Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uzakdoğulu üreticiler arasında son yıllarda en ciddi aşama kaydedenlerden biri hiç kuşkusuz Kia oldu. Kalite çıtasını oldukça yukarı çekerken, bunu “lüks” için ortaya çıkardığı yeni bir marka ile değil orjinal markası ile yaptı.

        Kia, son dönemde özellikle Sportage ile ciddi bir sükse yaparken aslında Türk pazarına kendini kabul ettirmesini sağlayan ise yıllar önce son derece rekabetçi bir fiyat kalite orantısıyla piyasaya soktuğu Sorento olmuştu.

        Türk pazarında olumlu bir repütasyonu olan Kia’nin spor otomobillere olan ilgisi de eskilere dayanıyor. Farklı konseptlerle, iddialı spor otomobil arayışları içinde her zaman varolan Kia’nın, bu konudaki en bilinen hamlesi 1990’ların ortasında gelmişti.

        O dönem, Lotus’un eğlenceli spor otomobili Elan’ın haklarını satın alan Kia bu aracı Kia Elan diye piyasaya sürmüştü.

        GEÇMİŞİ 7 YILI BULUYOR

        Bugün sizlere anlatacağım Kia’nın yeni Grand Tourismo’su Stinger’ın geçmişi ise yaklaşık 7 yıl öncesine uzanıyor. Marka GT kopseptini ilk olarak 2011 Frankfurt Otomobil Fuarı’nda ortaya çıkarmıştı.

        Üç yıl sonra Kuzey Amerika Ulaslararası Otomobil Fuarı’nda GT 4 Stinger örtünün altından çıktı. Kia’nın Avrupa’daki dizayn merkezinde Peter Schereyer ve Kia’nın şef dizaynırı Gregory Guillaume tarafından çizilmiş, mühendisliği ise Kia’nın BMW’nin motorsporları bölümü M’den transfer ettiği Albert Biermann tarafından yapılmıştı.

        Dizaynındaki ana unsur hedefe önce varacak bir yarışçı üretmek değil, tüm yolculuğu bir keyfe dönüştürecek bir sporcu sedan ortaya çıkarmaktı.

        Kia Stinger, 2017 yılında bayilere verilmeden önce, Kore’deki yarış pistinde 1000 millik non stop bir test ve ardından da dünyanın en zorlu pisti Nürburgring’te de 17 bin kilometre boyunca denendi.

        Kia’nın bu sporcu sedanı adını, NATO ordularının yıllardır kullandığı yerden havaya bir füze sisteminden alıyor. Ve gerçekten de adının hakkını verdiğini ilerleyen satırlarda anlatacağım.

        TÜRKİYE'YE GELMESİNİ BEKLEMİYORDUM

        Üç farklı motor seçeneği ile üretilen ve 2 litre benzinli, 3.3 litre benzinli ve 2.2 litre dizel motorlarla donatılan araç, piyasaya çıkar çıkmaz çok hak ettiği bir saygıya mazhar oldu.

        Türkiye’de satışa sunulmasını beklemediğim Kia Stinger dünya pazarında yaklaşık 1.5 yıl kadar önce bayilere ulaştı ve kısa bir süre önce de Türkiye’ye geldi.

        Stinger Türkiye’de ne yazık ki tek motor seçeneği ile satışta. 244 beygir üreten 2 litrelik şahane turbo küçük benzin motorlu seçeneği ile.

        Stinger’in Türkiye’deki ilk deneme sürüşünü biz yaptık ancak ne yazık ki, benden kaynaklanan nedenler ile bir kaç hafta gecikme ile sizlere aktarıyoruz.

        Doğrusunu isterseniz, Habertürk’ün otomotiv editörü Yiğit, “Kia Stinger teste gelecek” dediği zaman benim hayalim 3.3 litrelik motora sahip, 370 hp güç üreten canavardı.

        Ancak ne yazık ki bu seçenek Türkiye’ye ithal edilmediği için bize gelen 2 litrelik 244 beygir gücünde olan oldu.

        FARKLI MODELLERDEN İZLER TAŞIYOR

        Otomobili gördüğüm anda dış dizaynına bayıldığımı itiraf etmeliyim. Stinger GT, gerçekten 10 numara bir çizime ve hatlara sahip.

        Oldukça hibrit yani melez bir dizayn. Pek çok farklı ama hepsi heyecan verici otomobilden izler taşıyor.

        Mesela yandan bakınca hafif bir BMW 7 serisi esintisi. C sütununa doğru biraz Audi A7 havası ama daha güzeli. Arkadan ise bolca Maserati Ghibli, az biraz da Dodge Charger.

        Arkadaki iki tarafta çifterden 4 egzos çıkışı oldukça Maserati Quattroporte. Ön görünüm ise hayli Kia ama ön kaputun üzerindeki ızgaralar oldukça Aston Martin. Biraz karışık ama yakışıklı bir melez.

        Önde geniş çift katmanlı hava ızgaralarının iki yanında çekik, led gündüz farlarının içinde yeni akıllı led farlar. Ön tarafın yan altlarında da yine şık ve sportif hava girişleri.

        Hem motora hem frenlere soğuk hava sağlıyor. Yandan yağ gibi, rüzgar gibi akan tasarım oldukça basık bir arka sona sahip. Çok sporcu duruyor.

        19 inçlik büyük ve şık jantlar da otomobile çok şey katmış. Otomobilin basıklığı nedeniyle jantlar olduğundan daha büyük sanki 20 hatta 21 inçmiş gibi görünüyor.

        BİLGİ EKRANI İÇ MEKANA YAKIŞMIYOR

        Stinger’ın içi sade ama sportif bir havaya sahip. Kaliteli bir iç donanım ve çok insan dostu bir tasarım. Ama içerde tek bir şey çok kötü ve fena halde göze batıyor.

        Yerleştirilecek bir yer bulunamadığı için ortada bırakılmış duygusu veren 8 inçlik bilgi ekranı. Gerçekten de otomobilin klasına ve kalitesine yakışmıyor.

        Yani Fiat Egea’da da, Ford Focus’ta da aynı görüntü var. Ama Stinger ne Egea ne de Focus. Açıkçası olmamış yani.

        Sıfırdan dizayn edilmiş bir otomobilde olmaması gereken bir durum.

        Bunun dışında her şey çok şık. Malzeme kalitesi de kullanım kolaylığı da, tasarım da çok çok iyi. Hele hele sportif direksiyon süper. Direksiyon üzerindeki kumandalar çok kullanışlı, adaptif cruise kontrol çok başarılı.

        Bilgi ekranının ara yüzü ve yazılımı süper değil ama yeterli.

        Müzik sistemi ise tam anlamıyla şahane. Otomobilin içini konser salonuna çeviriyor.

        Otomatik vitesin topuzu şık, biraz Peugeot’yu andırıyor. İçerdeki tüm butonlar kaliteli malzemeden yapılmış ve çok hoş görünüyorlar. Otomobilin sürüş seçeneklerini ayarlayan yuvarlak buton da öyle.

        Ben Stinger’ı genelde Spor ve pist sürüş seçeneklerinde kullandım. İzlenimlerimi de az sonra anlatacağım.

        Elektrikli, ısıtmalı, soğutmalı sportif koltuklar rahat ve benim sevdiğim gibi hafifçe sert. Arka koltuklarda ise uzun boylu birinin oturması biraz tatsız. Çünkü tavan arkaya doğru fazla eğimli ve yolcuları rahatsız edebilir. Önde diz mesafeleri gayet başarılı iken arkada aynı başarı söz konusu değil.

        GÜÇ AKTARIMI PORSCHE'Yİ KISKANDIRACAK CİNSTEN

        Sürüşe gelirsek.

        Son zamanlarda başta BMW ve Jaguar olmak üzere pek çok üretici çok başarılı ve çok güçlü 2 litrelik motorlar üretiyorlar ve bunlardan 250 beygirin üzerinde güç almayı başarıyorlar.

        Ancak bunların hiç biri bu gücü Kia Stinger GT kadar başarılı bir biçimde tekerleklere aktaramıyor. Kia’nın motor gücünü yere aktarmadaki başarısı Porsche’yi kıskandıracak cinsten.

        Kia, 244 beygir olduğu söylenen ama bana göre bundan biraz daha fazla üç verdiğini düşündüğüm 2 litrelik motoruyla 0’dan 100 kms sürate 6 saniyede çıkıyor. Son sürati bilmiyorum ama 230 kms’nin üzerine rahatça çıktığına şahadet ederim.

        Arkadan itişli Stinger’ın yol tutuşu fena değil. Süper diyemiyorum çünkü gaza basılarak girilen virajlarda bir miktar yoldan çıkma eğilimi gösteriyor. Bu sürüş özelliği ile de bir önceki nesil Maserati Quattroporte’yi andırıyor.

        Düz yolda oldukça iyi gidiyor ama vites küçültüp gaza basıldığı zaman arka taraf biraz kayıyor. Pist modunda oluyor tüm bu söylediklerim çünkü otomobilin elektronik kontrolleri oldukça zayıflıyor bu modda.

        Dahası yarış modunda kalkış yaparken otomobil sanki 244 değil de 400 beygir gibi haraket ediyor ve otomobile spin attırıyor. Tabii bunda ıslak zeminin de etkisi var.

        TÜKETİMİ 15 LİTREYİ BULUYOR

        Fren mesafesine gelirsek, o da çok başarılı. Stinger 100 kms hızda sert frende hiç bir savrulma veya izden çıkma belirtisi göstermeden 40 metre gibi bir mesafede durmayı başarıyor.

        Tüketim ise oldukça gazlı ve seri sürüş sonrasında 100 km’de yaklaşık 15 litre civarı oldu.

        Makul sürüşle bunu 10 litrelere indirmek belki mümkün ama makul süreceksem niye Stinger alayım demek daha mümkün.

        Stinger, kullandığımız haliyle yaklaşık 500 bin TL’lik bir fiyat etiketine sahip.

        Fiyat oldukça makul. Üzerinde Kia değil başka bir amblem olsa 2 katına bile müşteri bulabilir.

        Diğer Yazılar