Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GÜNE iyi başlamıştık aslında... Ya da düne.

        Başbakan Erdoğan perşembe sabahı Brezilya Devlet Başkanı ile 1.5 saatlik bir görüşme yapmıştı.

        İki ülke arasındaki ilişkilerin daha da gelişeceği açıktı.

        Hem dünya ekonomisinin, hem de Güney Amerika'nın parlayan yıldızı Brezilya ile yakınlaşma iki tarafın da istediği ve iki tarafın da faydalanacağı bir durumdu.

        Perşembe akşamı Brezilya'dan havalandık. 7 saatlik bir uçuştan sonra Senegal'in başkenti Dakar'a indiğimizde Dakar'da saat 6.30'du. Senegal Başbakanı havaalanında Başbakan Erdoğan'ı bekliyordu.

        Havaalanı şeref salonunda 1 saate yakın görüştüler. Bu sırada uçağa yakıt ikmali yapıldı ve yeni bir 7 saatlik uçuş için Dakar'dan İstanbul'a doğru yolu çıktık.

        Başbakan İstanbul'da kalacak, cumartesi akşam veya pazar sabah Ankara'ya geçecekti.

        Ancak İtalya üzerindeyken program aniden değişti.

        Uçak İstanbul'da duracak ve bizi indirecekti ama Başbakan, Ankara'ya devam edecekti.

        Doğrusu aklımıza bir sorun olduğu veya olabileceği gelmedi.

        Başbakan Erdoğan'ın ani program değişikliklerine alışkındık.

        Uçak saat 17.00 sıralarında İstanbul'a teker koyar koymaz cep telefonlarımızı açmasak hiçbir şeyden haberimiz olmayacaktı.

        Ancak telefonlarımıza gelen ilk mesaj, "Suriye'nin bir Türk savaş uçağını düşürdüğü, bunun muhtemelen bir F-4 olduğu ve pilotların da Suriye'nin elinde bulunduğu" yolundaydı.

        Uçak durmadan önce farklı kaynaklardan benzer bilgilere ulaştık.

        Bunun üzerine ANA uçağının Başbakan'a ait bölümüne geçtik ve Başbakan Erdoğan'la hem vedalaşmak hem de olayı sormak istedik.

        Erdoğan'a, "Olayla ilgili detaylı bilginiz var mı?" diye sordum.

        "Var ne yazık ki" dedi.

        "Çok şükür pilotlarımıza bir şey olmadı" diye devam etti.

        Ben de "Evet, Suriye'nin elinde bile olsalar hayatta olmaları iyi haber" dedim.

        Başbakan şaşırdı.

        "Bendeki bilgiye göre pilotlar Suriye'nin elinde değil. Genelkurmay'ımız böyle bir bilgiye sahip değil" dedi.

        Bunun üzerine biz de Rus ajanslarının ve başka bazı ajansların, pilotların Suriye'nin elinde olduğu yönünde bilgi açıkladıklarını söyledik.

        "Bildiğimiz kadarıyla öyle bir şey yok" dedi. Sonra, "Karşı taraf olaydan dolayı duyduğu üzüntüleri bildirdi" diye ekledi.

        Genelkurmay'ın Doğu Akdeniz'e savaş uçakları ve helikopterler gönderdiğini açıkladı.

        "Bu Suriye ile ilişkileri nasıl etkiler?" diye sorduk.

        "Eğer uçağın düşme nedeni onlarsa iyi etkilemez elbette" dedi.

        Gazeteci arkadaşlardan biri, "Bir savaş olasılığı var mı?" diye sordu.

        Başbakan buna yanıt vermedi. Belki de duymadı bile.

        Biz uçaktan indik. O Ankara'ya devam etti.

        Ankara'da bu meseleyle ilgili bir kriz toplantısı yapılacağını öğrendik.

        Diğer Yazılar