Reform söyleminin ardından en çok iki ismin sözleri dikkat çekmişti, Bülent Arınç ve Cemil Çiçek.
Aslında ilk önce konuşan Çiçek’ti. Karar Gazetesi'nden Ahmet Taşgetiren’e “Reform kelimesi çok aşındı, kimse bir şey beklemesin. Bize topyekün bir tevbe-i nasûh lazım” demesi hükümete yönelik ciddi bir eleştiri olarak okunmuştu.
Ayrıca iktidarın limoni olduğu Karar Gazetesi’ne konuşması Cumhurbaşkanı’nın da tepkisini çekmiş duyduğum kadarıyla.
Arınç’ın yarattığı kriz ile birleşince Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu'nun topyekûn tasfiyesi dahi gündeme gelmiş.
Arınç’a kıyasla her zaman daha temkinli bir çizgide ilerleyen Çiçek, yaklaşan fırtınayı görmüş olmalı ki kendi pozisyonunu ayırmakta gecikmedi.
Önceki gece ben yayındayken programımıza bağlandı ve sözlerine açıklık getiren açıklamalar yaptı.
Öncelikle “Görülmekte olan davalarla ilgili Arınç’ın yaptığı yorumları doğru bulmuyorum” diyerek tarafını belli etti.
Ardından AYM kararlarının tartışmaya açık olmadığına da vurgu yaparak adaletten yana tavrını ortaya koydu.
Arınç’ın bu haftakine benzer eleştirileri kurul toplantılarında bizzat Erdoğan’a da söylediği speküle edilmiş, hatta Arınç’ı Erdoğan’ın teşvik ettiğine dair gerçeklikten uzak yorumlar yapılmıştı.
“Sahi ne konuşuyorsunuz o toplantılarda? Arınç eleştirilerini Cumhurbaşkanı’na da söylüyor mu?” diye açıkça sordum Çiçek’e.
“Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’nda sadece devlet sorunlarını konuşuyoruz. Orası AK Parti İstişare Kurulu değil. Gündelik siyaseti, partiler arası ilişkileri konuşmuyoruz” diyerek çok merak edilen bir meseleyi açıkladı. Bu vesileyle kurulun bekasını da korumaya çalıştı.
Peki Çiçek parti içindeki muhalif kanattan mı?
Sık sık gündeme gelen bu iddiaya da son tartışmalar üzerinden yanıt verdi.
“Bugünün siyasi ortamında kimse başkasını suçlamak için benim sözlerimi kullanmasın. AK Parti ya da Cumhur İttifakı ile ilgili bir sıkıntı çıkarılmak isteniyorsa benim laflarımdan o değirmene söz çıkmaz” diyerek de Erdoğan’a ya da ittifaka muhalif olmadığının altını çizdi.
Arınç’ın istifası şimdilik istişare kurulunun topyekûn tasfiyesini engellemiş görünüyor ama önümüzdeki süreçte Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan tüm kurullarda yapısal bir dönüşüme gidilirse kimse şaşırmasın.