Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Düşük yapan kız çocuğu röportajından sonra beni arayan Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Altınok, "Biz mağduruz" diyor. Olayla ilgili "manidar" bulduğu şeyler var. Örneğin, kız çocuğunun eylemden birkaç saat sonra hastaneye gitmesi. Ama röportajdan biliyoruz ki kız çocuğu, biber gazından ve sancıdan baygınlık geçiriyor. Hiç paraları olmadığı için bir arkadaşının Taksim'den gelmesini bekliyor ve trafik zaman alıyor.

        Emniyet Müdür Yardımcısı Altınok'un anlattıklarına göre, kız çocuğu hamile olduğunu bilmiyor, ona doktorlar söylüyor. Doktorun bunu kıza söylediğine kanıt olarak da Altınok, polisin tutanaklarını gösteriyor. Bu, şu yüzden önemli: Eğer öyle ise kız çocuğu polise eylem sırasında, "Hamileyim, vurmayın!" demiş olamaz. Oysa hastane doktorları, kız geldiğinde hamileliğini hemen söylediğini ve rapora geçtiğini Habertürk'e ifade ettiler.

        Altınok'un sözünü ettiği hastanedeki polis tutanağı meselesine gelince... Anlattığı gibi bu olaydan 30 saat haberleri olmuyor. Kız çocuğu, röportajın yayınlanmamış kısmında şunu anlatmıştı:

        "Bir polis memuru muayene boyunca yanımdaydı. Nüfus cüzdanımı alıp beni gözaltına almak istedi ama arkadaşlarım izin vermedi. Polis memuru muayene boyunca yanımdaydı."

        Altınok'un anlatımıyla bu durum çelişiyor. Çünkü o gün olayı takip eden Habertürk istihbarat ekibi şunu soruyor:

        "Polisin biz sorunca haberleri oldu. Bu tutanak ne zaman tutuldu?"

        Darp izi olmadığına dair doktor raporu konusuna gelince, daha sonra Türkiye İnsan Hakları Vakfı Kadın Doğum Sorumlu Doktoru Yeşim İşleyen'in bulgularına göre bebek darp sonucu düşmüş.

        Emniyet'in görüntülerini de izledik. Görüntüler Emniyet'i değil, kızın anlatımını onaylıyor.

        Şimdilik durum budur.

        GÖRÜŞME KAYDI

        ALTINOK- Ece Hanım o konuda yayın yasağı da konuldu biliyorsunuz. O konuyla ilgili açıklanmamış bilgileri izah etmek istiyorum.

        E.T. - Yayın yasağı var diyorsunuz ama arkadaşlarınız fotoğrafları ve görüntüleri dağıttılar.

        - Nasıl?

        - Emniyet, kızın görüntülerini dağıttı bugün.

        - Ama akşamüzeri de kız televizyona çıktı.

        - Yayın yasağından söz ediyorsunuz da teşkilat da böyle bir servis yaptı, onu demek istiyorum.

        - Sonuçta TV'de yayınlanmaması lazım. Kız "Beni darp ettiler" diyor. Biz de "Darp etmedik. Görüntüler var" diyoruz. Biz suçlanıyoruz burada. Mağdur durumdayız. Nasıl ispat edeceğiz? Tabii ki görüntülerle. "Beni darp ettiler" desin, biz çekilelim kenara. Onu mu istiyorsunuz?

        - Ne yapmayı düşünüyorsunuz?

        - Yapmak istediğimiz bir şey yok. Ben sadece sizin o röportajınızdaki bilgilerin doğru olmadığını, tutanaklar, raporlar, görüntülerle ispatlamak istiyorum.

        - Peki o görüntülere dayanarak mı söylüyorsunuz yoksa başka bir şeyler daha mı var?

        - Doktor raporu var, doktorla görüşen arkadaşlarımızın tuttuğu tutanak var.

        - Hangi rapor acaba?

        - Hemen söyleyeyim. Kıza, saat 19.00'da verilen raporda "Gebelik ve darp ifadesi olan, karın ağrısı ifadesi olan -kızın ifadesi bu- kızın yapılan muayenesinde darp izine rastlanmadığı"... O bayanın gebe olduğunu doktor söylüyor yani.

        - Darp izine rastlanmadığına dair rapordan bahsediyorsunuz değil mi?

        - Tabii ki.

        - Taksim İlkyardım'da alınan rapor.

        - Gayet tabii. Genel adli muayene raporu. Ece Hanım, bu rapora ne zaman ulaşıyoruz? Olay cumartesi günü saat 10.30-11.00 civarında oluyor. Olaydan sonra 14.15'te hastaneye bu bayan gidiyor. Kendisine hamile olduğunu söylediğini doktor bize ifade ediyor. Bu da bizim tutanağımızda var. Bu bilgiyi aldıktan sonra bayan hastaneden ayrılıyor. Ne emniyete gidiyor, ne hastane polisine gidiyor, ne de savcılığa gidiyor. Olayın üzerinden 72 saat geçtikten sonra adliyeye geliyor. Kendisi gelmiyor da avukatı geliyor.

        - Kabul edersiniz ki, düşük yapmış bir kız, ben gördüm, kıpırdayamıyordu yerinden. Sizin tutanaklarınızda mı var doktorun kendisine hamile olduğunu söylediği?

        - Tabii ki.

        - Yani hastanede polisler vardı. Doğru mu?

        - Her hastanenin girişinde acilde bir memurumuz vardır.

        - Acildeki memur mu?

        - Şimdi bakın. Biz bu olayı ne zaman öğreniyoruz. Olay cumartesi günü oluyor. Saat 19.00'da bu rapor veriliyor. Kız ortalıkta yok. Pazar günü geçiyor. Pazartesi günü saat 14.00 civarında yani 48 sonra bir arkadaşım beni haberdar ediyor. Açtık, baktık, kim var orada? Sonra dedik ki, "Bu nereye gitmiş olabilir?" Hastaneye ekip gönderdik. Hastanede görüntüler var. O görüntüleri inceledikten sonra bizim gözaltı yaptığımız Kabataş'taki görüntülerden böyle bir ismi bulamadık. Sonra kızın oturduğu yerdeki ayakkabının kırmızılığından çıkarak 30 saat sonra ulaşabildik.

        - Sizin tutanaklardaki "Kıza hamile olduğunu ben söyledim" diyen doktorun ismi nedir acaba?

        - İsmine bir bakayım. Aslında doktor önemli değil. Sonuçta bu bayanın tahlillerden sonra hamile olduğu anlaşılıyor. Kimin dediği önemli değil. Doktorun söylemesi önemli değil. Tabii ki sonuçta kürtaj olacaksa birisi mutlaka söyleyecek buna. Önemli olan bu bayanın, "Ben darbe yedim, bundan dolayı düşük yaptım, hamileyim, yerdeyim, vurmayın dedim" demesi. Benim elimdeki görüntüde polisle yan yana gelme olayı yok bu kızın.

        Diğer Yazılar