Sayıştay'ın böyle bir görevi olmalı
Ekrem İmamoğlu, İl Seçim Kurulu’ndan mazbatayı aldığı gün, klavyenin başına oturduğumda aklımda şöyle bir yazı yazmak vardı:
“Ben İmamoğlu’nun yerinde olsam” diye başlayacak ve devam edecektim; “Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturur oturmaz ilk işim uluslararası bağımsız denetim kuruluşlarından birini davet eder, parasını gerekirse cebimden ya da parti kasasından vererek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ve bağlı kuruluşların ve şirketlerin tüm hesaplarını bağımsız denetim raporu ile kesinleştiririm”
Aslına bakarsanız bunu yazdım ama sonra düşündüm, “Birileri çıkıp yabancı bir denetim kuruluşuna denetim yaptırılmasını istiyor diye saçma sapan eleştiriler yöneltir. En iyisi Sayıştay’ı göreve çağırması olabilir” dedim.
Açtım Sayıştay Kanunu’nu.
Ne yazık ki, orada da bir belediye başkanının Sayıştay’dan böyle bir talepte bulunması ile ilgili bir madde yok.
Ve yasa dışı bir öneride bulunmuş olmamak için yazıyı kullanmadım.
Çöpe attım.
Aslında önerim son derece mantıklı olacaktı bana göre.
Bir göreve başlıyorsunuz ve devamında bir kurumun bütün sorumluluğunu üstleniyorsunuz.
Geçmiş dönemin bir röntgenini çekmek, borçları, taahhütleri, yükümlülükleri bilmek hem göreve gelen kişinin hem de toplumun en doğal hakkı olmalı.
Ancak anladığım kadarı ile bu pek de mümkün değil.
Çünkü bırakın denetimi, yeni Başkan İmamoğlu mevcut durumun bir kopyasını çıkarmak isteyince bile büyük sorun oldu.
Ve iki AK Partili Belediye Meclis Üyesinin başvurusu ile Mahkeme bu girişimi durdurma kararı aldı.
Tabii bunu da anlamak mümkün değil.
Eğer AK Parti her zaman iddia ettiği gibi CHP’nin belediyeyi kötü yöneteceğini düşünüyorsa, bugünkü tablonun bir kopyasının elde olması AK Parti’nin istediği bir durum olmalı ki, 5 yıl sonraki durumla karşılaştırabilsin.
Ama en azından herkesin elinde 2018 yılının Sayıştay raporu var.
Bu bile hiç yoktan iyidir.
***
Tebrik
Binali Yıldırım, dün karşılaştığı Ekrem İmamoğlu’nun elini sıkarak tebrik etti.
Ben de Binali Bey’i Türkiye’nin ihtiyacı olan türde siyasete katkı sağlamaya her halükarda devam ettiği için tebrik ediyorum.
***
400’lük merak
Şu günlerde en merak ettiği şey ne biliyor musunuz?
Türkiye şu S400 meselesinden nasıl sıyrılacak?
ABD ile dört çift sıfırlık papaz olmadan ve Brunson’lı günleri arar hale gelmeden bu işi nasıl kapatacak?
Gerçi tezlerimi çok önce yazdım ama yine de meraktan çatlıyorum.
Nasıl çıkılacak bu işin içinden.
***
Taze taze
İnternet medyası bir alem.
Aslında bazı yazarlara da benzemiyor değiller.
Mesela Hıncal Uluç’a.
Hıncal Abim için, bir konu o yazmadığı müddetçe yazılmamış hükmündedir.
O konu o yazınca ilk kez yazılmış olur.
Ya da Ertuğrul Özkök büyüğümüz.
O da bir şeyin o duyunca ortaya çıktığını düşünür. Ertuğrul Abimiz için mesela Amerika, onun Amerika’yı gittiği gün keşfedilmiştir.
İnternet medyası da o hesap.
Dün haber sitelerine bakıyorum.
Benim 17 gün önce yazılmış bir yazımı sanki dün yazmışım gibi “Altaylı’dan bomba yazı” diye koymuşlar.
“Ulan ben yine ne yaptım” diye açıp bakıyorum 17 günlük yazı.
Tam bu şoku atlatmışken yine hepsinde ortak bir haber, “Altaylı’dan Şeyma Subaşı’na ağır gönderme”
Haydaaa.
Açıyorum.
Yaklaşık 1 yıl önce İlber ve Celal Hocalarla yaptığım programdan 30 saniyelik bir bölüm.
Bir yıllık ama olsun, internet dünyası yeni keşfetmiş.
Arkadaşlar, benim yazım sizin yazınız, benim programım sizin programınız.
Alın tepe tepe yayınlayın, kullanın.
Ama ne olur bunu günü gününe yapın.
Günler, haftalar, aylar, mevsimler hatta yıllar sonra değil.
***
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Biz bu b.ku niye yedik diye sormamızla sonuçlanacak şeyler yapmadığımız zaman.