Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        ABD, nasıl bir kırılma yapacağı kestirilemeyen yaptırım kararını uygulamaya soktu. Amerika’nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası’nı (CAATSA) Türkiye’ye karşı harekete geçirmesi aslında ilişkilerin giderek daha kötüleşeceği, hatta kopma noktasına geleceği anlamı taşıyor. Türkiye’nin hava savunma sistemi ihtiyacına destek olmayan ve kapılarını kapatan ABD olmuştu.

        Rusya’dan S-400 sistemi tedarikine karar verilmesiyle Türkiye’ye yönelik ABD’nin gizli ambargo ve yaptırım dönemi başlamış oldu. Türkiye’nin istediği ürünler verilmedi. Örtülü kısıtlamalara gidildi. Aslında ABD çoktan Türkiye’yi hasım olarak görmeye başlamıştı bile...

        CAATSA da tuzu biberi oldu.

        İlk görünür yaptırım veya baskı, Türkiye’nin parasını vererek proje ortağı olduğu F-35 savaş uçağı programında çıkarılması için adım atılmasıyla geldi. Akabinde savunma sanayi alanında ihtiyaç duyulan bazı ürünlerin temininde problemler çıkarıldı. Türkiye’nin ihraç edeceği bazı platform hava araçlarının motorlarının tedarikine izin verilmedi. Suriye’de Türkiye’nin karşı çıktığı PKK/YPG terörüne ABD aleni destek vererek, silah sevkiyatlarını yoğunlaştırdı.

        Aslında iki ülke arasındaki ilişkilerin CAATSA yaptırımlarına kadar uzanacağı ABD’nin bir yıl önceki yaklaşımlarıyla netleşmiş, Trump-Erdoğan ilişkisi süreci geciktirmişti. Ancak bir yandan da ABD’nin derin devleti her şeye rağmen problemi giderek derinleştirmeye devam etti. Böylece iki ülkenin stratejilerinde de ters düşen argümanlar, ciddi anlamda farklılıklar ortaya çıktı. ABD kendi zorbalığıyla, hiçbir anlaşmaya yanaşmadan ve Türkiye’yi anlama ihtiyacı dahi duymadan yaptırım kararını devreye soktu.

        Görünen o ki, Rus S-400 hava savunma sistemini tedarik eden Türkiye de bu kararından geri adım atmayacak. ABD’nin yaptırım kararı Türkiye’yi S-400’lerden vazgeçirmeye yetmezse ne olacak? Asıl mesele bu.

        ABD müttefiklik sınırlarını fazlasıyla aşan, hatta NATO’daki ilişkilere de zarar veren yeni adımları atar mı, atmaz mı? Türkiye bu yaptırım kararlarına nasıl bir cevap verir? İki ülkeleri nasıl düzelir? Bilinmeyenleri çok ve bugünden kestirilmesi zor bir döneme giriyoruz.

        Yaptırımların hedefindeki Savunma Sanayii Başkanı (SSB) İsmail Demir, “Tam bağımsız savunma sanayi hedefimize kararlı bir şekilde yürürüz, bu yaptırımlar bizi fazla etkilemez.” Görüşünde. Yaptırım kararının akşamı kullanılan bu ifadeler bir tepkinin işareti. Ancak bir ay sonra nerede, ne kadar etkilenebileceğimiz daha net ortaya çıkacaktır. Doğal olarak Türk olarak kafamız sıkışınca da hızla şu veya bu şekilde bir çözüm buluruz.

        Fakat savunmada fazlasıyla ABD’ye entegre olmuş bir ülkeyiz. Mesela bölgemizde bizden başka tek model savaş uçağıyla, F-16’larla ABD bağımlısı olan ülke yok. ABD’nin en yakın müttefiki İsrail’in bile savaş uçağı filosunda çeşitlilik var. NATO ülkesi Yunanistan’da ha keza öyle.

        Dolayısıyla ABD’nin yaptırım kararını ilk gün yorumlamak ile bir ay sonra yeniden değerlendirme arasında fark olacaktır. ABD’nin bu skandal kararından ülkemiz adına hayırlar çıkarmak için zaman kaybetmeden işi koyulmak gerekiyor.

        ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, kendileriyle koordinasyon içinde S-400 sorununu çözmek için Türkiye’yi beklerken önemli mesafelerin kat edilmesi şart. ABD ürün tedarikinde epeydir sorun çıkarıyor. Savunma sanayinde kullandığımız bazı ürünlerin kaynağı Amerika'ydı, ama kesintiye uğramaya başlamıştı. Şimdi tam kesilecek veya farklı yöntemlerle, biraz daha maliyetli olarak devamı sağlanacak.

        Ayrıca ABD teknolojileri için ihracat lisansı ve yetkisini zaten uzun bir süredir vermiyordu. Bu sebeple Türkiye, Atak helikopteri ihracatını talep olmasına rağmen gerçekleştiremedi. Çünkü ABD menşeli motorlarla ihracatına onay verilmedi. ABD ile ortaklığında olan ve önem arz eden bir şirketimiz var. Geliştirdiği motorlarla gündem olan TEI’de ABD merkezli General Electric’in (GE) yüzde 46,2 hissesi var. Ancak geliştirilen motorların lisansı Türkiye’ye ait.

        Netice itibariyle ABD’nin, Türkiye’ye karşı tek taraflı yaptırımlar içeren kararını kınayalım, hamasetten de uzak duralım. Fakat hemen önlemlere başlamamız gerektiğini de unutmayalım.

        Diğer Yazılar