Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Son dönemde dev ilaç şirketlerine ve kapitalist sağlık hegemonyasına karşı savaş açan Soner Yalçın, birkaç hafta önceki yazısında "Virüs hızla mutasyona uğrarken, yani sıradan nezleye, hadi bilemediniz gribe dönüşecekken, aşının alelacele bulunup piyasaya sunulması arasında nasıl bir ilişki var?” diye sormuştu.

        Ben de bunun sorumsuzca bir açıklama olduğunu ifade etmiş, “Virüsün hızla mutasyona uğradığından ve sıradan bir nezleye dönüştüğünden emin miyiz? Binlerce insanın canını alan bu kadar ciddi bir konuda, dünyanın en önemli bilim insanları şeffaf bir şekilde, bilimsel kriterlerle uğraşırken kahvehane sohbeti kıvamında kuşkular yaratmanız doğru değil” demiştim.

        Virüsün mutasyona uğradığı haberleri çıktığından beri Yalçın’dan esprili mesajlar alıyorum.

        “Bana inanmıyordunuz ama gündemde virüsün mutasyona uğradığı haberleri var. Köşe komşunuz Muharrem Sarıkaya da yazdı, ona da kızacak mısınız bakalım?” diye soruyor.

        Öncelikle bu kıyaslamanın doğru olmadığını söylemeliyim zira Yalçın aşıya son derece şüpheyle yaklaşırken, Muharrem Abi aşı seferberliğinin öncülüğünü yapıyor. Hatta Türkiye’de faz 3 çalışmaları için gönüllü aşı yaptıran ilk gazeteci o oldu.

        Öte yandan Yalçın’ı haklı çıkarabilecek açıklamalar da geliyor. Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ve Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, virüsün mutasyona uğramasıyla daha çok bulaşıcı ancak zararsız hale gelebileceğini söylemiş.

        Bu durumda sorulması gereken tek soru var; geçirdiği mutasyon virüsün etkini azaltacaksa yine de aşı olmamız gerekecek mi?

        Yetişin sevgili doktorlar, bilim insanları… Soner Yalçın’ın diline düşürmekten kurtarın beni!

        Olay TV örneğinden çıkarmamız gereken dersler

        Olay TV örneğinden çıkarmamız gereken dersler
        0:00 / 0:00

        Olay TV kapatılacak mı, satılacak mı, frekans mı değiştirecek henüz bilmiyoruz ama bir kriz yaşandığı kesin.

        Gazeteciler ve televizyoncular olarak bir medya grubundan teklif aldığımızda, o televizyon veya gazetenin sadece kadrosuna, yayın politikasına değil arkasındaki patrona da bakmamız gerektiğini…

        Kanalı açmasının üzerinden daha 1 ay bile geçmemişken gördüğü ilk baskı karşısında “Tamam o halde kapatıyorum” diyecek bir patronla yola çıkılamayacağını…

        Kurduğu medya şirketini siyasete oyuncak etmeyen, bağımsızlığından ödün vermeyen medya patronlarının ne kadar kıymetli olduğunu…

        Bir kez daha anlamış olduk.

        Binbir heves ve heyecanla yola çıkıp hayal kırıklığına uğratılan meslektaşlarımıza büyük geçmiş olsun…

        Ayasofya İmamı'ndan beklediğimiz tavır bu mudur?

        Ayasofya İmamı'ndan beklediğimiz tavır bu mudur?
        0:00 / 0:00

        Ebubekir Sifil adlı ilahiyatçı son dönemde provokatif açıklamalarıyla AK Parti’yi de muhafazakâr kesimi de zor durumda bırakıyor.

        Geçen hafta devletin en üst düzeyden kınadığı Ebubekir Sofuoğlu’na en büyük desteği veren de, KADEM’i hedef gösterenler arasında başı çeken de, kadına şiddeti “Aile içi münakaşalarda kadının beyanı esas alınamaz” diyerek meşrulaştırmaya çalışan da, Aile Bakanlığı’nın kadınları korumaya yönelik politikalarını eleştiren de bu adamdı.

        Son olarak "Gazeteci Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman’ın cenazesi kılınmasın” diyerek ortalığı karıştırmıştı.

        Hadi bu adamı ciddiye almayalım tamam ama Ayasofya Camii’nin başimamı Prof. Dr. Mehmet Boynukalın’a ne demeli?

        Prof. Boynukalın da Sifil’e destek açıklamasında bulunmuş, ayetlerden alıntı yaparak “Ebubekir Sifil Hoca doğru söylüyor” demiş.

        Gelen tepkiler üzerine dün yeni bir açıklama daha yapıp “Benim sözlerim Yılmaz Özdil veya Cüneyt Akman’ın şahsıyla ilgili değildir. İslam’la alay etmenin hükmüyle ilgilidir” ifadesini kullanmış.

        İyi de siz eğer doğrudan bu isimleri hedef almışken “Ebubekir Sifil doğru söylüyor” derseniz düpedüz o şahısları kastetmiş olmuyor musunuz?

        Ayasofya’nın cami olarak hizmete açılacağı duyurulduğunda “Dünyanın her yerinden ziyaretçi akınına uğrayacak bir mabette hoşgörülü, İslam’ın kucaklayıcılığını anlatabilecek, kamuoyu tarafından sevilip sayılan bir ismin görev yapması hoş olmaz mı?” demiştim.

        Ayasofya Camii’nin imamı olarak Prof. Boynukalın’ın Sifil’e destek verdiğini görünce gerçekten hayal kırıklığına uğradım.

        Prof. Boynukalın unutmamalı ki içinden geçtiğimiz dönemde din adamlarından çok daha hoşgörülü, kucaklayıcı açıklamalar duymaya ihtiyacımız var.

        Elbette ayetleri kendilerinden iyi bilecek değiliz ama bu tür çıkışların kardeşliğimize faydası olmaz… Daha da ötesi gazetecileri hedef haline getirdiği için son derece sakıncalıdır.

        Din adamlarımız açıklama yapmadan önce bir değil beş kere düşünmeli, sözlerinin ne tür sonuçları olacağını hesap etmeli ve sosyal medyanın kutuplaştırıcı atmosferine kendilerini kaptırmamalılar.

        Metin Akpınar ve Müjdat Gezen davası keşke uzamasa…

        Metin Akpınar ve Müjdat Gezen davası keşke uzamasa…
        0:00 / 0:00

        Haklarında Cumhurbaşkanı’na hakaret iddiasıyla dava açılan Metin Akpınar ve Müjdat Gezen, bir kez daha adliyeye giderek savunma yapmış. Millete mal olmuş, yaşı 80'e dayanmış sanatçılar “Hakaret etmedim, kastım o değildi” diyorsa bu tür davaları sürdürmenin toplumsal uzlaşımıza faydası olmaz.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meselenin bu kadar uzadığından haberi var mı acaba?

        Diğer Yazılar