Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        NEW Yorker'da 4 Ekim'de, internet üzerinden yapılan muhalif hareketlerle ilgili nefis bir makale yayınlanmıştı. Malcolm Gladwell'in yazdığı makalenin başlığı şöyleydi:

        "Küçük Değişim-Devrim Neden Twitlenmeyecek?"

        Benim de yeri gelince dalga geçmeyi ihmal etmediğim "Facebook Devrimi", "Twitter Devrimi" kavramları üzerine genel bir makaleydi. Temel tez şuydu:

        Muhalif hareketlere katılmak risktir ve insanlar bu riski alabilmek için öncelikle o örgütte ya da harekette tanıyıp güvendiği birine ihtiyaç duyar. Yani muhalefet, ne tür icatlar çıkarsa çıksın hâlâ "insan insana" yapılan bir etkinliktir. Çünkü internetteki insanları tanımayız ve kimse tanımadığı insanlar için, onlarla birlikte risk almak istemez. Hatta makalede bir Wall Street çalışanının kaybolan ve bir ergenin eline geçen telefonunu nasıl "internet hareketi" yaratarak geri aldığı anlatılıyor, internetaktivizminin devriminin ancak bu düzeyde olabileceği söyleniyordu. "Viva la revolucion!" diyordu yazar, gülerek.

        AMERİKALI YAPIYOR ARKADAŞ!

        Wikileaks, tarihin en büyük "bilgi sızdırma operasyonunu" gerçekleştirdi. Binlerce gizli yazışma ortalara yayıldı. Dünya liderlerinin şu anda birbirlerinin yüzüne bakacak hali kalmadı; pek güzel! Amerikan Dışişleri Bakanlığı, ordusu, tüm yönetim, yorganların altına saklanacak kadar utanç içinde olmalı. Hiç değilse normal insanlar olarak bunu bekliyoruz.

        Öte yandan Türkiye ve AKP hükümetiyle ilgili de tonla yazışma çıktı ortaya. Büyükelçilerin, "Amerikalı yapıyor arkadaş!" dedirtecek denli isabetli analizleri de var, "Ee ne var yani bunda?" dedirtecek genel dedikodular da.

        ŞEFFAFLIK EVET, YA SONRA?

        Wikileaks ile ilgili ilk büyük makale-haber yine New Yorker'da 2 Haziran 2010'da yayınlanmıştı. Makalenin yazarı Raffi Khatchadourian ile o günlerde New York'ta tanışmıştım. Wikileaks'in hafif paranoyak olarak tarif ettiği kurucusu Julian Assange'ın peşinden koşmaktan yorgundu. Assange'ın hedefinin "topyekûn şeffaflık" olduğunu söylüyordu. Zaten Wikileaks de bunu yapıyor. Açıklanmamış belgeleri, bilgileri açıklıyor. Yorum yok. Tavır yok. Peki ya sonuç? Yani internetten bütün dünyaya yayılan bu sırların bilinmesi ne değiştiriyor?

        BİLGİ BURADA, İNSAN NEREDE?

        Dün bütün gazeteler çarşaf çarşaf Wikileaks'e kesmişti. Yani artık bizden gizlendiği söylenen şeyleri biliyoruz. Peki bunlarla ne yapacağız? Daha doğrusu bir şey yapılacak mı? ABD hükümeti, dünyanın diğer hükümetleriyle birleşerek Assange'ın seyahatözgürlüğünü engelleme peşinde. Ortaya çıkan bilgileri "okumamaya davet ediyorlar" halkı ve "Siber âlemi bu bilgilere mezar edeceğiz" demeye varan tehditler savuruyorlar. Gerek var mı acaba?

        Bu bilgiler hükümetleri, iktidarları sarsacak bir "hareket" yaratacak mı? Bu bilgileri artık biliyor olmamızın bir sonucu olacağını ben zannetmiyorum. Vietnam Savaşı sırasında benzer bir "sızıntıyla" ABD'de başlayan savaş karşıtı hareket gibi bir hareket? Sanmıyorum. Ortada tarihin en büyük bilgi sızdırması var ama sanırım artık, bunları biliyor olmanın sorumluluğunu taşıyıp sokaklara dökülmenin riskini alacak insanlar yok.

        Başta sözünü ettiğim makalede anlatıldığı gibi Facebook'tan, Twitter'dan birbirine bu bilgilerin ne acayip olduğunu söyleyecek milyarlar var. Peki ama sokağa çıkacak o ilk insan? Ben göremiyorum.

        BİLGİ ÇAĞI'NIN SONU

        Bence bu yüzden Bilgi Çağı'nın sonuna geldik zaten. Bir çağa ismini verecek kadar çok bilgi var ortada ama artık o bilgiyle harekete geçecek kitleler eski yerinde değil. Bilgi sahibi olan ama artık bilginin gücüne inanmayan insanların çağı bu. Bu yüzden yüzleri örtülü adamlar bombalar patlatıyorlar zaten. Bilgi sarsmadığı için bombanın sesiyle sarsıyorlar dünyayı. Söz bittiği için savaş var. Yürek bittiği için kurşun...

        Diğer Yazılar