Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Talat Yılmaz'ın açıklamaları Fenerbahçe camiasına bomba gibi düştü. Üzerinden günler geçmesine rağmen yöneltilen suçlamalarla ilgili olarak başkan adına her hangi bir açıklama net olarak yapılmadı. Talat Yılmaz'ın açıklamalarını Yüksel Günay'ın "ben başkanın yerinde olsam aday olmam" açıklaması izledi. Sonrasında bayramlaşma töreninde 80'lik Yüksel amca ile Aziz Yıldırım'ın nasıl dalga geçtiğini gördük!

        Bu iki açıklamanın tarihlerini basit bir tesadüf olarak görmemek lazım.

        Talat Yılmaz'dan başlayalım; Camia içinde her ne kadar seveni ile sevmeyeni eşit olsa da Talat Yılmaz'ın kulüp içinde akçalı bir işten dolayı yolsuzluğa karışmış olmasını olası görmüyorum. Ancak bu hadisenin kulüp içinde dillendirildiğini çok net biliyorum. Böyle bir hadiseyi dillendirenlerin esas amacı Talat Yılmaz'ı yemekti. Başarılı da oldular.

        Kimdi bunlar?

        Bunlar kulüp içinde kurumsallaşma çalışmasını yürüten ekip ve bu ekip içindeki mevcut yöneticiler. Bu operasyon neden mi yapıldı? Kurumsallaşma adı altında yapılan yüksek harcamalar ve yüksek maaşlı yeni elemanlara karşı Talat Yılmaz'ın eleştirileri bu operasyonu gerektirdi. Derhal dedikodu çarkları işlemeye başladı. Başkanın en hassas olduğu yerden Talat Yılmaz'ı devirdiler.

        Kurumsallaşmadaki yanlışlara ses çıkarıyor olması Yüksel Günay'ı da hedef haline getiriyor. Bir de; "başkana en yakın ben olmalıyım" derdinde olanlar tarafından yürütülen bir başka dedikodu operasyonu var. Bunlar yakın tarihte Yasemin Merçil'i hedefe koydular.

        Yine taktik aynı. Akçalı işler!

        Başkanın en hassas olduğu bu noktayı Yasemin Merçil için de kaşıyorlar. Dedikodu kazanında kaynatılanlar bunlarla sınırlı değil. Semih Özsoy da daha önceki bir tarihte benzer bir operasyon ile koparıldı.

        Gelelim en dramatik olan dedikodu operasyonuna. Bu operasyonun hedefinde Ekşioğlu ve Mosturoğlu var. Bu operasyon diğerlerinden farklı. Başkan bu operasyonu an be an izlerken sesiz kaldı, görmezden geldi. Çünkü bu tasfiyeler 3 Temmuz'a ilişkin başkanın strateji değişikliğinin de bir parçası. Nitekim başkanın 3 Temmuz söylemleri de bunun paralelinde değişti. Artık başkan "ben" eksenli konuşuyor. Başkanın "benim tek telefon konuşmam yok, benim para verdiğimi ispat etsinler kendimi köprüden atarım, ben TFF den ceza almadım şeklindeki konuşmaları" bu yeni iletişim stratejisinin yansımaları. Başkan geldiği noktada dava arkadaşlarını terk etmiş görünüyor. Bu iki ismi başkanın yeni yönetimine almayacağına ilişkin çıkan bunca habere rağmen başkanın bu iki isimle alakalı tek açıklama yapmaması bu operasyonun da başarı ile sonlandığını gösteriyor. Başkan her vesile ile 3 Temmuz'un kendisine karşı yapıldığını söylerken bu iki ismin kendisi yüzünden mağdur edildiğini de bir anlamda kabul ediyor.

        Bu dedikodu operasyonunu yapanların ismi bende saklı. Bir tanesi Edirne'den beni bulup, bu iki isim aleyhinde daha Mayıs 2012 de konuşan bir yönetici. Sadece bana konuşmadı. Bana gelene kadar basında konuşmadığı kimse kalmadı. Sonra pişmanlık mı duydu bilinmez söylediklerini yedi. Tıpkı başkana her kızdığında bizlere "ben bıraktım, ben istifa ettim, ben artık ilgilenmiyorum" dediği gibi.

        Bu arada Mehmet Ali Aydınlar adaylığını açıkladı. 'Aday yok' diyenlere güzel bir cevap oldu derim. Ve merak edilen projeleri ve listesi hiç kuşkusuz herkesin beğeneceği, "Aaaa o da varmış" diyeceği çok önemli isimler ile büyük projeleri olduğunu söylemek gerek.

        Diğer Yazılar