Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Her şeyin olabildiğince aksi gidebileceği bir dönemde tanıştığım Blaire Lindsay’in hikâyesinin sizi şaşırtacağına eminim. Lindsay, 23 yaşında tek başına seyahat etmeye başlamış; 5 yıl boyunca dünyayı gezmiş. Geçen yaz artık bir yere yerleşmeye karar verdiğinde arkadaşları ona Türkiye’yi çok seveceğini söylemiş. O da denemeye karar vermiş. “Kanadalı olduğum için Vancouver’a gitmeyi düşünüyordum aslında. Zaten dünyanın yoga başkenti orası ama kalbim beni buraya yönlendirdi” diyor. Ama İstanbul’da günlük hayata tutunmanın hiç de kolay olmadığını fark etmesi pek tabii uzun sürmemiş. “Bulunduğum diğer her yerden çok daha fazla zorlayıcı bir yer burası. Bu yüzden de çok iyi bir öğretmen. Bence tüm yogiler bir dönem burada yaşamalı. Çünkü bu şehir sabrınızı, şefkatinizi, ruhunuzu, kalbinizi her gün test ediyor...”

        Yoga, mistik dans, dikkat sanatı gibi eğitimler almaya başlamadan önce Blaire aslında politika eğitimi alıyormuş. Ama hayatındaki her şey stres yaratırken sadece yoganın ona mutluluk verdiğini fark etmiş. O zaman elinde birikmiş az bir parasıyla yola çıkmış ve ilk olarak Hindistan’a gitmiş. Kafasında hiçbir plan olmadan, tek başına. “Tüm bunları öğrenmem aslında bir yolculuktu. Tek bir kişiden öğrenmedim. Esas hocam bu dansı göbek dansı olarak değil “mistik dans” olarak tanımlıyordu. Amerikalı’ydı. Tantrik yoga ustasıydı. Ben onunla Hindistan’da tanıştım. Ama bu sadece başlangıçtı. Sonrasında California’dan Hindistan’a birçok yerde birçok değişik konuda eğitim aldım” diyerek anlatıyor hikâyesini. Tanıştığı herkes ona başka bir kapı açmış. O günden beri Kanada’ya dönmemiş. Ailesini özlüyor ama senede 2 defa farklı bir ülkede buluşuyorlar.

        Yoganın yanı sıra, İnsana Güven Enstitüsü’nde tantra, mistik dans eğitimleri veriyor Blaire. 5 haftalık bu eğitimde içinde bastırdığın dişiyle yüzleşmeyi, kendi özünle tekrar tanışmayı Tantrik aydınlanma ve Tanrıça öğretileri ile gerçekleştiriyor. Fakat bu kadar karışık göründüğüne bakmayın! Aslında yapılan şeyler tamamen “göbek atma hareketleri.” Hepimizin fazlasıyla tanıdık olduğu kalça sallamalar, göbek kırmalar... Sadece temposu farklı, ortam da ne bir altın günü ne düğün ne sünnet ne de Baba Zula konseri gibi.

        ‘SEKSİ OL AMA ÇOK SEKSİ OLMA’

        Blaire, İstanbul’da 1 senedir süren macerasında kadınlara dair şunları çıkarmış: “Buradaki kadınların üstünde çok büyük bir baskı var. Dünyanın başka yerinde olmadığı kadar çok. Çünkü aynı anda hem güzel, seksi, bakımlı olmaları isteniyor hem de çok seksi, çok bakımlı, çok güzel olmamaları. ‘Işılda ama ışıldama’ deniyor ve bunların hepsini yaparken aynı zamanda da erkeklerin yaptığı işlerin hepsini en iyi şekilde yapmaları, işkadını olmaları, anne olmaları bekleniyor. Bu çok fazla. Ama Türk kadınları kesinlikle çok güçlü. Çünkü sürekli savaşmak zorundalar. Kanadalı kadınlarda böyle bir tutku ve enerji bulmak kolay değil. Her kadın anne şefkatiyle doğuyor sanki burada.”

        Peki öğreneceğimiz hiçbir şey yok mu” diye soruyorum. Elbette var. “Dayatılan şeyleri, beklentileri biraz boş verebilirseniz o zaman en doğal kadınlık haliniz ortaya çıkacak. Kadınlık herkes için farklı bir şeydir. Kadınlık derken pembe giymekten, topuklu ayakkabılardan, makyajdan bahsetmiyorum. Bu sadece kadınlığın bir versiyonu. Gerçekten kadın olmak demek, kim olduğunla en derininde barışmak demek. Derslerimizde bunu yapmaya çalışıyoruz zaten.”

        GÖBEK DANSI İLE DOĞUMA HAZIRLIK

        Blaire konuşmamızın ilk başında verdiği eğitimler sayesinde menstrual dengesizliklerin düzeldiğini, âdet dönemlerindeki ağrıların azaldığını söylemişti. Ki bunu sadece 1 derste yaşayınca, 1 derste ağrılarım bitince sormam şart oldu. “Nasıl oluyor bu?” “Tamamen farkındalıkla alakalı” diye anlatıyor Blaire. “Vücudundaki o bölgenin farkında olmakla alakalı. Dikkatini, enerjini, sevgini, zamanını, ilgini hangi bölgene verirsen orada farkındalık yaratırsın. Eğer vücudunda bir sorun yaşıyorsan öncelikle bunun nereden kaynaklandığına, sana ne öğretmeye çalıştığına bakmalısın.”

        Göbek dansının aslında bildiğimizden çok daha fazlasının olduğunu da dans ederken anlatıyor. Meğer göbek dansı sırasında yapılan hareketler zamanında kadınların daha kolay doğum yapmaları için yapılan hareketlermiş. Tabii ki dansın en yavaş en rahat hali. Tüm o kalça sallamalar, bel yuvarlamalar aslında rahmi ve pelvik kasları rahatlatmaya, rahim ağzını açmaya yarıyormuş. Eski çağlarda Ortadoğu’da ebeler hamile kadını yatarak değil, ayakta, davul eşliğinde ve belli hareketleri yaparak doğurturlarmış. Bu nedenle hamile kadınlara yönelik göbek dansı kursları bile varmış. Kadınların yüzyıllardır boşuna kendilerinden geçerek göbek atmadıklarını öğrenirken bir yandan asla beceremediğim kalça sallama hareketlerini yapıyoruz Blaire ile. Aynı anda hem âdet dönemi öncesi sıkıntılarım azalıyor, hem spor yapmış oluyorum, hem ruhen rahatlıyorum hem de göbek atmayı öğreniyorum!

        Peki bu eğitimlere gelemeyen kadınlar ne yapsın? Buna da çok güzel bir cevabı var Blaire’in: “Müziği açsınlar, vücutlarını rahat bırakıp hareket etsinler, dans etsinler. Dansöz gibi dans etmeye, muhakkak belli hareketleri takip etmeye gerek yok. Youtube’u açın, chakra dansı videolarını izleyin. Kendinizi dinleyin.”

        Diğer Yazılar