Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dün Sözcü’de İsmail Saymaz’ın yazdığına göre HDP’li siyasetçilere karşı yürütülen Kobani soruşturmasında gizli bir tanığın ifadelerine başvurulmuş. Gizli tanık halkı sokağa çağırma çağrısının Kandil’in talimatıyla yapıldığını söylemiş.

        Saymaz, şu anki eş başkan Pervin Buldan da dahil olmak üzere Meclis’teki 7 HDP’li vekil hakkında fezleke düzenlendiğini hatırlatarak “Bu sefer HDP’nin kapatılması gündeme getirilebilir” diyor.

        Gizli tanık ifadeleriyle alınan kararların son dönem yargı tarihimiz içinde son derece yıpranmış ve itibarsız bir yeri var. Akla kumpas davalarını ve FETÖ’nün kurduğu tezgâhları getiriyor.

        HDP’nin Kandil’in talimatıyla sokak çağrısı yapıp yapmadığı elbette incelenmeli fakat, daha önce aynı suçtan beraat eden Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in yeniden tutuklanması adalet duygusunu zedeledi. Şimdi bir de gizli tanık ifadesi üzerinden partiye kapatma davası açılırsa kamuoyu nezdinde bu operasyonun inandırıcılığı iyiden iyiye aşınır.

        'Dünür' kriterini AK Parti gerçekten savunuyor mu?

        Kamuda işe girecekler için güvenlik kriterlerini belirleyecek yeni bir yasa çalışması var Meclis gündeminde. Geçen sene fişleme tartışmalarına neden olduğu için ertelenmişti.

        Çeşitli revizyonlardan sonra şimdi o teklif Meclis İçişleri Komisyonu’nda kabul edilmiş. Nuray Babacan’ın yazdığına göre, yasalaşırsa artık kamuya alınacak kişilerin kayınvalide ve kayınpederleri de soruşturulacakmış.

        Bu düzenleme bana damatları, kayınpederleri, kardeşleri veya diğer yakın akrabaları FETÖ’cü çıkınca tartışmalara konu olan kimi siyasetçilerin durumunu hatırlattı.

        Bülent Arınç, Şaban Dişli gibi sembolik isimler söz konusu olduğunda AK Partililer ısrarla “suçun şahsiliği” ilkesini savunmuştu. Doğrusu da buydu…

        Ama şimdi buna rağmen Güvenlik Soruşturması yasasındaki ‘dünür’ kriterine destek veririlerse bu büyük bir çelişki olmaz mı?

        Siyasetçiye gelince “Suçun şahsiliği”, bürokrata gelince “Güvenlik önceliği” demek hiç adaletli gelmiyor bana açıkçası…

        Magazin gündemine dair birkaç acemi yorum

        • Ünlü çiftlerin dışarı çıkarken aynı renk ve stilde giyinerek uyumlu görünmeye çalışması size de çok yapmacık gelmiyor mu? Örnek olarak bakınız, Caner Erkin ve Şükran Ovalı çiftinin siyah beyaz kombinleri…
        • Saçını erkek tıraşı yaptırmak Yıldız Tilbe’ye çok yakışmış, protest ve grotesk havasına çok uymuş.
        • Nusret’in doktor Mehmet Öz ile yaptığı Instagram yayınında “asemptomatik” diyememesi bana dil sürçmesinden ziyade dikkat çekmek için önceden planlanmış bir numara gibi geldi. Bu kadar saçmalamazdı yoksa…
        • Trump’ın hastane odası daha doğrusu Walter Reed adlı askeri hastanedeki Başkanlık Suiti çok havalı değil mi? Bırakın hastane odasını öyle özenli bir dekorasyon, o kadar antika mobilya bizdeki makam odalarında bile yok.
        • İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hangi ünlüyle buluşsa hemen Nutuk hediye ediyor. Tamam İBB özel olarak bastırmış anladım ama biraz baygınlık vermeye başladı. Ekrem Bey siyaseten son derece klişe bu alışkanlığından vazgeçip kitap seçkisini biraz genişletse fena olmayacak sanki. İlla Atatürk kitabı hediye etmek istiyorsa yine onun kaleminden çıkan ve İş Bankası Kültür Yayınları'nın geçen ay yeniden yayınladığı 'Geometri' kitabını ya da Prof. Zafer Toprak'ın 'Atatürk-Kurucu Felsefe'nin Evrimi' kitabını deneyebilir mesela...

        Diğer Yazılar