ABD Başkanı Joe Biden’ın dış politikada en büyük vaadi Avrupa ile ittifakı yeniden sağlamlaştırarak Batı bloğunu güçlendirmekti. Trump döneminde örselenen demokratik değerleri yeniden canlanıdıracağını söylüyordu.
Bu vaadin önemli halkalarından biri olan Demokrasi Zirvesi önceki gün video konferans yöntemiyle başladı.
Bu sanal toplantıların ne kadar anlamı var, ABD ve ‘dünyaya demokrasi getirme hedefi’ ne tür çelişkiler barındırıyor ayrı konu ama meseleye Türkiye açısından baktığımızda acı bir manzara ile karşılaşıyoruz.
ABD ‘Demokratik’ olduğuna hükmettiği tam 101 ülke liderini zirveye davet ederken Türkiye, Çin, İran, Suudi Arabistan, Macaristan, Vietnam, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Venezüella’yı davet etmedi.
Evet evet müttefikimiz ABD ve onun yeni Başkanı Joe Biden, Demokrasi Zirvesi’nde Türkiye’nin adını Rusya, Çin ve İran’ın yanına yazdı ve bizi de onlar gibi halkanın dışında bıraktı.
Peki toplantıya davet edilmeyen Çin ve Rusya duruma tepki gösterirken biz ne yaptık?
Hiçbir şey…
Dışişleri Bakanlığı konuyu kınayan bir açıklama yaptı da ben mi görmedim diye tekrar baktım, çıt çıkmamış.
Tamam demokrasi konusunda çok ciddi sorunlarımız var, adımız otoriter ülkelerle yan yana yazılıyor fakat bu durumu kanıksıyor muyuz artık? Bu kategoriye düşmekle ilgili bir kaygımız, üzüntümüz kalmadı mı?
Bu arada davet edilen bütün ülkelerin demokrasi karnesi şahane zannetmeyin. Örneğin Irak, Pakistan, Hindistan, Filipinler ve Polonya davet edilmiş çünkü ABD, İran, Çin ve Rusya eksenine karşı bu ülkeleri yanına çekmek istiyor. Oysa Türkiye’ye stratejik açıdan bile benzer bir önem atfetmiyor.
Bu zirve ABD’nin Türkiye’deki şu anki yönetimle ilgili düşüncelerini de açıkça ortaya koyuyor. Belli ki AK Parti iktidarını Batı kampındaki güvenilir müttefik olarak görmüyorlar fakat bunun altını çizen yüksek tonlu eleştiriler de getirmiyorlar. Çünkü, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iç siyasette elini güçlendirecek bir gerilim yaratmaktan kaçınıyorlar. Tek kelimeyle durumu idare ediyorlar.
İktidar da bunun farkında ama ekonomik tablo ortadayken ABD’ye sert çıkmak onların da işine gelmiyor.
Tüm bu gerçeklere rağmen yine de Demokrasi Zirvesi’ne davet edilmemiz, dünyanın en anti-demokratik ülkelerinin yanına yerleştirilmemiz bir vatandaş olarak benim ağırıma gidiyor.
Elbette mesele ABD’nin bizi nereye konumlandırdığı değil, bizim ülkemizin itibarıdır.