Dünyanın ilk sanayi usulü petrol üreten kuyusu...
Konu petrol tarihi olunca Türkiye’de ve dünyada çoğu insanın aklına Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gelir, ama yanı başımızdaki kardeş Azerbaycan bu konuda hiç gündem olmaz. Sebepleri hakkında bir çok neden sayılabilir elbette. ABD bu işlerin halkla ilişkiler çalışmasını, reklamını, filmini çok iyi bir şekilde yapıyor, biliyoruz. Hatta bu kanallarla ilave değerler, maddi kazançlar, itibarlar üretiyor, algı yönetiyor.
Şimdi gelelim asıl meseleye. Dünyada ilk sanayi usulü petrol üretimi 1846’da Bakü’de Bibi Heybet Bölgesi’nde gerçekleştirilmiş. Ziyaret ettiğimi kuyunun başında şu ibare yer alıyor: “The World’s First Industrially Drilled Oil Well, 1846.”
Öte yandan dünyada ilk düzenli petrol üreten kuyunun 1861’de Pennsylvania eyaletinde hizmete girdiği bilgisi de var. Petrol kuyusuna ev sahipliği yapan Rouseville şehrinin girişine de “Petrol sanayiinin doğum yerine hoş geldiniz" tabelası asılmış. Bu tarz konuları, hikayeleri sahiplenme konusunda ABD’de şehirler, eyaletler arasında ciddi tartışmalar, rekabetler oluyor.
Mesela, Ohio ve North Carolina arasında; “Havacılık veya uçuşta ilk kim oldu?” yarışı var. Ohio’da Dayton’da doğup büyüyen Wright kardeşler, dünya tarihine geçen ilk uçaklarını burada tasarladılar, ama uçuşu Kuzey Carolina’ya ait Kitty Hawk’ta sahilinde gerçekleşti. Bu sebeple North Carolina plakalarında ‘Uçuşta Birinci’ şeklinde çevrilebilecek “First in Flight” sloganı yazar. Ohio eyaletindeki plakalar da ise ‘Havacılığın Doğum Yeri anlamında “Birthplace of Aviation” sloganı bulunuyor. Şimdi bu rekabette kim haklı kararı siz verin?
Statü Sonrası Hazar'da ne olur?
Şimdi bu girizgahtan sonra asıl maksadımı ifade edeyim. Hafta içi 3 günlüğüne Azerbaycan’da, Bakü’deydim. Petrole, doğalgaza kısacası enerjinin iki önemli kaynağına yolculuk ettim. Dünya petrolünün başkenti Bakü’de etkili ve yetkili isimlerle, işinin uzmanı, yıllarını bu alanda geçirmiş abide şahsiyetlerle de biraya geldim. Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı (BTC) ile Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) Doğal Boru Hatlarının başlangıç noktası, dünyanın en önemli enerji sahalarından biri olan Sengeçal Terminali’nde bulundum. Benim için önemli bir tecrübe oldu. Hatta unutamayacağım, enerji yazılarımda sürekli aklıma gelecek bilgileri kaynağında öğrendim.
SOCAR Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Vagif Aliyev ile SOCAR Tower’da kapsamlı bir görüşme yaptım. G. Koreli mimarlık şirketi tarafından tasarlanan ‘Rüzgar-Alev’ konsepti bina, yanılmıyorsam 200 metre yüksekliğiyle Kafkasların da en yüksek yapısı.
Vagif Aliyev ile Azerbaycan’ın sadece Türkiye’deki yatırımları, Star Rafineri, PETKİM, TANAP, BTC, BTE ve diğer konuları değil bölgemizdeki enerji stratejilerini de konuştum. SOCAR ile BP ortaklığındaki yeni petrokimya tesisinin ortaklık yapısını da sordum. Azerbaycan’ın doğalgazını Avrupa’ya taşıyacak olan TAP’ı, boru hattının karşılaştığı zorlukları da Aliyev’den dinledim. Hazar Denizi’nin statü meselesinin çözülmesinden sonra yeni enerji kaynaklarının keşfi, üretimi, dünyaya pazarlanması hususları da elbette en önemli konularımdan birisiydi.
Hazar Denizi'nin hukuki statüsüyle ilgili anlaşmanın onaylanmasına ilişkin yasaya kısa süre önce Rusya Devlet Başkanı Putin tarafından imza konunca zamanında bir değerlendirmeyi Vagif Aliyev ile yapmış oldum.
Anlaşmayla Hazar'a kıyısı olan ülkeler Kazakistan, Azerbaycan, Rusya, İran ve Türkmenistan, Hazar Denizi’nde egemenlik, münhasır haklar ve yargı yetkisi tanınıyor. Böylece hem enerji üreten, pazarlayan hem de petrol ve doğalgaz boru hatlarına sahip bir ülke olan Azerbaycan daha öne çıkacaktır. Hazar’a kıyısı olan diğer ülkelerin petrol ve doğalgazı Azerbaycan’ın BTC ve TANAP gibi boru hatlarıyla düzenli ve istikrarlı bir şekilde dünyaya pazarlanabilir.
Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev döneminde ve onun vizyonuyla, 1994 yılında imzalanan ‘Asrın Petrol Anlaşması’nın 25. yılı, Star Rafineri’nin hizmete girişinin birinci yılını doldurması münasebetiyle Vagif Aliyev ile geniş yelpazede konuştum. Yaptığım röportajı bu hafta Habertürk ve BloombergHT ekranlarında izleyebileceksiniz.
SOCAR Birinci Başkan Yardımcısı, Ordunaryüs Prof. Dr. Hoşbaht Yusufzade'yi SOCAR Türkiye Dış İlişkiler Danışmanı Dr. İbrahim Nebioğlu ile birlikte ziyaret ettik
Doksan yaşında, işinin başında bir abide
Bakü’ye gitmeden önce ziyaret planıma aldığım abide bir isim vardı; “Hoşbaht Yusufzade.” Bilim adamı, ordinaryüs profesör, saha adamı, bir çok ilklere imza atmış emektar ve fedakar. Yaşı doksan olmuş, ama halen daha işe yürüyerek gelip, giden, petrol ve doğalgaz rezervlerine, yeni kaynaklara kafa yoran bir mühendis ve jeolog.
1950’li yıllarda Azneft’te (bugünkü SOCAR) deniz yataklarının keşfinde, işletilmesinden sorumlu şubenin önde gelen mühendisi, bugün ise SOCAR Yönetim Kurulu Başkanı Rövnag Abdullayev’in bir numaralı yardımcısı.
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in SOCAR’daki yıllarında beraber teşrik-i mesai de yapmış. Rahmetli Haydar Aliyev’in deyimiyle, “Azerbaycan’da Hazar Denizi’ni Hoşbaht Yusufzade gibi bilen ikinci adam yoktur.” Övgüsünü hak eden bir isim. Hoşbaht Yusufzade’den Azerbaycan’ın petrol ve doğalgaz rezervleri hakkında oldukça önemli bilgiler öğrendim. Azerbaycan petrolünün Azeri-Çırag-Güneşli sahalarından elde edilen ürünlerle dünyaya açılması için yapılan uluslararası çalışmalarda da rol almış bir isim. Erken üretim petrol için Bakü-Supsa hattı ve ana ihraç boru hattı olarak BTC’nin hizmete girişine dair bazı ayrıntıları da ondan duydum. Adına çekilmiş olan “Fedakar” filmini de bir oturuştu izledim. Allah sağlıklı, uzun ömürler versin.
Bakü’de bir Polonyalı Petrolcü
Bakü’de ilk sanayi usulü petrol üretildiği Hazar’ın kıyısındaki Bibi Heybet bölgesinde veya körfezinde bir başka ilk daha var. Dünyada ilk defa deniz yatağından petrol de burada çıkarılmış. Ancak petrolün bulunduğu sahanın Hazar’ın suyuyla kaplı olması, o yıllarda da deniz yataklarından petrol çıkarma tekniklerinin olmamasına çözümü Polonyalı mühendis Pavel Pototski geliştirmiş. 1879’de Petersburg doğumlu Pototski, toprak kazma, doldurma konularında uzmanlığı sebebiyle 1910 yılında Bakü’ye davet edilmiş.
Bibi Heybet yakınındaki dağdan alınan toprakla deniz doldurulmuş. Böylece dünyada da merak uyandıran, konferanslara, araştırmalara konu olan deniz yatağından petrolü çıkarma işini 1923 yılında başarmış. 82,5 metre derinlikteki deniz yatağından petrol çıkarmayı başaran Pavel Pototski, Bakü’de 41 yaşında da görme yetisini kaybetmiş olmasına rağmen çalışmalarına vefat edeceği 1932 yılına kadar devam etmiş.
Vasiyeti üzerine toprakla doldurduğu Bibi Heybet’te günümüzde halen daha petrol üretmeye devam eden, birinin inip, diğerinin kalktığı at başlarının kuyulardan petrol çekmeye devam ettiği, Hazar Denizi’nin kıyısına defnedilmiş...