Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

AK Parti hükümeti, öğrencileri TEOG ve üniversite sınavlarına hazırlayan dershanelerin kapatılmasını istiyordu, bunun için bir de yasa çıkarıldı; ancak Anayasa Mahkemesi (AYM) yasayı Anayasa’ya aykırı buldu.

Mahkemenin karar gerekçesi, hiçbir tevile yer bırakmayacak biçimde, var olan dershanelerin faaliyetlerine devam edebileceğine işaret ediyor.

Dershaneler faaliyetlerine devam edebilecek mi peki?

Hükümet etmemeleri için elinden geleni yapıyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) alelacele hazırladığı bir yönetmelikle dershanelerin faaliyet alanını kısıtlama yoluna gitti. Beklentisi, kısıtların faaliyeti durdurma işlevi görmesi ve dershanelerin kendiliğinden kapanması...

Peki yönetmelik bu sonucu doğuracak mı?

Sanmıyorum. Hukuk devleti isek AYM kararı yönetmelikle kısıtlanamaz çünkü. Dahası, getirilen kısıtlamaların çalının etrafından dolaşma taktiğiyle boşa çıkarılması pekâlâ mümkün.

Bakanlığın yasaklama yoluna gitmesinin sebebini biliyoruz: “Paralel Yapı” diye adlandırılan örgütlenmenin ilk basamağı olarak görülüyor bazı dershaneler ve kapatma arzusu, kaynağı kurutma niyetiyle ilgili.

Kapatılmayacaklarsa, “Paralel Yapı” ile mücadele ne olacak?

Her devletin, yetkilerini farklı amaçla kullanmak isteyenlere karşı tedbir alma hakkı vardır. Tek şartla: Anayasa ve yasalara uygun yöntemler kullanılarak... Keyfi yetki kullanımına karşı mücadele, keyfi uygulamalarla yürütülemez.

Neden, sözgelimi, orta dereceli okullar ve üniversitelere giriş için dershanelere ihtiyacı ortadan kaldıracak ve böylece “Paralel Yapı”ya kaynak kazandırma yolunu ebediyen kapatacak yeni bir yöntem benimsenmez?

Nasıl bir yöntem?

Sınavları test sistemiyle yapmaktan vazgeçip bilinen farklı sistemleri devreye sokabilir devlet... Ya da, sınavın kabul sürecindeki ağırlığını önemsizleştirebilir, buna karşılık kurumlara öğrencilerini kendilerinin belirleyeceği yöntemlerle seçme yetkisi tanınabilir. Bu da tehlikeli bulunursa, yerel -her kurumun denetimli açacağı- sınavlarla öğrenci seçmesine imkân sağlanabilir.

Aranırsa başka yöntemler de bulunabilir.

Bunların hepsini bir arada uygulamaya koymak da mümkündür elbette.

Yollardan biriyle veya hepsiyle birden sınav sisteminin süreçteki ağırlığı azaltılabilirse, öğrenci vaktini neden dershanelerde ziyan etsin? Veliler boğazlarından artırdıkları imkânları neden dershanelere harcasın?

Zor, ama sağlam ve yasal çareler aranması gerekirken en kolay yola sapıp ‘‘Ben yaptım oldu” zihniyetiyle sonuç almaya çalışmak doğru değildir. Demokratik ve hukuk devleti olma iddialarını zedeleyeceği için, son tahlilde, ciddi zararlıdır da.

Üzülerek yazıyorum, bu yıl değişik düzeydeki eğitim kurumlarına ve üniversitelere girecek olan öğrenciler, bir süredir devam edegelen dershaneler üzerine kavga yüzünden olumsuz etkilendiler. Eğer yanlış yöntemlerle sonuç alma ısrarından vazgeçilmezse, esas zararı, önümüzdeki yıl sınavlara girecek öğrenciler görecektir.

Tavsiyem ne?

Tavsiyem şu: Vakit yakınken inattan vazgeçip dershanelerin yakasını bıraksın MEB, hiç vakit kaybetmeden AYM kararına harfiyen uyacağını açıklasın da öğrenciler ile velilerin kafa karışıklığı bütünüyle ortadan kalksın.

“Paralel Yapı” mesajı herkes tarafından alındı zaten; veliler ve öğrenciler dershane seçerken herhalde daha dikkatli olacaklardır. Kurum seçimi, herkesin kendi özgür iradesine bırakılmalı.

Esas yapılması gereken ise, çağımızda değişik ülkelerde uygulanmakta olan sistemleri yeniden gözden geçirerek, ülkemize en uygun yeni bir sistem arayışına girmektir. Bilginin hafızada değil parmağın ucunda olduğu bir dünyada yaşadığımız hiç unutulmamalı; ezbere değil, yaratıcılık ve beceriye öncelik verilmelidir.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar