Dereye varmadan paçaları sıvamak
Dün Halk TV yazarı İpek Özbey, CHP kurmaylarının uykusunu kaçıran bir meseleden bahsetmiş.
Merakla okudum acaba nedir diye…
Meğer CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı olduğu artık kesinmiş ve Kılıçdaroğlu’nun MYK’daki, parti meclisindeki ve TBMM Grubu'ndaki kurmayları “Milletvekilliği mi yapsak yoksa bakan olabilmek için kenarda mı beklesek?” diye kara kara düşünüyormuş.
İpek Özbey’in içerideki havayı doğru kokladığından şüphem yok. Zaten söz konusu kurmaylar biraz da kendilerini hükümette görebilmek için Kılıçdaroğlu’nu adaylığa zorluyor, daha açık ifade ile gaza getiriyorlar.
Hatta bir süredir iktidara geldiklerinden o kadar eminler ki etrafa “Ayağınızı denk alın” mesajı veriyorlar.
Şahsen ben Kılıçdaroğlu’nun geçiş sürecinde Cumhurbaşkanı olmasının ülke için kötü olacağını düşünmüyorum. Aksine ılımlı bir hava yaratacaktır. Ancak pek çok kişi gibi ben de Türkiye’nin sosyolojik yapısı ve Kılıçdaroğlu’nun sağ seçmen gözündeki imajı nedeniyle seçilme ihtimalinin riskli olduğu kanaatindeyim.
Asıl eleştirim ise CHP kadrolarının -zaman zaman buna kimi İYİ Parti kurmayları da dahil- daha seçimi kazanmadan kazanmış özgüveniyle davranmalarına…
Bu erken özgüven sahayı yeterince doğru okumalarına mani oluyor. Rehavete kapılıyorlar.
Eğer Özbey’in yazdığı gibi “Milletvekili mi olsam yoksa bakanlık için kenarda mı beklesem?” diye uykuları kaçıyorsa uzaktan gördükleri dereye daha çok yol varken paçaları sıvıyorlar demektir.
Hem onlar için hem de muhalefetin ekonomiden dış politikaya çok geniş bir alanda alternatif vizyon ortaya koymasını bekleyen seçmen için üzücü…