Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

BİRLEŞMİŞ Milletler’deki Kudüs oylaması, çok açık biçimde Türkiye’nin zaferidir.

Bir o kadar da ABD-İsrail işbirliğinin, en çok da Trump’ın hezimetidir.

Tüm tehditlere rağmen üç beş “dandik” ülke dışında ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasına kimse destek vermedi.

Bunun pratik bir sonucu olur mu?

Olmaz.

BM kararları açısından bakarsak, İsrail’in Doğu Kudüs’ü topraklarına katması da BM tarafından kabul edilmeyen bir durum.

Fiili olaraksa İsrail, Doğu Kudüs’ü topraklarına katmış durumda. Sadece Doğu Kudüs’ü değil, işgal ettiği başka toprakları da yerleşime açmaktan çekinmiyor.

Bu karar da, işgal edilen toprakların yerleşime açılmasını engelleyemeyen eski kararlar gibi ABD’nin büyükelçiliğini iki yıl sonra Kudüs’e taşımasını da engellemez.

Ama Doğu Kudüs’ün statüsü açısından Filistin’e bir kazanım sağlayabilir.

Ancak o da zor; çünkü Filistinliler de kendi aralarında bölünmüş vaziyette ki, ne bölünme.

HAMAS’ın yönetimi altında yaşayan Filistinliler HAMAS’tan, FKÖ’nün yönetimi altında yaşayan Filistinliler de FKÖ’den nefret etme noktasındalar.

Her iki yönetimin de yolsuzlukları, haksızlıkları, hataları büyük bir bezginlik yaratmış durumda.

Bu nedenle, Filistin’in de parmağını kıpırdatacak hali yok.

BM oylamasının tek pratik sonucu ise “kimin ne mal olduğunu” ortaya çıkarmasıydı.

Ve en şaşırtıcı olan da Aliya İzzetbegoviç’in kurduğu ülkenin tavrı oldu.

Türk Cumhurbaşkanı’nın ziyaretinde Türkiye’ye yakınlığını sergileyen bu ülke, sonuçları açısından değilse de tavır açısından kritik bir oylamada “çekimser” kalmayı tercih etti.

Erdoğan’ın söylemiyle ABD, Bosna Hersek’i parayla mı satın aldı, yoksa korkuyla mı sindirdi bilemem.

Ama Bosna Hersek’in “çekimserliğinin” hoş olmadığını söyleyebilirim.

SONUÇ DEĞİŞMEDİ

BOŞNAKLAR, ülkede yaşayan Bosnalıların ABD’ye karşı oy kullanmak istediğini, çekimser kalanların ülkedeki Sırplar ve Hırvatlar olduğunu söyledi. Ama bu durum Hatice’yi de, neticeyi de değiştirmiyor. Bunun Türkiye’den birilerinin çıkıp Amerika’ya, “Biz Türkiye’nin tavrına katılmıyoruz. Bu kararı alan iktidar partisidir” demesinden farkı yok.

*************

NUMAN BEY'İN DAMADI MI FETÖ'CÜYDÜ?

BÜLENT Arınç Beyefendi, kamera gördü mü esiyor maşallah.

Yine bir yerel televizyona konuşmuş.

Zarrab’a ödül verilmesini eleştirmiş ve ödülü, o sırada toplantıda bulunan Numan Kurtulmuş’un elinden almasıyla ilgili olarak Kurtulmuş’u sorumlu tutup “Numan Bey’in düştüğü hale bak” diyerek Kurtulmuş’a gol atmaya çalışmış.

Ben, Numan Kurtulmuş’un çok kötü bir hale düştüğünü zannetmiyorum.

Çünkü Zarrab’a ödül verilmesini talep eden o değil.

Ayrıca Numan Kurtulmuş’un damadı FETÖ’cü çıkmadı.

FETÖ’cü çıkan bir damadı kurtarmak için Numan Kurtulmuş uğraşmadı.

Damadı için “Eskiden öyleydi ama sonra gerçeği gördü” demek zorunda kalan Numan Kurtulmuş değildi!

************

ENGELLİLERE LAYIK SARAY

GEÇEN hafta çok güzel bir şeyler gördüm.

Bir davet üzerine, Bağcılar’daki “Engelliler Sarayı”na gittim.

Bu kadar keyif aldığım bir başka günü uzun zamandır yaşamamıştım.

Bağcılar Belediyesi’nin toplumun dezavantajlı kesimleri için uzun zamandır çok güzel çalışmalar yaptığına hep tanık oldum.

Eski Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık bu konuda çok öncü bir başkandı ve zaten bu Engelliler Sarayı’nın temelleri de onun zamanında atılmıştı.

Saray bitmiş, hizmete girmiş ve çok başarılı işler yapıyor.

Açıkçası giderken bir apartmana sığdırılmış, derme çatma bir yer bekliyordum.

Hayır, tam aksine.

Bu iş için özel olarak inşa edilmiş 16 bin metrekarelik, yüzde 100 engelli dostu bir bina.

Öyle ki, acil çıkışlar için engellilerin hızlı tahliyesini sağlayacak ve ilk defa gördüğüm sistem ve malzemeler bile düşünülüp yerleştirilmiş.

ÜRETEN ENGELLİLER

İçeride her yaş grubundan ve her türlü bedensel veya zihinsel engelli için farklı konularda atölyeler var.

Spor, resim, el sanatları, dikiş, müzik, tiyatro, halk oyunları gibi farklı aktiviteler.

Hatta kültür mantarı üretimi yaptıkları bir bölüm bile var.

Engelliler Sarayı’ndan dönemine göre 1200 ile 1500 arasında engelli faydalanıyor.

Burada farklı alanlarda eğitim alıp daha sonra sistemin olanaklarıyla iş bulanlar olduğu gibi, zihinsel engelliler tüm yaşamları boyunca buradan faydalanabiliyorlar.

Son derece başarılı uzman psikolog kadrosu sadece engellilere değil, engelli ailelerine de hizmet vererek, engellerle nasıl mücadele edileceğinin yanı sıra özellikle ailelere engelli olmanın utanılacak bir şey olmadığını öğretiyorlar.

EVDEN EVE

Engelli Sarayı’nda eğitim gören veya düzenli olarak faydalanan kişiler, belediye tarafından tahsis edilen araçlarla evlerinden alınıp evlerine bırakılıyorlar.

Saray’dan istifade eden engellilerin yaptıkları üretimler daha sonra satışa sunuluyor ve gelir elde ediliyor.

Bazı ürünler için bölgedeki mağaza veya marketlerde özel köşeler açılmasını sağlamış belediye.

Engellilerin eğitim gördüğü bir berber salonu dahi var.

Burada berberlik eğitimi alan kişiler, diğer engellilerin tıraşlarını yapıyorlar ve gayet de başarılılar.

İŞ BULMA BÜROSU

Eğitimler sonucunda iş olanaklarını araştırmak ve engellileri işe yerleştirebilmek için Engelliler Sarayı’nda ayrı bir “İş bulma bürosu” da kurulmuş.

Ayrıca fizyoterapi hizmetleri, özel bir spor salonu ve fizyoterapi havuzları da ihmal edilmemiş.

Belediye, Engelliler Sarayı için ayda yaklaşık 1 milyon TL harcıyormuş.

Tek şart, ilçe sınırları içinde yaşamak.

“Eğer bir gün engelli olursam Bağcılar’a taşınayım” dedirtecek kadar mükemmel bir iş çıkarmışlar.

Ancak yapılan işin gerçek değeri milyarlarla ölçülebilecek gibi değil.

Bence her belediye bu tesisi görmeli ve bir benzerini kendi ilçesinde yapmalı.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Gürlemeden de yağabildiğimiz zaman.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar