Bölgeden geliyorum
MARDİN/BATMAN
ÜÇ askerin şehadet haberi henüz ulaşmamışken vardığımız Mardin’de de insanlar tedirgindi; Batman’da geçirdiğimiz birkaç saat içerisinde karşılaştığımız haberi içlerine bir türlü sindirememiş insanlar da...
“Kürt sorunu” için başlatılmış “çözüm süreci”nden en fazla yararlanan iki ilimiz, 6-8 Ekim’de yaşanan cana ve mala yönelik “vandallık” hareketlerinin şokunu henüz üzerlerinden atamamışken, ‘’Şehitler yeniden gelmeye başlıyor’’ sonucunu doğuran gelişmeyle sarsılmış durumda.
Türkiye’nin başka bölgelerinde yaşayanlar için “barış süreci” gazete ve televizyonlarda zaman zaman karşılarına çıkan haberlerden ibaret olabilir; ancak Doğu ve Güneydoğu insanı için süreç, huzur demek, özgürleşme demek, ekmek demek, iş ve aş demek... Ömürleri boyu olağanüstü şartlarda yaşatılmaya alışmış bölge insanı, inkâr politikalarının yerini karşılıklı anlayışa dayalı bir barış ortamının almasından mutlu.
Devlet adına muhatap olmaya alıştığı çatık kaşlı görevliler yerlerini çok farklı valilere, kaymakamlara, defterdarlara, müdürlere bıraktılar. Anadillerini konuşabiliyor, öğrenebilip çocuklarına öğretebiliyor... TRT’nin 24 saat Kürtçe yayın yapmasının anlamını bir de o dil yüzünden çileler çekmiş bölge insanına sorun...
Süreçte kesinti yaşanabileceği, barışın yerini yeniden çatışmaların alacağı, rahat ve huzurun kaçacağı da, en fazla, süreci en olumlu biçimde değerlendiren bölge illerinde yaşayanları kaygılandırıyor elbette...
Bölgeye akmaya başlayan yatırımlardan en çok yararlanan, işgücü olarak ekonomiye cansuyu sağlamaya başlamanın keyfini yaşayan Batman sözgelimi...
Ya da Mardin... Geleneksel tarım ekonomisine ek olarak son yıllarda binlerce yerli turistin ilgi odağı olmasının getirdiği büyük bir atılım içerisinde Mardin; çatışmacı ortam ilk etkisini o ilginin bıçak gibi kesilmesiyle görmüş... Her biri büyük kentlerdeki çok yıldızlı otellerle pekâlâ kıyaslanabilecek güzellikteki otelleri, en verimli mevsimde, konuktan mahrum...
Gecenin ileri saatlerine kadar bizi bağrına basan Mardin, grubumuzun oradaki varlığını, illerine ilginin yeniden canlanmasının işareti kabul etti. Toplantımız başlarken Hakkâri’den gelen çatışma haberine kadar...
İşadamı Ahmet Arslan, bir yıldır, iş dünyasının, bankacılık sektörünün, ekonomi bürokrasisinin, akademik hayat ve medyanın önemli isimleriyle siyaset adamlarını buluşturuyor. Ülkenin gittiği yön üzerinde doyurucu fikir alışverişi sağlayan bu aylık buluşmaların genel başlığı “Fikir Sofrası”... Bu ayın toplantısı İstanbul dışına taştı; bölgenin milletvekili olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ikinci kez konuk olması ve Denizbank’ın masrafları üstlenmesi sayesinde...
‘’Hak ve özgürlük alanını genişletmeli, demokratik standartlarımızı yükseltmeliyiz...’’ Bu cümleyi 2.5 saatlik toplantı boyunca tam yedi kez duydum Bakan Şimşek’in ağzından... En büyük endişesi, Türkiye’nin ekonomik dengelerini olumlu etkileyen, milli gelirini ve ihracatını defalarca katlayarak bir boyuttan başka bir boyuta taşıyan kalkınma hamlesinin yara alacağı ihtimali...
İtibarın ne kadar zor oluştuğunu buna karşılık çabucak elden gidebildiğini -henüz şahsen yaşamasa dabilecek kadar deneyimli bir politikacı Mehmet Şimşek... Sözcüklerini cımbızla çekerek oluşturduğu cümlelerin satır aralarına inilince, “kırılganlık” endişesi taşıdığı hemen fark ediliyor.
Ekonomi elbette her şey değil; ancak kırılganlık “terör” belasıyla yakından ilgiliyse, sürecin akamete uğraması önce ekonomik dengeleri, oradan da günlük hayatın üzerine oturduğu siyasi dengeleri bozar...
Bölgede, bölge insanının bunu kabule hazır olmadığını gördüm.
- Batı ile değişen rollerimiz8 yıl önce
- Yangın daha da yayılmadan...8 yıl önce
- Biz birbirimizi yerken...8 yıl önce
- Seçim sonrası Türkiye tablosu8 yıl önce
- Yeni yıl dilekleri yerine...8 yıl önce
- Anakronizm8 yıl önce
- Silah ve demokrasi bir arada olmaz8 yıl önce
- O fotoğraf yanlış8 yıl önce
- Tarih bizde hep tekerrür eder8 yıl önce
- Olana bir de bu gözle bakın8 yıl önce