Bugün size söyleyecek yeni sözler verecek olan çocuklar darbelerle idam edilirken, öldürülürken ses çıkarmadığınız için hâlâ pişman değilseniz... Buyurun devam edin, uykunuzu bölmeyelim. Pembe odalarınızda tatlı rüyalar!
AÇIK YEŞİL RÜYALAR
Her yıl resepsiyonlarla kristalize olan bu büyük çelişki/çatışmada diğer kampın daha aklıselim olduğunu sananlar da bir o kadar rüyalar içinde elbette. Ne diyelim? Açık yeşil rüya diyelim mesela. Onlar bugünlerde açık yeşil rüyalarıyla birlikte "endişe avına" çıktılar. Kendilerine açıkça karşı olanların soyu aşırı avlanma yüzünden tükenmeye yüz tuttuğu için şimdi insanları içindeki endişe yüzünden suçlu bulup, endişelileri yakalama peşindeler.
Halbuki şöyle rahat bıraksanız kendinizi, "Artık şefimiz var/O her şeyi halleder" diyerek, onların gördüğü rüyaları görmeye çalışsanız, bunu samimiYYetle deneseniz... Ne olur yani? Bir kerecik deneseniz. Böyle bir şeyin olabileceğini, bir gün herkesin AKP'li olacağını ve ülkenin böylece mutlu yarınlara kavuşacağını sananlara da iyi uykular! Onlar, tıpkı başörtülü kızlara yapıldığı gibi, kendilerine karşı olan insanları "ikna odalarına" sokarak kendilerine benzetebileceklerini sanıyorlar. Tatlı rüyalar!
ÖNCE DE SONRA DA
Bu ülke insan yer. Biliyoruz bunu. İyi insanları, çalışkan olanları, başkasının derdiyle dertlenenleri, içtenlikle ötekini önemseyeni, ekmeğini ortadan ikiye bölmek isteyeni, daha çok düşünmek, daha çok bilim yapmak, daha çok yazmak isteyenleri öncelikle öğütüyor. Bir rüyanın müptelası olmak istemeyenleri, daha iyi insanlar olmanın rüyasına, başkalarının iyi insanlar olabileceği rüyasına hâlâ inananları... Hep böyleydi. Cumhuriyet'ten önce de böyleydi, Cumhuriyet'ten sonra da...
Şimdi buyurun bayram kutlamaya... Pembe ve açık yeşil tonlarında!
Fenerbahçe yönetimine...
GEÇTİĞİMİZ pazar günü Fenerbahçe-Galatasaray derbisini izledim. "Burası Kadıköy, buradan çıkış yok" stadından izlenimlerimi de Habertürk Spor ekinde yazdım. Geçtiğimiz pazartesi günkü gazeteye bakabilirsiniz. Neyse efendim, birçok başka meselenin yanında basın tribününde ne kadar çok üşüdüğümüzü, devre arası gelen azıcık ve kötü kuru pasta dışında yiyecek hiçbir şey olmadığını yazmıştım.
Fenerbahçe yönetimi resmi sitesinde bir açıklama yaptı. Yazımın "bilgi eksikliğinden" kaynaklandığını söylediler. Ne diyeyim ben şimdi? Üşümemiş olmam mı gerekiyordu? Üşüdüm ve yalnız da değildim. Fakat yönetimin açıklaması bana fena halde Başbakan'ın üslubunu hatırlattı. Eğer gazetecinin yazdığı üstün beğenisine hitap etmiyorsa kesinlikle yanlıştır, bilgi eksiğidir!
Fenerbahçe camiası herhalde iktidarın dilini kullanarak gazetecileri suçlayacağına basın tribünündeki ısıtıcıları açabilecek kadar büyük bir camiadır diye düşünüyorum.