Vardır bir bildiği
İSTANBUL’da metro ağına yeni eklenen bir hattın açılış töreni sırasında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ağzından, siyasi literatürden çoktandır çıkmış o meşum sözcüğün telaffuz edildiğini işitmek çok şaşırtıcıydı: “Koalisyon...”
Koalisyonun Türkiye’ye kaybettireceğini söylemiş Cumhurbaşkanı Erdoğan... “Koalisyon kâbustur” tespiti de onun...
AK Parti son genel seçimde (2011) kullanılan oyların yarısını (yüzde 49.83) almış ve Meclis’e 327 milletvekili göndermeyi başarmış bir parti. Tayyip Erdoğan da, geçen yıl yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde, halkın yarıdan fazlasının (yüzde 51.79) oyunu almamış mıydı?
Böyle bir siyasi tablodan “koalisyon” ihtimali nasıl akla gelebiliyor?
Sandıktan “koalisyon” çıkabilmesi için AK Parti’nin oylarında büyük bir gerileme yaşanması, onun kaybettiği oyların baraja takılmayacak partilerde toplanması gerekiyor. Tabii, bir de HDP’nin yüzde 10 barajını aşması...
Yüzde 40 ve altına oyu düşen AK Parti ile CHP, MHP ve HDP’nin geri kalan yüzde 60’ın büyük bir bölümünü paylaşmasından söz ediyoruz...
Mümkün mü bu? Daha doğrusu, partilerin seçmen tabanında bu denli sarsıcı bir kayma yaşandı mı gerçekten, yaşanıyor mu?
Güvenilir şirketlerin yürüttükleri kamuoyu araştırmaları, hiç değilse benim gördüklerim, henüz böyle bir sonucu akla düşürmüyor.
Cümledeki “henüz” zaman zarfı önemli; çünkü uzun zamandır ilk kez yeni bir durum söz konusu: Önceki seçimlerde AK Parti oyları, yoklamalarda başladığı noktadan artarak yükselir ve seçime kısa süre kala sandığa yansıyacak oranda sabitlenirdi; şimdi ise tersine bir durum var, oran azalarak iniyor...
Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elindeki araştırmalarda “koalisyon” alarm zillerini çaldıracak bir ihtimal olarak mı görünüyor?
Düzenli bir azalma var da, yıllar içinde kazandığı deneyimle, bunun 7 Haziran’da “koalisyon” sonucu doğurabilecek bir orana kadar düşebileceğini mi hesap ediyor Cumhurbaşkanı Erdoğan?
Konuşması bu ihtimali akla düşürüyor, ancak başka söylem ve icraatıyla desteklenmiyor bu ihtimal...
Hâlâ “başkanlık sistemi” konusunda ısrarlı sözgelimi; araştırmalar yıllardır kamuoyunun sistem değişikliği konusuna olumlu yaklaşmadığını gösteriyor halbuki...
Araştırmalar, “Cumhurbaşkanı” sıfatını taşıyan kişinin, halkın oyuyla seçilmiş bile olsa, güncel olaylarla çok yakından ilgilenmesinin tasvip edilmediğine de işaret ediyor. Oysa seçime gidilirken içinden çıktığı partinin propagandası olarak algılanabilecek mitingler düzenlemekten vazgeçeceğe benzemiyor Cumhurbaşkanı Erdoğan...
Tayyip Erdoğan güçlü başbakan nasıl olur herkese göstermişti, öyle başbakan görmeye alışmış halkın kafasını karıştıran bir görüntü var şimdi; bundan dolayı Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu suçlayan yok... “Adama başbakanlık yaptırmıyorlar kardeşim” şimdilerde sıkça işitilen bir itiraz...
“Ekonomik gerçekler” var bir de... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ekonomide 3 yıldır patinaj görüntüsüne şahit oluyoruz, ama ekonomideki kriz aşılacaktır” cümlesinde “kriz” sözcüğüyle andığı ekonomik gerçekler...
Böyle bir ortamda gidilen 1992 seçiminde, herkesin (bu arada Türkiye ve Turgut Özal’ın da) yeniden başkan seçilmesini beklediği George “baba” Bush’a karşı, Bill Clinton, “It’s the economy, stupid” (Türkçesi: “Aptal olma, her şey ekonomiye bağlı”) sloganıyla dengeyi değiştirmişti.
Seçmen gözünde “ekonomi” hayati önemdedir.
Yine de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “koalisyon” sözcüğünü, ihtimali ciddiye aldığı için değil, o meşum sözcüğün seçmen zihninde kötü anılar çağrıştıracağı için telaffuz ettiğini sanıyorum.
Nüfusunun yarıdan fazlası o günleri hatırlamayacak kadar genç bir ülkede bu da yanlış değil mi?
Ne oluyoruz?
- Batı ile değişen rollerimiz8 yıl önce
- Yangın daha da yayılmadan...8 yıl önce
- Biz birbirimizi yerken...8 yıl önce
- Seçim sonrası Türkiye tablosu8 yıl önce
- Yeni yıl dilekleri yerine...8 yıl önce
- Anakronizm8 yıl önce
- Silah ve demokrasi bir arada olmaz8 yıl önce
- O fotoğraf yanlış8 yıl önce
- Tarih bizde hep tekerrür eder8 yıl önce
- Olana bir de bu gözle bakın8 yıl önce