Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Yine bir şantaj çetesi çökertilmiş.

Çetenin merkez üssü Şanlıurfa’nın Akçakale İlçesi’nin Bulutlu Köyü.

İnsanları arayıp “Biz MİT’teniz. Ergenekon’la ilgin var. Şu kadar para verirsen seni kurtarırız” diyorlar.

Arananlar da “Manyak mısınız lan! Benim Ergenekon’la falan ilgim yok. Defolun!” demiyor.

En azından bazıları demiyor ve kurtulmak için parayı basıyorlar.

Üstelik de ne Ergenekon’la ne de başka bir şeyle alakaları olmadığı halde.

İçlerinde generaller var, profesörler var, emniyet müdürleri var. Ne ararsan var.

Bakıyorum da herkes bu arayanlara inanıp parayı verenlere gülüyor ama bu durum gülünecek bir durum değil.

Tam aksine ülke adına ağlanacak bir durum.

Çünkü bu durum bir “işaret”, bir “gösterge”.

Neyin göstergesi biliyor musunuz?

Memlekette bir korku imparatorluğunun oluştuğunun ve hukuka inancın, güvenin bittiğinin göstergesi.

İnsanlar masum bile olsalar, suçla, çetelerle bağlantılarının olmadığından emin bile olsalar, “Ne olur ne olmaz. Başım bir belaya girerse kendimi kurtaramam” diye korkuyorlar.

Okumuş, yazmış, eğitimli, bilgili vatandaşlar dahi aleyhinde bir delil olmasa bile delil üretilebileceğine, delil üretilmese bile yargıya meramını anlatamayacağına, anlatsa bile yıllarca tutuklu kalacağına inanıyor.

Bu yüzden de “Ne olur ne olmaz” diyerek bu çetelere para veriyor.

Bu çetelerin başarısı devletin çürüme kokusudur.

Bu kokunun nedeni ise tecelli etme güçlüğü içindeki yargıdır.

CHP'nin açılımı nereye gider

BU ülkeyi, bu ülkedeki siyaseti, bu ülkedeki siyasi partilerin yapısını biraz olsun biliyorsam CHP'nin Kürt açılımı duvara toslar.

MHP muhalefet ettiği için falan değil.

CHP'nin kendi duvarına toslar.

Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'la buluşarak Kürt meselesinin çözümü yolunda çok önemli bir adım attı.

Başbakan Erdoğan da kendisine uzatılan bu ele çok sıcak bir yanıt verdi.

Hava oldukça olumlu.

MHP "açılıma", BDP ise açılıma "dahil edilmemesine" kızsa da iktidar ve anamuhalefetin tutumu önemli bir gelişme.

Ama bu gelişmenin sürme ihtimali çok zayıf.

Çünkü CHP içindeki muhalefet, basındaki destek havası sona erdiğinde, konu medyanın gündeminden uzaklaştığı anda parti içinde kazan kaldıracaktır.

CHP'nin içindeki nüve "Hoop bir dakika, siz ne yapıyorsunuz" diyerek kıyameti koparacak, parti içinden tam aksi yönde açıklamalar yağmaya başlayacak ve nihayetinde önce Sezgin Tanrıkulu'nun, sonra Kılıçdaroğlu'nun kellesi istenecek.

Benim bundan hiç kuşkum yok.

Peki Kılıçdaroğlu ne yapacak böyle bir durumda.

Şimdiye kadar ne yaptıysa onu.

Hemen geri adım atacak.

Açılımın içini boşaltacak. Sözlerinin yanlış anlaşıldığını söyleyecek ve bir kenara çekilecek.

Bu durum üzerine de Başbakan Erdoğan sazı eline alacak ve "İşte bakın CHP budur" diye kürsülerden seslenecek, işi Kılıçdaroğlu'yla gırgır geçmeye kadar vardıracaktır.

Böylelikle CHP yüzde 25 civarının partisi olarak yoluna devam edecek.

Biz her anketimizden sonra suçlanacağız.

Seçimler gelip anketlerin gösterdiği oy oranları doğru çıkınca da "Bu büyük başarıdır" diyen CHP yönetimleri yoluna aynen devam edecektir.

Ayıp ediyorsun başkan

FUTBOLCU Nihat Kahveci, Beşiktaş'tan alacağını isteyince birdenbire "kötü adam" oldu.

Normaldir.

Kim hakkını arasa kötü olur bu topraklarda.

Ama Nihat'a yönelik kullanılan ifadeler tatsız.

Nihat parasını isteyince başkan diyor ki: "Sen Beşiktaş'ın çocuğusun, nasıl böyle yaparsın."

En basitinden Nihat dönüp "Madem ben Beşiktaş'ın çocuğuyum, önce benim paramı versenize. Del Bosque'ye, ona buna milyon milyon para dağıttınız da çocuğunuza niye vermediniz" dese, Başkan Fikret Orman ne der acaba?

Fikret Orman'ın sözleri, Nihat'tan beklentisi hakikaten bir acayip.

Beşiktaş'ın çocuğu ya parasını almayacak.

Peki bunca yıldır kulübü yönetip yüz milyonlarca borca sokanlar kimin çocuğu?

Onlar niye paralarını bırakmıyorlar kulübe?

Var mı kulübe birkaç milyon Euro'sunu bağışlamış yönetici?

Nihat oynamış, transferiyle kulübüne zaten para kazandırmış.

Bir de üzerine para bırakacak.

Niye?

Son sezon kötü oynamış.

İyi de onun hesabını Nihat'a değil, onu transfer edene söyleyeceksin.

Hele hele başkanın cümlelerinin sonu iyice bir fena.

"Beşiktaş olmasaydı sen Bağcılar'da..." diye başlayan aşağılama.

Herkes bir yerden başlıyor hayata.

Kimi Bağcılar'dan, kimi Hakkâri'den, kimi Kandilli'de yalıdan.

Hayata yalıdan başlayan Yıldırım Demirören mi Beşiktaş'a daha faydalı olmuştur, yoksa Bağcılar'dan başlayan Nihat mı?

Fikret Orman devraldığı kulübün berbat durumundan dolayı ciddi sıkıntıda.

Ama hedefi yanlış.

Kullandığı üslup ise tam facia.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Gerçek âşığın nazdan usanmadığını bildiğimiz zaman.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar