Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, T24'te Murat Sabuncu'ya yaptığı açıklamada, kendisinin, eşinin ve çocuklarının telefonlarının dinlendiğini, bu yüzden ailesinin tedirgin olduğunu söylemiş.

        İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Sayın Kılıçdaroğlu'nun tamamen gündemi değiştirme çabasıyla yaptığı ve gerçekle hiçbir ilgisi olmayan açıklaması, devletimize ve güvenlik güçlerimizle ortaya koyulan tüm mücadeleye iftiradır” diye yanıt vermiş.

        Ardından da eklemiş: “İstihbarat birimlerimiz yılda 4 ayrı birim tarafından en az 4 kez denetlenmektedir."

        İnşallah öyledir ama şimdi sokağa çıkıp yoldan geçen 100 kişiye “Sizce CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun telefonu dinleniyor mudur?” diye sorsak, 100’ü de “Tabii ki dinleniyordur” der.

        Hatta üstüne “Peki sizin telefonunuz dinleniyor mudur?” diye sorsak kalıbımı basarım en az yarısı kendisinin de dinlendiğini iddia eder.

        Dolayısıyla Bakan Soylu, görevi gereği “Hayal ürünü, gerçek dışı” dese de haklı veya haksız çoğu kişiyi inandıramaz muhalefet liderinin dinlenmediğine.

        Dolayısıyla sorun hakikatten ziyade algıda bu nasıl değiştirilebilir kamu yönetiminin üzerinde durması gereken asıl mesele bu.

        Sonuçta bu ülkede kimler kimler dinlenmedi ki...

        Başbakanlar, milletvekilleri, gazeteciler, işadamları, bürokratlar...

        REKLAM

        Dinleyen tek bir merkez de değildi. MİT, Emniyet, askeri istihbarat, yabancı istihbarat örgütleri, FETÖ’cüler...

        Ne kasetler ne tapeler döküldü ortalığa...

        Günün sonunda sadece siyasetçiler değil bakkalından manavına hepimiz paranoyak olduk.

        Dinlemeler konusunda bazı yasal düzenlemeler yapılsa da endişeler geçmedi.

        Telefon anketlerinden bile ürküyor artık insanlar...

        “Facetime mı daha güvenli, Whatsapp mı, Telegram mı yoksa BİP mi?" diye birbirlerine soruyorlar.

        Kaldı ki bence İçişleri Bakanı Soylu da ne olur ne olmaz diye dikkat ediyordur telefonda konuştuklarına…

        Kılıçdaroğlu şüphe etmiş çok mu?

        Halkın yüzde 60'ı "Aşı yaptırmam" diyor!

        Halkın yüzde 60'ı "Aşı yaptırmam" diyor!
        0:00 / 0:00

        Kiminle karşılaşsam “Aşı yaptıracak mısın?” diye soruyor. Çin aşısına kimse güvenmiyor. Şaşırtıcı bir biçimde Türk aşısına güven ise çok yüksek.

        İnsanların bu tavrını kamuoyu araştırmaları da ortaya koyuyor.

        Faruk Acar’ın sahibi olduğu Andy-Ar Araştırma Şirketi tarafından yapılan son ankette “Aşı yaptırmayı düşünmüyorum” diyenlerin oranı yüzde 61 çıkmış.

        Nedeni sorulduğunda ise yüzde 51 “Güvenmiyorum”, yüzde 14 “Gerek duymuyorum”, yüzde 14 ise “Yan etkilerinden korkuyorum” demiş.

        Peki halkımız en çok hangi ülkenin aşısına güven duyuyor?

        “Türk aşısına güvenirim” diyenlerin oranı yüzde 43, “Alman aşısı” diyenlerin oranı yüzde 29. Çin aşısı ise yüzde 5’lik güven oranı ile sınıfta kalmış.

        Açıkçası Alman aşısına güvenin yüzde 30’larda kalması beni şaşırttı, çok daha yüksek çıkar diye düşünüyordum. Türk aşısına güvenin fazlalığı ise sevindirici elbette…

        Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Çin tarafından üretilen Sinovac aşısı için imzaların atıldığını, önümüzdeki 3 ayda 50 milyon doz geleceğini açıklamıştı.

        "Aşı olmam" diyenlerin oranı bu kadar yüksek, Çin aşısına güven bu kadar düşükken 50 milyon doz aşının akıbeti ne olacak gerçekten merak ediyorum.

        Çin aşısı Habertürk'e girdi

        Çin aşısı Habertürk'e girdi
        0:00 / 0:00

        Ben böyle diyorum ama Çin aşısına güvenen hatta 3'üncü faz deneyler için gönüllü olanlar da yok değil.

        Habertürk’ün iki tepe ismi, yayın yönetmenimiz Kürşad Oğuz ve Ciner Grubu Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya da gönüllü oldu. Dün ellerinde aşı karnesi, ilk dozu yaptırmanın sevinci içindeydiler. Gayet enerjik görünüyorlardı.

        Kürşad deneyimlerini televizyonda da anlattı. Meğer şu an Türkiye'de Çin aşısı yapan 22 merkez varmış, bunlardan 8’i İstanbul’daymış. Aşı gönüllüsü olabilmek için antikor ve PCR testinin negatif olması şartı getirilmiş. Bağışıklık baskılayıcı kemoterapi ilacı kullananlar ve romatizmal hastalığı olanlar da uygun değilmiş.

        Plasebo etkisini yani psikolojik iyileşmeyi görmek için gönüllülerin bir kısmına gerçek aşı değil zararsız bir sıvı veriliyormuş. Tabii gönüllüler kendisine hangisinin yapıldığını bilmiyor. Verilen aşı takip formuna 30 gün boyunca sabah-akşam ateş yüksekliği değerlerini ve semptomları yazmaları isteniyormuş.

        3'üncü faz deneyler kapsamında Türkiye’de 12 bin gönüllü aşılanacakmış. Şu ana kadar yaklaşık 2 bin kişiye yapılmış. Bunların arasından 12 kişi koronaya yakalanmış. Bu rakam 40’a ulaştığında hangilerine gerçek aşı yapıldığına bakılacakmış.

        Çin aşısını dünyada deneyen 3 ülke var: Endonezya, Brezilya ve Türkiye.

        Bu arada Kürşad ve Muharrem Ağabey 14 gün sonra 2'nci doz aşıyı yaptıracak. Sonra antikor üretip üretmedikleri kontrol edilecek.

        Şimdilik iyi görünüyorlar. Koltuklarında gözüm yok ama yine de durumlarını yakından takip ediyorum, bir tuhaflık sezersem çaktırmadan yazarım!

        Diğer Yazılar