Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türk Hava Yolları (THY) Yönetimi Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat, yarın gazetelerin ekonomi müdürleri kanalıyla kamuoyuna açıklayacağı THY’nin 10 yıllık büyüme stratejisinin en önemli bölümünü dün TGS iftarına telefonla katılarak, ilk önce personele duyurdu. “THY önümüzdeki 10 yılda iki kat büyüyecek.”

        Gelecek 10 yılın stratejisinde, bugünün iki katı bir THY hayal ediliyor. “Böyle bir hedefe ulaşılır mı? Bu strateji tutar mı?” diye sormaya gerek yok. Çünkü THY 2003’te 65 uçaklık filodan, 2023’te yani tam 20 yıl sonra 412 uçaklık devasa bir yapıya kavuştu. Uçak sayısıyla birlikte her şeyi; iştirak şirketleri, personeli, yatırımları, uçuş nokta sayıları da büyüdü.

        Ancak bu noktaya bir strateji, önemli bir karar sonrası gelindi. Neydi o strateji? Hatırlanacağı üzere THY’nin Star Alliance üyeliği ile birlikte büyümesi de hızlandı. Şu an bu ittifak içinde bazı tartışmalar olsa da THY’nin büyümesine ciddi katkı sunuyor.

        Candan Karlıtekin’in THY Yönetim Kurulu Başkanı, Temel Kotil'in Genel Müdür olduğu (henüz icra komitesi yoktu) dönemde, 2006’da Star Alliance’a girilmesi için karar verildi. O anlaşma metnini gören ilk gazeteci de bendim. Çünkü Karlıtekin, bu konuda medya desteğine ihtiyaç duyduğunu, eleştirilerim varsa iletmemi, yoksa da desteğimi istemişti. İyi hatırlıyorum, “THY büyüyecekse bu ittifak katkı sunar. Şayet mevcut haliyle küçük adımlarla ilerleyecekse daha da küçülür eleştirisini yapmıştım.” Karlıtekin hem de çok hızlı büyüyecek yorumunu yapmıştı. İşte o günlerden buralara geldik.

        REKLAM

        THY, dünyanın en büyük havayolu birliği Star Alliance ile ön katılım mutabakatı imzaladıktan sonra yaklaşık 16 aylık bir entegrasyon süreci yaşadı. Ve Nisan 2008’de birliğin üyesi oldu. Sonra 100, 200, 300 ve derken 400 uçaklık filoya erişti.

        - Candan Karlıtekin’in THY Yönetim Kurulu Başkanı olduğu dönemde, Ağustos 2006’da THY tarihinde ilk defa 100 uçağı geçen havayolları arasına katıldı.

        - Hamdi Topçu’nun THY Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Kasım 2012’de milli havayolu 200 uçağa ulaştı.

        - İlker Aycı döneminde, Şubat 2016’da 300 uçaklık THY ile tanıştık.

        - Ocak 2022’de THY Yönetim Kurulu Başkanı olan Ahmet Bolat döneminde, Şubat 2023’te milli havayolu 400 uçaklık devasa bir yapıya kavuştu.

        THY artık bu devasa yapısıyla daha titiz ve dikkatli yönetilmek durumunda. Aksi halde Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olabiliriz. Çünkü havayolları nakit akışının hızlı, satış gelirlerin yüksek olduğu, kâr marjının da sık sık değiştiği ve sabit olmadığı zor bir sektör.

        Eğer THY, Ahmet Bolat’ın vurguladığı gibi gelecek 10 yılda iki kat büyüyecekse mutlaka bir hikayesi, stratejisi vardır. Lufthansa gibi başka havayollarını bünyesine katarak da büyüyebilir. Zira edindiği tecrübeyle dünyanın her yerinde rahatlıkla havayolu işletmeciliği yapar, zor durumdaki herhangi bir havayolunu da elindeki geniş uçuş ağıyla rahatlıkla ayağa kaldırabilir. Yarını merakla bekliyorum. Bakalım THY’nin gelecek 10 yıllık stratejisinde neler var?

        Bir not; THY Star Alliance'a girdiğinde…

        Evet THY, Star Alliance'a üye olduğunda birliğin liderliğini Alman Havayolları Lufthansa yapıyordu. Birlik içinde en fazla ciroya Lufthansa, en büyük filoya ise 460 adet uçakla Amerikan United Airlines sahipti. THY, birlik içinde 2007 yılında taşıdığı yolcu sayısıyla sekizinci, cirosuyla 10'uncu, uçak sayısıyla ise dokuzuncu sıradaydı. THY, birliğin Avrupalı üyeleri içinde ise en çok yolcu taşıyan üçüncü, en çok uçağı olan dördüncü şirketti.

        TCG Anadolu, SİHA Gemisi'nden daha fazlası!

        TCG Anadolu, SİHA Gemisi'nden daha fazlası!
        0:00 / 0:00

        Dünyanın ilk Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) gemisi olarak TCG Anadolu duyuruldu. Tüm haberlerde bu ifade kullanılıyor. Savunma sanayindeki gelişmelere bazen değil, çoğunlukla gereksiz abartılı yaklaşılıyor. TCG Anadolu için de böyle bir durum söz konusu, ama ortada devasa bir platform var. Sadece SİHA’lar değil, İnsansız Deniz Araçları (İDA) da, helikopterler, tanklar, çıkarma gemileri, tam donanımlı hastane ve daha çok şey olacak ama dünyada ilk SİHA, İHA inip/kalkan gemi olmayacak.

        Deniz Kuvvetleri Komutanlığının en büyük amiral gemisi olacak. Daha ötesi var mı? Adı “SİHA Gemisi” falan değil. Projenin başlangıcından bu yana “Çok Maksatlı Amfibi Gemi (LHD) olarak biliniyor. Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) proje bitince bu isme “Hücum” ibaresini ekledi. Ama bu gemi için yeniden tasarlanıp geliştirilen, kanatları da katlanır hale getirilen Bayraktar TB3 ile “SİHA Gemisi” de olacak, Hürjet’i konuşlandırabilirsek kendi çapında “Savaş Uçağı Gemisi” de olacak. TCG Anadolu’nun amfibi araç taşıma kapasitesi dikkat çekici ve çeşitli. Hangisini ele alırsanız onun gemisi olarak isimlendirebilirsiniz.

        Siz sadece yukarıda uçuş güvertesinde görünen ve görünecek İHA, SİHA, helikopter ve uçaklara bakmayın. Bizler SİHA ve İHA’lara takıldık kaldık ama 13’ü tank olmak üzere toplam 94 araç kapasitesi var. Geminin havuzuna da 4 adet gemi sığıyor. Uçuş güvertesinde ise 6 adet helikopter spotu, 4 adet park spotu, Sky-Jump ve 8 adet dikey iniş kalkış yapabilen F-35B için alan bulunuyor. Toplamda hava aracı kapasitesi 10’u uçuş güvertesinde, 25’i helikopter hangarında olmak üzere 35. Ama hava aracı tiplerine göre ve yeni durumda F35 olmayacağına göre kapasite, Hürjet, İHA ve SİHA’ya göre değişecektir.

        REKLAM

        Tek başına “Dünyanın İlk SİHA Gemisi” ifadesi kullanılması bu geminin asıl değerini aşağı çeken bir yaklaşım olarak dikkat çekiyor. Çünkü bu gemiyle birlikte Türkiye çok fazla kabiliyet kazanacak. Her şeyden önce bu büyüklükte, yüksek teknoloji gerektiren bir gemiyi İspanyollarla tasarlayarak Türkiye’de üretme başarısı gösterdiğimizden daha büyüğünü artık kendimiz yapabilecek duruma geldik. Fakat birlikte yapalım teklifleri gelmeye başladığını da belirteyim.

        Proje kapsamında tasarım desteği İspanyol Navantia S.A şirketinden alındı. Ortaya çıkan başarıdan İspanyollar da çok memnun olduğundan yeni iş birlikleri söz konusu. TCG Anadolu aynı zamanda Türkiye’ye derinlikli müttefikler kazandıracaktır. Bu alanda yeni siparişler alabiliriz, yeni ortaklıklar da kurabiliriz. Çünkü gemi ve tüm donatılarında etkinliğimiz, teknolojik kabiliyetimiz söz konusu.

        TCG Anadolu aynı zamanda Türkiye’nin bir türlü tam anlamıyla başaramadığı özel sektörün dinamik gücü ve atılganlığından faydalanma stratejisine de çok ciddi destek olacaktır. Sedef Tersanesi’nin başarısı ve çok iyi entegratör rolü oynayarak bu devasa projeyi hayata geçirmesi, üzerinde durulması gereken bir konudur. Umarım bu yaklaşım diğer alanlara da yansıyarak özel şirketlerimize daha fazla görev verilir.

        TCG Anadolu projesinde TÜBİTAK, üniversiteler ve mühendislik şirketleri ve 131 alt yüklenici ile çalışılmış. Yani eko sistem ciddi anlamda tecrübeli hale gelmiş durumda. Bu sebeple Deniz Kuvvetleri’nin amiral gemisine devasa platform aracı demek doğru ama eksik olacağı için platform araçlarının platformu demek daha doğru olur. Çünkü çok sayıda etkin bileşeni var.

        Aselsan ve Havelsan’ın iş ortaklığıyla “Savaş Yönetim Sistemi” dahil donanımın çoğu yerli ve milli. Diğer ifadeyle yüzde 70 yerlilik oranıyla hizmete girmesi, önemli bir birikime, teknoloji seviyesine ulaştığımızın, iyi mühendislerimizin olduğunun da göstergesi.

        Geminin yüzde 30’luk bölümde Almanya ağırlıklı olmak üzere tahrik/sevk sistemleri, jeneratör setleri ile diğer başka ülkelerden de bazı teknik ekipman tedarik edilmiş. İkincisini, daha büyüğünü yaptığımızda geminin milli ve özgün tasarımına tam hâkim olduğumuzda bu yerlilik oranlarının bir anlamı kalmayacaktır. Ne kadar kritik bileşenleri bize ait o önemli olacaktır. Kritik donanımlarını yaptıktan sonra gerisinin ne kadar milli olduğu çok dikkate değer olmuyor. Bu noktada devreye ölçek ekonomisi, verimlilik giriyor.

        REKLAM

        TCG Anadolu’nun teslim töreninde Savunma Sanayi Başkanı (SSB) Prof. Dr. İsmail Demir ile birlikte hem Habertürk yayınında değerlendirmeler yaptık hem yayın sonrası kedisinden detay bilgiler aldım.

        Artık ülkemiz TCG Anadolu Gemisi ile denizden karaya çıkarma ve destek operasyonlarını gerçekleştirebilecek. Kuvvetleri hareket alanlarına kolaylıkla nakledebilecek, üzerindeki hava araçlarıyla da operasyonlar yapabilecek. Özellikle afet ve acil durumlarda ise gemi nitelikli personeli ve teknik donanımıyla insani yardımlarda bulunabilecek. Mesela geçmişte Libya’da yaşanan hadisede bu gemi hizmete girmiş olsaydı, tablo tamamen değişmiş olabilirdi.

        Netice itibariyle TCG Anadolu’nun Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterine girmesi ülkemiz için tarihi bir dönüm noktasıdır. Emeği geçenleri tebrik etmek gerekir.

        TOGG'dan önce de yerli otomobillerimiz vardı!

        TOGG'dan önce de yerli otomobillerimiz vardı!
        0:00 / 0:00

        Bakanlıklara makam aracı olarak verilen TOGG yerli ve milli etiketiyle her yerde paylaşılıyor. Umarım bakanlar TOGG’u göstermelik kullanıp, eski alışkanlıklarına dönmezler. Ama sanmıyorum. Çünkü yerli ve milli vurgusu yapanlar için yıllarca “ithal makam aracı kullanmayın, yerli araç kullanın” diye uyarı yazıları yazdım. Bir şey değişmedi. Neticede kamu şu an ithal araç kullanımının zirvesini yaşıyor!

        Türkiye’de çeşitli markalar tarafından üretilen, Türk mühendisinin, Türk teknisyenin ve Türk işçisinin alın terini akıttığı otomobiller neden makam aracı olarak kullanılmıyor? Neden böyle bir uygulama, yönlendirme yok? En yerli ve milli olması gereken makamlarda oturanlar niçin devletin imkanlarıyla en lüks ithal araçlara biniliyor? Dilerim şu seçim ortamında ithal makam araba sevdası da gündeme getirilir.

        “60 yıllık hayalimiz yollarda. TOGG, Bakanlığımızın yeni makam aracı." notunu düşen tüm bakanlara sesleniyorum. Sizin makam aracınız TOGG, himayenizdekilerinin de yerli üretim araç olsun, ne dersiniz? Ekonomik olarak sıkıntıda olduğumuz bir zamanda, kamu ithal araçları elinden çıkarsın. Zaten birçoğu kılıfına uydurularak kiralanmış olduğu için kullanımı yasaklanınca gerisi gelir. “Özel aracım” bahanesiyle kamu yetkililerinin görev esnasında ithal araç kullanımı da sınırlanırsa ülkede bir şeyler değişebilir. Azıcık itibarları sarsılabilir ama alışırlar.

        Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Bu ülkede bakanların kendi yerli ve milli otomobillerini makam aracı olarak kullanması da Türkiye’nin nereye geldiğini göstermesi açısından önemli bir mesajdır.” Açıklamasını yapmış. Fakat TOGG’dan önce yerliler vardı ve maalesef bir duyarlılık yoktu. Şimdi yerli ve milli TOGG’umuz olunca biraz kendimize de çeki düzen vermemiz gerekir diye düşünüyorum. En azından bu ülkeye inanıp, yatırım yapanların yerli ürünlerine pozitif ayrımcılık yapmalıyız. Millisi yoksa yerlisini kullanmalıyız. Bir ayarımız olmalı.

        Son söz; Tüm bakanlara TOGG’lar gönderilmeye başlanmış. Sıkı takip edelim, kullanmaları için uyaralım. Bakanlar milli TOGG’u makam aracı olarak kullanırsa, personelleri de yerli araçlara rahatlıkla binebilir.

        IATA İstanbul davetlerine başladı

        IATA İstanbul davetlerine başladı
        0:00 / 0:00

        Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (International Air Transport Association – IATA), İstanbul’da Pegasus Havayolları sponsorluğunda gerçekleştireceği 79’ncu Yıllık Genel Kurul (AGM) ve Dünya Hava Taşımacılığı Zirvesi için davetler göndermeye başladı. Davete ilk cevap verenlerden birisi de ben oldum. 5-6 Haziran’da yapılacak IATA toplantısı, daha sakin, eğlence ve sanatçı katılımı olmadan gerçekleşecek.

        IATA Genel Kurulu’nun İstanbul’a getirilmesinde bir kişinin, Pegasus Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nane’nin büyük katkısı var. Geçen yıl IATA Yönetim Kurulu Başkanlığına seçilen ilk Türk olan Mehmet T. Nane, bu sene İstanbul’un ve Türkiye’nin tanıtımına önemli katkılar sağlayacak bir organizasyon planlıyordu. Fakat asrın felaketi bunun önüne geçti. Deprem olduğunda Türkiye’nin bu toplantıyı yapıp yapamayacağı da gündeme gelmişti. Neticede hiçbir aksaklık, eksiklik olmadan toplantı yapılacak.

        IATA toplantısının daha sakin ve eğlencesiz organize edileceğini IATA Başkanı Mehmet Nane’den öğrendim. IATA, dünyadaki havayollarının yüzde 80’ninden fazlasını temsil ediyor. İstanbul’da 2 gün sürecek IATA Genel Kurulu’na da dünyadaki havayollarının yönetim kurulu başkanları, ceo’ları, genel müdürleri ve üst düzey yöneticileri olmak üzere 1500’den fazla isim katılacak.

        Diğer Yazılar