Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        50 mühendis ve teknisyen öleceklerini bile bile nükleer santrala girdiler. Günlerdir oradalar. Önce memleketlerini, sonra da insanlığı nükleer sızıntıdan korumak için ellerinden geleni yapıyorlar. Japonya onlara kamikaze ismini taktı. Çünkü ölüme gidiyorlar. Bir mucize bile olmayacak onlar için. En kesin anlamıyla memleketleri için ölüyorlar. Memleketlerini kurtarmak için...

        Haberi duyduğum andan beri aynı soru var aklımda:

        Türkiye’yi kurtarır mıydık? Elli kişi bulup ölüme gider miydik? Binlerce gencin vatanını korumak başlığı altında can verdiği bir ülkede bu soruyu sormak garip mi? Değil. Çünkü ortada bir “düşman” olduğunda ölmek daha kolay anlaşılır şeydir insanlar için. Çünkü öldürülmek ihtimali vardır. Üstelik çoğu kişiye göre toprak, insandan daha kutsaldır. Peki toprak için olmasa ve seni korkudan, öfkeden delirtecek bir düşman da bulunmasa... Elli kişi bulabilir miydik bu memleket için canını verecek?

        ADALETSİZ ADLİYELER

        Önceki gün biraz kapanıp çalışmam gerekiyordu; o yüzden ne televizyon haberlerini duydum ne de henüz alışmakta olduğum Twitter’a baktım. Dolayısıyla haberim olmadı Beşiktaş’taki, Adliye’nin önündeki eylemden. Neyse ki arkadaşlar toplanmışlar. Ahmet ile Nedim’in tutukluluğa itirazları reddedilince ellerinde meşalelerle yürümüşler. Demek bundan sonra hep tetikte olacağız. Her gün başımıza protesto edecek ne gelecek diye bekleyeceğiz. Bugün hangi dehşet verici adaletsizlik olacak diye ekran başından ayrılmayacağız. Çünkü böyle bir ülke oldu burası. Adalet duygusu kaybolmuştu zaten. Artık adalet duygusunun kaybolmasının yadırganmadığı bir ülke oldu.

        ADALETSİZ TANRI ÖLÜR

        İnsanlar, her şeye muktedir olduğuna inandıkları Tanrı’da bile adalet ararlar. Tanrı’nın bile adaleti olduğuna inanmak isterler. Başlarına gelen en kötü şeyin bile adil bir tarafı olduğuna inanmak isterler. Çünkü adil olmayınca Tanrı’ya bile inanmaz insanlar. Adil olmadığına inansalar Tanrı’ya bile isyan ederler. Bunu bilmiyor mu bu ülkeyi yönetenler? Biliyorlar. O yüzden tutuklu bulunan onlarca gazeteci için “Hiçbiri gazetecilik faaliyetinden dolayı içeri alınmadı” diyorlar. Bunca katil, dolandırıcı, alçak herif ortada dolaşırken yaptığının adaletsiz olduğunu kabul edecek değil ya muktedir!

        BİZ YENİ UYANDIK

        İktidarın koltuk altından uzaklaşmayan ve yapılan işleri meşrulaştırmak, adilmiş gibi göstermekle yükümlü kadroda istihdam edilen yazıcı ve çiziciler de şöyle bir türkü icat ettiler; taze taze:

        “Bugüne kadar birçok gazeteci içeri alındı. Onlara tepki vermediniz, bunlara niye bu kadar isyan ediyorsunuz?” (İmalı bir es)

        Verdik de, hadi diyelim ki vermemiş olalım. Hadi diyelim ki biz yeni uyandık. Peki sizin hâlâ uyanmamış olmanıza ne diyeceğiz? Adalet hızla eriyip demagojiye karışırken... Ya da şöyle söyleyeyim: Zaten çoktan eriyip gitmiş olan adaletin artık geri gelmeyeceği yüksek sesle ve iftiharla ilan edilirken sizin bu diskur meczupluğunuza, muktedir mecnunluğunuza ne diyeceğiz?

        Ahmet ile Nedim’in tutukluluk hallerine yaptıkları itiraz reddedilmiş. Daha önce de söylediğim gibi, “Artık bunu da yapamazlar” dediğiniz her şeyi yapacaklar. Adaleti son damlasına kadar...

        Artık hiç ama hiç adil olamayacağını düşündüğün bir ülkeyi kurtarmak için ölecek elli kişi bulabilir miydik acaba? Bu soruyu sormak bile çok acıklı.

        Diğer Yazılar