Kadınların törenleri
ANLAŞILDI ki, evlilik aslında kadınlar arasında bir mesele. Bu yüzden zaten yüzlerce küçük ritüelleri var, tamamen kadınlar arasında. Ama şehirde kaybolunca onlar... Kadınlar, kadınları nasıl vereceklerini evliliğe tam bilemiyorlar şimdi. Gelenek, hayal meyal hatırlanan bir rüya gibi şehirli kadınlar arasında. Anlatayım...
"Gelin teli ne?" dedi Burçak. Evleniyor da. Baktım anlatıyorum:
"Gelinin başının iki yanından sallandırılırdı köylerde. Sonra gelin çiçeğinin sapından sarkar oldu. Evlenecek kızlar o telleri çekip koparırlar. Uzunluğuna kısalığına göre ne zaman evleneceklerinin falı çıkar ortaya."
Baktım sonra hayal meyal birkaç köy düğününden hatırlıyorum o küçük, tatlı törenleri. Kapıda ekmek kırmalar, serilen çeyizler, hamam sefası, kınada ağlatılan gelinler, gelin eve girer girmez kucağına verilen oğlan çocuk...
TAM TEŞEKKÜLLÜ EVLİLİK
Burçak dedi ki "Madem olacak, tam olsun". "Gelin hamamı, kınası falan" dedi, "Hepsini yapalım!"
Burçak bu yazı yayınlandığı gün evlenmiş olacak. "Gelenekle çağdaşın birleştiği" süreç kokteyl prolonge tarzında bir nikâhla taçlandırılacak. Eğer istenseydi rahatlıkla İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti hadisesine eklemlendirilebilecek olan "evlenme etkinlikleri" geleneğin yeniden keşfi çabası şeklinde cereyan etti. Çabalarımız hamamla başladı. Sultanahmet'te bir hamam bulundu. E-mail zincirleriyle Osmanlı hamamına misafirler çağırıldı. Natırlar turistlere anlatır gibi peştamalları nasıl bağlayacağımızı tarif etti. Biz Türkiyeli kadınlara yani neredeyse İngilizce anlatacaklardı hamam sürecini. Kişi başı ücret Euro ile hesaplandı.
GELENEĞİ TAKLİT
Şahsi çabalarımla Oryantal Hale gelin hamamını şereflendirdi. Fakat bünyeler alışık değil, çoğumuzun sıcaktan tansiyonu düştü. Duş almaya alışık kişiler olarak bir yıkanma süreci nasıl bu kadar uzun sürebilir, bunu "deneyimledik". Güvenlik kameralarının bulunduğu hamamda kastanyetlerle bir şeyler yapmaya çalıştık ama biraz nafileydi itiraf edelim. Uzaklaştığımız, koptuğumuz hadiseleri biraz taklit eder gibiydik. Muhtemelen İstanbul'a turist olarak birkaç kez gelmiş olan bir İngiliz kadın bizden daha iyi biliyor olabilir hamam adabını. Hamam faslının noktası rakı içerek kondu. Aktörler şehirli olunca gelenekselle çağdaşın bireşiminde "çağdaş"(!) hükmen galipti!
TWITTER KINASI
Yeni bir e-mail, Facebook, Twitter trafiğiyle kına sürecine girildi. Cafe'de yapılan kına gecesi için bir tür "punch" yapıldı. Başlangıçta kokteyl tarzında başlayan kına, Burçak'ın başına kırmızı kına duvağı örtülmesi ve kadınların etrafında çember olup mum tutmasıyla biraz daha kına gecesi görünümünü aldı. Sonra bir tereddüt yaşandı. Kına nerede karılacak? Ortaya masa mı konulsun? Sonra kadınlar arası kısa bir müzakere sonucu bir çember oluşturulup Burçak ortaya oturtuldu. Bir kına klasiği olan "Yüksek yüksek tepelere" söylenirken ayakta mı durulacak Avrupai bir şekilde, yoksa yere mi oturulacak? Sonra, demek içimizin bir yerinde kayıtlı bu bilgi; yere çöktük topuklu ayakkabılarla. Burçak da fazla ısrar etmedi, türkünün yarısında ağladı sağ olsun. Bu çağda gelinin içi dışına çıkacak kadar ağlaması genel olarak tuhaf kaçardı.
BİR ANNEDEN BİR ANNEYE
Bir türkülük ağlama sonrasında kayınvalide gelinin kınasını yaktı ve bir altın koyup avucuna kapattı. Enteresan bir şey vardı orada. Evliliğin aslında kadınlar arası bir mesele olduğuna dair bir hoş bilgi. Erkeklerin evlilik meselesinde, hiç değilse geleneksel bilgide böyle bu, en fazla birer figüran olduğuna dair bir his. Evlilik belki de bir anneden başa bir anneye yolculuk... Hiç değilse bir yanıyla...
Kına gecesi son derece İngilizce şarkıların çalınmasıyla devam etti. Dışarıda bekletilmiş olan erkek arkadaşlar ve damadın içeri alınmasıyla kına gecesi partiye dönüştü.
UMUDA SAYGI
Ve Burçak, gelin telini hatırlayıp pek de sevmediği için elinde tek bir orkide tutmaya karar verdi. Geleneksel olarak!
Törenler nasıl gerçekleşirse gerçekleşsin hiç kimsenin birbirine, hatta çoğu kez kendine bile inanmadığı bir çağda hayatını biriyle birleştirmek, umut adına bir inattır. Burçak'ın ve Alkut'un umuda verdikleri söze saygıyla...