NATO ya da MATO
NORVEÇ’teki NATO tatbikatında Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Atatürk’e ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na yapılan hakaret kabul edilebilme noktasından çok uzak bir “hata”.
Hata mata değil aslında... Bilerek yapılmış, istenerek düzenlenmiş bir tezgâh.
Çok açık ki, NATO içinde önemli bir grup, büyük ihtimalle Pentagon, Türkiye’yi NATO içinde artık istemiyor.
Ancak NATO kuralları gereği Türkiye’yi ittifaktan atmaları mümkün değil. Türkiye’siz bir NATO oluşturmanın tek yolu var; ya NATO’yu işlevsiz hale getirip yerine Türkiye’yi dahil etmeyecekleri başka bir ittifak kuracaklar ya da Türkiye’nin “öfkesine kapılıp” NATO’dan kendi isteğiyle ayrılsını sağlayacaklar.
Hedefe Atatürk’ü ve Erdoğan’ı koymanın nedeni işte bu ikinci seçenek.
Bizi NATO’dan ayrılmaya zorlamak.
Buna karşı yapılacak tek şey, NATO’da inat etmektir.
Çok istiyorlarsa gidip MATO’yu kursunlar.
************
TÜRK Hava Yolları’nın Do&Co isimli ikram şirketindeki ortaklığına son verip Singapurlu bir başka şirketle yola devam etme kararı alması Türk medyasına “dert” oldu.
“Niye” diye sorup duruyorlar.
Hikâyenin bildiğimiz, açıklanan kısmı şu: “3. havalimanı için yapılacak yatırıma katkıda bulunması için Do&Co’dan 200 milyon dolar civarında bir para istiyor THY. Do&Co bunu kabul etmeyince ortaklık bitiyor ve THY, Singapurlu bir ikram deviyle anlaşıyor.”
Ortada çok garip bir durum yok.
Do&Co, sahibi Türk olsa da bir Avusturya şirketi, yenisi ise bir Singapur şirketi.
Do&Co’nun ilk havayolu ikram işi THY ile yaptığı ortaklık, Singapurlu şirket ise bu alanda bir dünya devi.
Muhtemelen kurulacak yeni ortaklık, THY dışında pek çok başka havayoluna da geniş çaplı ikram hizmeti sunacak, yeni havalimanıyla büyümesi muhtemel pastadan daha fazla pay alacak.
Bence burada sorgulanması gereken, THY’nin yeni ortaklığı değil, geçmişte havayolu ikram sektöründe hiçbir tecrübesi ve yatırımı olmamasına rağmen Do&Co ile niye ortaklık kurduğu olmalıydı belki de! Yeni havalimanı yeni ortaklıklar getiriyor.
Sadece THY-Do&Co ortaklığı değil yeni havalimanı vesilesiyle sona eren.
Yıllardır Atatürk Havalimanı’nda dünyanın muhtemelen en iyi free shop hizmetini veren ATÜ de yeni terminalde olmayacak.
Ü, A ve T’den ayrılarak yeni ortaklarla 3. havalimanına taşınıyor.
Üstelik iyi bir THY müşterisi olarak Do&Co’nun son dönemlerdeki hizmetlerinden çok da memnun olmadığımı söylemeliyim.
Giderek düşen yemek kalitesi, ilk zamanlardaki gibi olmayan lezzetler, yenilenmeyen ve çeşitlendirilmeyen mönüler, THY’nin “Uçağa binsek de yemek yesek” diye şekillenen algısından uzaklaşılmasına neden olmuştu.
Son birkaç yıldır, uzun uçuşlarda bile THY ikramlarını geri çevirmeye başlamamın nedeni bu kalite düşüşüydü.
Bu yüzden de bu ortaklığın bitirilmesini pek çok açıdan doğru buluyorum.
Türk basınının bu konudaki aşırı hassasiyetini de anlamakta zorlanıyorum.
THY İLE İLİŞKİ
YANDAKİ satırları okuyunca bazıları, “THY’yi niye koruyor?” diyebilir.
Şu kadarını söylemek isterim.
Hayatımda bir kez bile THY’den bedava bilet almamış ender gazetecilerden biriyim.
Uçuş öncesi “özel şarap, özel yemek” diye THY’yi arayan gazetecilerden değilim.
THY’nin düzenlediği tek bir geziye bile iştirak etmedim.
THY’nin ne eski, ne yeni yöneticileriyle oturup konuşmuşluğum vardır.
THY’nin ne yeni ne de eski halkla ilişkiler müdürleriyle ne sohbet etmişliğim vardır, ne de bir talepte bulunmuşluğum.
Sadece bir kez uçakta karşılaştığım yeni halkla ilişkiler müdürüne selam vermişliğim vardır. Meraklısı THY’ye sorabilir.
*************
Tesla'nın elektrikli TIR'ı.TESLA’nın önceki akşam yaptığı yeni model ve ürün tanıtımı, yerli elektrikli otomobilini üretmek için kolları sıvamaya hazırlanan Türkiye için önemli mesajlar içeriyordu.
Anıtkabir ziyaretiyle gönüllerimizde taht kuran Elon Musk’ın TESLA’sı neredeyse çeyrek asra yaklaşan bir firma.
Giderek kendini geliştiren üreticinin, ilk roadster’den bu yana aldığı yok çok ciddi olsa da, hâlâ pek çok sorunu var.
Geçen yıl ilk çeyrek zararı 600 milyon dolar.
Buna rağmen şirketin piyasa değeri 40 milyar dolar civarında geziyor. Üstelik de üreteceğim dediği modellerin üretiminde hâlâ sorunlar yaşamasına rağmen.
Ve Model 3’te verdiği sözleri hâlâ tutamaz, üretimini öngördüğü gibi aylık 20 bine çıkaramazken, Anıtkabir fotoğrafının altına Madonna bile “Otomobilimi hâlâ teslim edemedin” diye yazarken Elon Musk’ın TESLA’sı durmuyor.
Elektrikli kamyon ve elektrik tahrikli dünyanın en hızlı ve en seri spor otomobilini yapıp tanıtıyor.
Çok da doğru yapıyor; çünkü fosil yakıtlı araçların yaptığı karbon salımının yüzde 30’undan fazlasını kamyonlar yapıyor ve tamamının dizel olmaları nedeniyle çevreye verdikleri zarar, otomobillerin kat kat üzerinde.
Demek istediğim özetle şu.
Yepyeni bir otomobili, yepyeni bir teknolojiyle yapmak kolay bir iş değil.
Zorlu bir süreç.
TESLA’nın bize verdiği en güzel örnek ise “Bildiğin yolda ısrarla devam etmek”.
Birkaç senelik olumsuz rakamlar ve gecikmelerin moral bozmaması gerek.
Önemli olan doğru yolda ilerliyor olmak.
Yerli otomobilin yapım ve geliştirme süreçlerinde tüm bunlara hazırlıklı olmak gerek.
Sallama taksi
ZORLU Center’da bir süreden beri 2 adet elektrikli taksi (TESLA) hizmet veriyor. Ve bu taksilerin işletmecisi şöyle demiş:
“Dünyada bu araçları taksi olarak kullanan biz varız.” Hayır efendim, uyduruyorsunuz. Pek çok Avrupa ülkesinde TESLA taksiler birkaç yıldır hizmet veriyor. Sallamayın.
Rant hırsı, kent bilincinin önüne geçmediği zaman.
- Bana katlanan herkese teşekkürler1 yıl önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?1 yıl önce
- Mirası kim paylaşır1 yıl önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa1 yıl önce
- İçimizdeki İrlandalılar1 yıl önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı1 yıl önce
- Plan mı pilav mı!1 yıl önce
- Kalksa da görsek1 yıl önce
- İnce dedikodular1 yıl önce
- Oran değil, fark önemli1 yıl önce