Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünya sivil havacılık sektörünün de merakla beklediği İstanbul Yeni Havalimanı’nın (İYH) açılışı gerçekleşti, ama tam anlamıyla hizmete girmesi için biraz daha sabretmek gerekiyor. En az havalimanının açılışı kadar merak edilen ve “Büyük Göç” olarak isimlendirilen Türk Hava Yollarının (THY) taşınması da en açılışı kadar önem arz ediyor. Fakat açıklanan tarihte bu taşınmanın gerçekleşeceği kimseye makul gelmiyor. Genel kanaat erteleme olacağı yönünde. Sebebi ise 29 Ekim’e günler kala yapılan “Büyük Göç” ötelemesinin, önümüzdeki 30-31 Aralık’ta, fiziki şartlarda çok fazla bir şey değişmeyeceği için ikinci defa gündeme geleceği yönünde.

        Mesela benimle röportaja gelen yabancı basın mensupları büyük bir merakla, 30-31 Aralık’ta THY’nin 3. Havalimanına taşınmasında bir erteleme olup-olmayacağını sordular. Açıkçası net cevap vermekte zorlandım. Zira kışın kendini en yoğun hissettirdiği, zaman zaman uçuşların hava şartları sebebiyle iptal edildiği bir tarihte, ayrıca Batı dünyasının Noel izni sebebiyle ve yoğun bir şekilde uçaklarla ve dahi THY ile dünyanın dört bir yanına seyahat ettiği bir dönemde, böyle bir taşınma bana da makul gelmediği için net cevap veremedim. Zaten böyle bir sorumluluğum da yok.

        İlgili yetkililerin, Ulaştırma Bakanlığı, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) ve THY’nin meraklı sorulara net cevap vermesi gerekiyor. Burada en belirleyici kurum ise THY. Zira taşınacak ve sorunlar yaşayacak olan onlar. İstanbul Havalimanı’nın işletmecileri, ikinci bir erteleme olmadan milli havayolunun yeni merkezine gelmesini istiyorlar. Aksi halde tüm hesapları şaşacak gibi görünüyor. Çünkü yeni meydanın yüzde 70 kapasitesini kullanacak olan THY taşınmadıktan sonra, diğer havayolları da konuyu gündemlerine bile almak istemiyor.

        Almanlar neden kıskanıyor

        THY’nin taşınmasıyla “Büyük Göç” gerçekleşince yeni havalimanı, dünya havacılığına doğu-batı ve güney-kuzey aksında kısa sürede etkili olmaya başlayacaktır. Çünkü Atatürk’te olduğu gibi kapasite sorununun arkasına saklanma gibi bir bahane olmayacaktır. Daha fazla havayolu İstanbul’a uçmak isteyecektir, THY’de hem mevcut uçuş ağını yeni frekanslarla yoğunlaştırma, hem de yeni merkezlere uçma imkanına kavuşacaktır.

        Türkiye’nin Çin gibi çeşitli ülkelerle uçuş izinleri sebebiyle ortaya çıkan tartışmaları da sona erecektir. Karşılıklı olarak havayolu trafiği daha artacaktır. Doğal olarak İstanbul’daki THY’nin yeni evi Frankfurt gibi yakın coğrafyadaki merkez havalimanlarını da etkileyecektir. Bu kaçınılmaz ve Türkiye, jeopolitik avantajını iyi kullanmaya başlarsa, benzer avantajları deniz, kara ve demiryolu ulaşım modlarında da yakalayabilir.

        Bir Alman televizyonundan, İstanbul Havalimanı’nın açılışından önce röportaja gelen meslektaşlarım, üzgün ve meraklı bir şekilde, ‘Sizce İstanbul Yeni Havalimanı Frankfurt Havalimanı’nı etkiler mi?’ sorusu etrafında dönüp durdular. Yıllardır açılamayan Berlin Havalimanı’na dikkat çektiler ve Frankfurt’un ne kadar yolcu kaybedebileceğini öğrenmeye çalıştılar.

        Alman meslektaşlarımın yeni havalimanına gıptayla baktıklarına, kıskandıklarına bizatihi şahit oldum. İnanamadım. Yetmedi kendilerine de söyledim; “Bu kadar kıskanç olmayın. Türkiye, şu an coğrafi avantajlarını kullanıyor. Yeni havalimanı sadece Frankfurt’u değil, bir süre sonra Dubai gibi 4-5 saatlik mesafedeki diğer merkezleri de etkileyecektir.” Sözleriyle teselli etmeye çalıştım. Ama üzgündüler.

        Almanya havacılık açısından Türkiye’de gelişmelerden endişe etmekte haklılar. Çünkü bir zamanlar Türkiye pazarını baskılayan bir numaralı yabancı havayolu Lufthansa idi. Şu sıralar ise sefer sayılarını azaltarak, pazardaki konumunu asgariye indirmeye çalışıyor. Zira THY ile rekabette zorlanıyor.

        İstanbul’un kıtaları birbirine bağlayan konumu, THY’nın dünyada en çok noktaya uçan hava yolu olma kabiliyeti ve yeni havalimanının sunacağı yeni eşsiz imkanlar, Türkiye’nin jeopolitiğinde ve dış politikasında önemli etkiler yapacaktır. Bu kaçınılmaz. THY’nin yeni meydana taşınmasıyla da bu değişim daha net görmeye başlayacağız.

        Makul seçim; “İstanbul Havalimanı”

        Önüne gelen isim konusunda ahkam kesiyor, uydurma yapıyordu, ama durum bekledikleri gibi olmadı. Havalimanı açılana kadar, isim konusunda bol keseden sallamanın serbest olduğuna vurgu yaptığımda bana gönül koyanlar, neticede ilginç bir durumla yüzleştiler. Hiç kimsenin itiraz edemeyeceği bir ismin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanması, dün tören alanında da Türkiye genelinde de kendini hissettirdi.

        Mesela tören alanında “İstanbul Havalimanı” Cumhurbaşkanı tarafından telaffuz edilince çok kuvvetli bir alkış gelmedi. Etrafımdakileri gözlemledim, bazılarının bu karar için tepki vermede biran duraksadıklarını gözlemledim. Türkiye genelinde bir kısım kendilerine malzeme olacak bir isim beklentisi içindeydi. O da olmadı. “İstanbul Havalimanı” ibaresi bu kesimde de şaşkınlığa sebep oldu. Amma velakin, bu kadar tartışmadan sonra açıklanan isim çok makul ve mantıklıydı.

        Yurtdışında “İstanbul Atatürk Havalimanı” ibaresi çok kullanılıyor. Dünyanın başka şehirlerindeki havalimanları da genelde bulundukları yerlerle anılıyor. Sadece konulan isimle anılan meydan yok denecek kadar az. Mesela dünyanın en yoğun meydanı; Atlanta Hartsfield-Jackson dünyanın en iyileri; Singapur Changi, Seul İncheon, en bilinenleri New York John F. Kennedy, Bangkok Suvarnabhumi gibi havalimanları çok nadiren konulan isimlerle anılıyorlar. Eğer bir şehirde birden fazla havalimanı varsa, isim ayırt edici unsur olarak kullanılıyor. Aksi taktirde genelde havalimanı şehirle anılıyor.

        Özellikle isimleri uzun olan, zor telaffuz edilen, hafızada kalmayan, bilinirliği az olan, başta İngilizce olmak üzere diğer dilleri konuşup, yazanlar tarafından çeşitli sebeplerden kabul görmeyen havalimanlarının adlarının kullanımı da pek tercih edilmiyor. Havacılık üzerine yoğun çalışmalar yapan, yazı yazan birisi olarak ben bile isimleri çok gerekli olmadığı müddetçe kullanmıyorum.

        Mesela Bangkok’un iki önemli meydanından, en bilineni ve büyüğü olan “Suvarnabhumi” bu isimle çok anılmıyor. Aynı şekilde safari sevenlerin uğrak noktası Kenya’nın başkenti Nairobi’deki havalimanının adı “Jomo Kenyatta Nairobi International Airport” ama bu şekilde, ancak resmi yazışmalarda kullanıyor. Bu meydanı kullanan yerli yabancı kime sorsanız Nairobi Havalimanı olarak bilir. Houston’daki 3 havalimanı arasında en bilineni şehrin ismiyle anılıyor. Resmi adı, yani Houston’a gittiğinizde tabelada göreceğiniz ismi ne olabilir? “George Bush Intercontinental Airport.” Fakat bu şekilde kullanımı az ve Houston Airport tercih ediliyor.

        Özetle; Dün, Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışına kadar “İstanbul Yeni Havalimanı” olarak tanıtılan 3. Havalimanının ismini “İstanbul” olarak açıklamasıyla, bu konudaki tartışmalara çok yerinde bir nokta koymuş oldu. Böylece “İstanbul Atatürk Havalimanı” ibaresi ikiye bölünecek. Atatürk Havalimanı, Yeşilköy’de yeni konseptiyle yoluna devam edecek. “İstanbul Havalimanı” da Tayakadın’da başka bir hikaye yazmak üzere yola çıkacak. Ama İstanbul’da 3 meydan olacak; Atatürk, Sabiha Gökçen ve İstanbul Havalimanı.

        Diğer Yazılar