Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hani bazı insanlar vardır…

        Anlatılmaz yaşanır ya.

        İşte Nur Yerlitaş da onlardandı…

        Anlatılmaz ve yaşanırdı gerçekten…

        Nurella'yı anlamanız için onu yaşamanız, onunla zaman geçirmeniz, dertleşmeniz, sohbet etmeniz gerekirdi.

        Güzel bir kalbi vardı. Kocaman bir yüreği.

        Farklı bir kadındı.

        Derinlerde çok yalnızlıkları vardı. Özlemleri…

        Duygusaldı…

        Kuvvetli duruşunun altında duygulu bir yapısı vardı. Hemen duygulanır ağlayabilir, hüzünlenirdi…

        Sofrası çok açıktı. Çok güzel yemekler yapardı. Ve sofrası hiç boş kalmazdı.

        Çok yemeğini yedim.

        Çok sofrasına oturdum. Öyle günlerimiz, akşamlarımız, gecelerimiz oldu ki unutulmaz güzel anılarla dolu..

        Gerçekten Nurella'yı anlatmakla bitmez.

        Dokunduğu herkeste bir anısı vardır.

        Bir yaşanmışlığı.

        Sanat dünyasından çok kişinin üzerinde de hakkı vardı.

        Oya Aydoğan, Nur Yerlitaş
        Oya Aydoğan, Nur Yerlitaş

        Allah rahmet eylesin Oya Aydoğan, Nurella ve Bülent Ersoy ayrılmaz üçlüydü.

        İnanılmaz anıları vardı.

        Üçünü bir arada çok gördüm. Çok yaşadım. Çok tatlılardı.

        Hem kavga eder hem de kahkahalar ile gülerlerdi.

        Zaman zaman birbirlerine de küserlerdi. Ama barışırlardı hemen. Dayanamazlardı.

        Hiç ayrılmazlardı. Gerçek dostluktu onların ki!

        Anlatırlardı bazen bir araya gelince anılarını. Birbirlerine yaptıklarını. Çok keyif alırlardı bir araya gelmekten.

        Şimdi Oya ablamızla kavuşmuş mudur Nurella bilinmez ama nurlar içinde yatsınlar.

        Nurellam, güzel elli, güzel gözlü kadın.

        Mekanın cennet olsun.

        Gerçekten seni unutmak mümkün değil. Huzur içinde uyu…

        Allah en başta ailesine Benan’ına ve dostlarına sabır versin. Nurella’nın eksikliği çok hissedilecek çok.

        Aşk 101

        Yapımcı Kerem Çatay yine şaşırtmadı ve kendisinden şahane bir iş geldi.

        Ve yine tam 12’den vurdu “Aşk 101” ile.

        Ben Kerem Çatay’a 'dizilerin profesörü' diyorum. Gerçekten hangi projeye el atsa “Tamam” dedirtiyor.

        Asla şaşırtmıyor.

        İzleyicinin nabzını çok iyi biliyor. Harika senaryolar ve kadrolar kuruyor.

        Netflix’te yayınlandığı andan itibaren tüm dikkatleri üzerine çeken “Aşk 101” de kesinlikle onlardan birisi.

        Ve bence şimdiye kadar Netflix’e yapılmış en iyi Türk dizisi.

        Sıkmıyor, boğmuyor, “of bitse de” dedirtmiyor, “Zorla” izletme durumunu yaşatmıyor. Akıyor bölümler..

        Ben bayıldım.

        Tam bir gençlik dizisi. Ama bizim dönemimizin dizisi. Bizim jenerasyonu hemen kavradı.

        Çünkü: Tam da bizim yaşadığımız lise yıllarını anlatıyor.

        Gerçekten tam da lise yıllarıma gittim.

        O yıllara ışınlandım resmen.

        Kendi dönemimizdeki Osman’ları, Sinan’ları, Kerem’leri, Eda’ları ve Işık’ları hatırlattı.

        Ciddi nostalji oldu. Güzel işlenmiş. Oyuncular cuk oturmuş.

        Alina Boz, Kubilay Aka, Mert Yazıcıoğlu, Selahattin Paşalı, İpek Filiz Yazıcı’ya bayıldım.

        Kaan Urgancıoğlu ve Pınar Deniz cuk oturmuş. Bade İşçil’i zaten söylemeye gerek yok. Acayip doğru seçim.

        Benim bu dizi de en en sevdiğim iki karakter Osman ve Sinan’dı.

        Ardından Eda ve Kerem geliyor. Gerçekten öyle arkadaşlarım çok vardı.

        Ve hepsine de bayılırdım.

        Osman yani Selahattin Paşalı gerçekten iyi bir oyuncu. Önümüzdeki zamanlarda ciddi işlerde görürüz benden söylemesi. Hatta başrollerin bile fazlasıyla hakkını verir. Bu dizi de en en sevdiğim karakter Osman oldu.

        Babil”de de çok iyiydi zaten.

        Ve Sinan… Sinan da en sevdiğim diğer karakterlerden. Mert Yazıcıoğlu bu kadar mı iyi yansıtır o duyguları. Helal…

        Kubilay Aka’yı söylemeye gerek yok. “Çukur”da da gönülleri fethetti. Yansıttığı Kerem karakterine ondan başkası olmazmış.

        Ve Eda… Alina Boz. Ciddi umut vaat ediyor. Çok çok iyi…

        İzleyin derim.. Tam da şu karantina günlerinde keyifli bir iş olmuş. Herkesin ellerine sağlık…

        Ah Serdar vah Serdar

        Ne oluyor bizim Serdar Ortaç’ımıza ya.

        Gerçekten son beş-altı yıldır bir haller oldu.

        Bir tuhaflaştı.

        Tamam 90’ların en tuhaf ismiydi Serdar Ortaç ama bu noktalara geleceğini hiç tahmin etmezdim.

        Ben hani şu meşhur 90’lı yıllarda her gün bir popçunun çıktığı günlerde mesleğe başladım.

        En janjanlı 90’lar. Ah ne güzel şeyler yaşandı.

        O yıllardan şimdilerde en yolunu kaybetmiş, en virane, en ne dediğini bilmeyen Serdar Ortaç kaldı.

        Ki harika şarkıların söz yazarı.

        İyi de ne oldu sana Serdar Ortaç?

        Bi toparlansan mı!

        Bi çıksan mı şu girdiğin virane bunalımdan.

        Az biraz şarkılarla uğraş. Kendini güzel şarkılar yapmaya ver. Ne dersin?

        Biraz o duyguları yeniden mi yakalamaya çalışsan.

        Ne oldu sana Allah aşkına.

        Serdar az biraz kendine mi gelsen…

        Diğer Yazılar