Farkı ergonomi ve kullanım kolaylığı
İlk bindiğim Opel, galiba bir Kapitan’dı. Mektep arkadaşım Önder’in babasına ait 1961 model bir otomobildi. 1950’lerin Chevrolet’lerini andıran ama daha ufak bir otomobildi.
O yıllarda Mercedes dışında Alman otomobilleri pek ilgimi çekmezdi. Opel’in de pek farkında değildim. Sonra bir gün Opel GT diye bir otomobil gördüm. Gözlerime inanamadım. Corvette Stingray’in yıkanıp çekmiş haline benziyordu. Çok güzeldi. Arkadan bakınca da 1970 ve 80’lerin Ferrari’si gibiydi ama o yıllarda Ferrari henüz o otomobilleri yapmamıştı. 1970’lerin başıydı. “Allah Allah” demiştim, “Bak şu Opel’in yaptığına”. Sonrasında şahane Opel Manta ile tanıştım. Gerçekten müthiş bir otomobildi. Pontiac Firebird veya Chevrolet Camaro’nun Avrupa şubesi gibiydi ama kesinlikle onlardan daha sağlam ve kaliteliydi. Manta 400’ler 1980’lerde ralli yollarında fırtına gibi esiyordu. Sonrasında Opel yine dikkat ufkumdan uzaklaştı. Ta ki 1990’ların ortasında şahane Astra GSİ’yi yapıncaya kadar.
İşin aslı, Opel oldukça köklü bir marka. İlk otomobilini ürettiğinde yıl 1899’du. Otomobil editörümüz Hakan Özenen, “Bu hafta Astra gelecek” dediğinde pek heyecanlanmadım. Çünkü yukarıda saydığım Opel’ler dışında bugünlerde bana heyecan veren Opel Speedster olabilirdi. Bunun dışında benim için Opel, “kaliteli, sağlam, sorunsuz, güvenilir, yüksek standartta, olması gerektiği gibi, eksiksiz, fazlalıksız” otomobiller yapan güvenilir bir üreticiydi ama “heyecan”ı yoktu.
Bu fikrimi paylaştığım Hakan Özenen, “Ama bu yılın otomobili seçildi” dedi. Gazetenin kapısına getirilen “yılın otomobili”, yeni Astra serisinin en üst modeli olan 1.6 litre motorlu, 136 beygirlik “Exellence” donanımlı olanıydı. Dış görünüşü bile bir önceki Astra’ya göre köklü değişiklikler gösteriyordu. Otomobilin yuvarlak hatları daha keskin hale gelmiş, modern bir hal almıştı. Özellikle arka görünüşte radikal farklar vardı. Oval hatlı stop lambaları gitmiş, yerine Audi’yi anımsatan üçgen haklara sahip çok güzel stoplar yerleştirilmişti. Stop lambalarının ışık yapısı da BMW’yi andırıyordu. Yandan bakınca ise Alman otomobilinden çok İtalyan hali vardı. Ön tekerden arka stoplara doğru uzanan iz, kapılardaki bombeler, çamurluk kavisleri biraz Alfa Guiletta, biraz da Lancia Delta havasındaydı.
YOL TUTUŞU BAŞARILI HIZLANMA ZAYIF
Kullanıma gelirsek... Artık tüm otomobiller gibi Astra da anahtarsız çalıştırma özelliğine sahip. 1.6 litre dizel motor iyi ama süper değil. 136 beygir ve 320 nm tork üretiyor. Fazla gürültülü değil. Dizel olduğunu bile anlamayabilirsiniz. İlk hızlanma çok başarılı değil. Elastikiyet de çok yüksek sayılmaz. Ama yeterli mi, yeterli. Sonuç olarak bu bir yarış otomobili değil, aile otomobili. Düşük hızlarda yol tutuşla ilgili kaygılarım vardı. Ancak hız arttıkça otomobilin yol tutuşu da artıyor. Virajlarda hiç sorun yaratmıyor. Limitler zorlandığında önden hafif bir kayması var, ama dert edilecek düzeyde değil. Bu otomobille benim ulaşabildiğim son sürat 200 kms oldu. Bu hıza ulaşmak için bayağı bir mesafe istiyor. Frenler tutarlı. Ancak belki benden önceki kullanımlardan ötürü, biraz bolluk vardı. Hafif ama rahatsız etti beni.
DİREKSİYON DA ISITMALI İÇİ DE BİR HAYLİ ŞIK
Otomobilin içi ise çok şıktı. Exellence donanımın parçası olan çok kaliteli deri koltuklar ve kusursuz bir donanım. Dışarıdan bakınca bu kadar geniş bir iç hacme sahip olduğunu çaktırmayan Astra’nın içi gerçekten kusursuz. Deri koltuklar elektrikli, masaj, ısıtma ve soğutma özellikli. Direksiyonda da ısıtma unutulmamış. Elektronik altyapı, şimdiye kadar denediğim tüm sınıflardan otomobiller arasında hiç kuşkusuz en iyi ve en kullanışlı olanı.
Müthiş kullanıcı dostu. Kullanımı çok kolay, anlaması zor, özel eğitim gerektiren donanımlar yok.
‘NAZİK’ ŞERİT ASİSTANI!
Hayatımda gördüğüm en ergonomik otomobil diyebilirim. Şerit tutma asistanı denilen şeyden nefret eden ben, Astra’daki “Nazik” şerit asistanına bayıldı. Çarpma erken uyarı sistemi de çok iyi. Ön cama kırmızı bir ışık yansıtıp öndeki araç fren yapmadan fren yapmış gibi uyarması ise çok iyi fikir. Gösterge tablosunda araç bilgisayarının yanı sıra navigasyonu ve öndeki araçla aranızdaki mesafenin hıza bağlı olarak kaç saniye olduğunu göstermesi de mükemmel. Ortadaki büyük ekran kullanışlı. Ben yine de otomobillerde dokunmatik ekran sevmiyorum.
DONANIMA GÖRE FİYATI MAKUL GÖRÜNÜYOR
Gerçekten muazzam bir ergonomi ve kullanım kolaylığına sahip. Sınıfının üzerinde bir kalite ve donanım var. Standart donanımlar üç A4 sayfası sürüyor. Ona bir sayfa da Exellence donanım ekleyin, alın size Astra Exellence. Fiyat ise sunduklarına oranla makul. Tüm bu donanımla fiyatı 105 bin TL civarında. Ama kampanyalarla 100 bine kadar iniyor. Genç profesyoneller için şahane bir seçenek. Bu sınıfta müthiş bir rekabet var ve artık bir üst sınıfın kalite ve donanım standartlarını zorluyor, hatta aşıyorlar. Bugünlerde otomobil almak çok zor. Çünkü seçim yapmak neredeyse imkânsız.
- Bana katlanan herkese teşekkürler1 yıl önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?1 yıl önce
- Mirası kim paylaşır1 yıl önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa1 yıl önce
- İçimizdeki İrlandalılar1 yıl önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı1 yıl önce
- Plan mı pilav mı!1 yıl önce
- Kalksa da görsek1 yıl önce
- İnce dedikodular1 yıl önce
- Oran değil, fark önemli1 yıl önce