Dünün en önemli gelişmesi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın önce İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i, ardından da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ziyaret etmesiydi.
Resmi açıklamaya göre Mansur Bey'in ziyaret amacı Mayıs ayı başında yapacağı, görevdeki 3 yılına dair sunuma davette bulunmaktı.
Fakat adaylık tartışmasının alevlendiği bir haftada tek neden bu olamazdı.
Yavaş İYİ Parti’ye gitti çünkü;
Akşener ile Ümit Özdağ arasındaki gerilimin bir parçası olmak istemedi.
Akşener’in zihninde “Özdağ’ın girişimi Yavaş ile danışıklı dövüş mü?” sorusu varsa bu şüpheyi gidermek istedi.
Bu ziyaret ile Yavaş, kendisini ittifakın ortak belediye başkan adayı olarak gösteren Akşener’e bir nevi bağlılığını bildirmiş oldu.
Ardından CHP Genel Başkanı'na giderek ona da hiyerarşi içinde hareket edeceğini hissettirdi.
Aday gösterilir mi belli değil ama Mansur Bey bu şekilde davranarak hem bugünü hem de yarını için son derece akıllıca bir strateji izliyor.
Akşener ile görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada Mansur Yavaş “Bir belediye başkanı sadece görevini yapmalı. Ne diğer siyasi partilere laf söylemeli, ne de onların iç işlerine karışmalı. Sadece işini yapmalı. Çizgimi hiç bozmadım, hiçbir zaman cevap vermeyeceğim. Kendimi kamu görevlisi olarak görüyorum, devam edeceğim” dedi.
Bu sözleriyle laf arasında İmamoğlu’na da dokunduruyor mu diye düşünmeden edemedim açıkçası...
Çünkü İmamoğlu önceki gün Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu’na “Sen kimsin haddini bil” diyecek kadar ileri gitmiş, kendisinin seçilmiş, Bakan'ın ise atanmış olduğunu öne sürerek Bakan’a karşı saygı sınırını zorlayan bir üslupla konuşmuştu.
İşte tam da bu gelişmenin üzerine Yavaş “Kendimi kamu görevlisi olarak görüyorum. Bir belediye başkanı diğer siyasi partilere laf söylememeli” deyince üslup bakımından İmamoğlu ile de arasına net bir çizgi çekmiş oldu.
Bu durumdan İmamoğlu’nun pek mutlu olduğunu zannetmiyorum.
Gazeteci Candaş Tolga Işık, Selahattin Demirtaş'a avukatları aracılığı ile Mansur Yavaş’ın adaylığına nasıl baktığını sormuş.
Demirtaş cevabında özetle üç şey söylüyor.
1. “Biz cumhurbaşkanı adaylığında isimden çok ilkelere bağlı olup olmayacağına bakarız."
2. "Ben de aday olabilirim, iddiamı koruyorum."
3. "Şahsen Ekrem Bey'i başarılı ve kucaklayıcı buluyorum. Anadolu’da toplumsal karşılığı olduğunu görebiliyorum."
Bu yanıtın anlamı galiba şu: “Mümkünse İmamoğlu’nu aday gösterin. Onu göstermiyorsanız ben HDP’nin adayı olayım. İlla Mansur Yavaş derseniz oturup şartları konuşmamız lazım”...
Aslında Demirtaş’ın İmamoğlu’na işaret etmesinde şaşılacak bir durum yok. Ben asıl kendi adaylık iddiasını sürdürdüğüne dair bu kadar iddialı konuşmasına şaşırdım.
Asıl amacı muhalefete HDP seçmeninin oylarının çantada keklik olmadığını hatırlatmak olsa da bu kadar ben merkezci konuşması partisi içinde nasıl yankılanmıştır acaba?
Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Detaylı bilgi almak için ‘Çerez Politikasını’ ve ‘Aydınlatma Metnini’ inceleyebilirsiniz.