Tayyip Erdoğan'a kızıyorlar, ama...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye’nin yönetim sistemi değişti” dedi diye kıyasıya eleştirildiğinin herhalde farkındasınızdır.
Kimse bu sözlerin arka planını sorgulamıyor, hayret...
Dediği şu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın: “İster kabul edilsin ister edilmesin, Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun hukuki çerçevesinin yeni bir Anayasa ile netleştirilmesi, kesinleştirilmesidir.”
“Anayasa değişmediğine göre sistemin değiştiğini iddia etmek mümkün değil” deniliyor...
Sözlerin en başında yer alan “İster kabul edilsin, ister edilmesin” bölümüne tepeden inmeci bir anlam yükleyip Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “sivil darbe” peşinde koştuğunu ileri sürenler de var.
Oysa Tayyip Erdoğan’ın sözleri, kendisinin 7 Haziran seçiminden sonraki davranış tarzını açıklamada bir tür “anahtar”; o anahtarı çalıştırarak bundan sonra meydana gelebilecek siyasi gelişmeleri tahmin etmek imkân dahiline giriyor.
Nasıl mı? Şöyle: Tayyip Erdoğan ülkemizin halkın oyuyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı. Halkın yüzde 52’sinin oyuyla ilk turda seçilmişti. Bunun kendisine ülkede varlığını hissettiren “sistem sorunları”nı çözme görevini yüklediğini düşünüyor Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bu göreve uygun yetkilere sahip olması gerektiği kanaatinde.
Muhtemelen Evren ve arkadaşlarının son rötuşlarını yaptığı 1982 Anayasası’nın “cumhurbaşkanı” bölümündeki maddelere bu gözle bakıyor ve aradığı yetkileri orada fazlasıyla buluyor.
Oradaki yetkilerini kullanarak seçim sonrasını kendi istediği istikamette yönetti; aynı Anayasa’nın kendisine tanıdığı çerçeve içerisinde davranarak bundan sonraki gelişmeleri de yönlendirecektir.
İstediği, 1982 Anayasası’nda, dönemin özelliklerini yansıtan, uygulayıcının keyfine bırakılacak biçimde kaleme alınmış muğlak ifadeler yerine, yetkilerinin daha açık ve sarih bir biçimde sıralanması... “Seçimin tekrarının 45 günlük bir süreyle sınırlandırılması lüzumsuz, Anayasa’da ‘Cumhurbaşkanı istediği zaman seçimi yeniler’ gibi bir madde olmalı” diye düşünüyor.
Hatta “Cumhurbaşkanı gerekli gördüğü hallerde, sandıktan birinci sırada çıkan partinin liderine azınlık hükümeti kurma görevi verebilir, azınlık hükümeti güvenoyuna ihtiyaç duymadan ülkeyi yönetir” gibi bir madde de fena olmaz.
Böyle de düşünüyor olmalı Cumhurbaşkanı Erdoğan...
Önümüzde bu tür bir düşüncenin eseri olan mukadder bir erken seçim var; o seçimde 7 Haziran’ın hatasının telafisini bekliyor AK Parti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da “istikrar” için birden fazla partinin kuracağı bir koalisyon hükümetinin ülke için yanlış olduğu kanaatini fazlasıyla belli ediyor.
Anayasal süre olan 45 günün tamamlanmasını bile beklemeden, Meclis’i toplayıp MHP’nin şimdiye kadar sürekli anlayış gösterdiği günümüz ortamında, AKP milletvekillerinin oylarıyla, erken seçim kararı alma hesabı yapılıyor.
Erken seçimde vatandaş 7 Haziran’daki hatasını telafi ettiyse ne âlâ...
Etmediyse... Anayasa’da öyle durumlar için uygun maddeler olduğunu yaşayarak öğrendik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anayasal çerçeve dışına çıkmadan, var olan sistemi kullanarak sistem değişikliğini zorlaması ve bu yolla Anayasa’yı değiştirecek bir çoğunluğu elde ederek başkanlık sistemi getirme çabasını beğenmiyor musunuz?
Yazının başında özünü verdiğim cümlesiyle, kendisinin davranışını benimsemeyenlerin ne yapması gerektiğini de belirtmiş oluyor Cumhurbaşkanı Erdoğan: Anayasa’yı değiştirmek...
Tayyip Erdoğan’ın Meclis çoğunluğu arayışı Anayasa’yı değiştirmek için; onun davranışını tasvip etmeyenler de, güçleri yetiyorsa, aynı yolla Anayasa’yı değiştirmeliler.
Kızarak bir yere varılamaz çünkü.
- Batı ile değişen rollerimiz8 yıl önce
- Yangın daha da yayılmadan...8 yıl önce
- Biz birbirimizi yerken...8 yıl önce
- Seçim sonrası Türkiye tablosu8 yıl önce
- Yeni yıl dilekleri yerine...8 yıl önce
- Anakronizm8 yıl önce
- Silah ve demokrasi bir arada olmaz8 yıl önce
- O fotoğraf yanlış8 yıl önce
- Tarih bizde hep tekerrür eder8 yıl önce
- Olana bir de bu gözle bakın8 yıl önce