Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Konya Şehir Hastanesi'nde yaşanan doktor cinayetinin ardından CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu bireysel silahlanmaya dikkat çekmiş, “Bugün bir hekim katledildi. Katil ruhsatlı silah taşıyordu belki ama ruhsatsız silahlarda da artış devasa” diye bir iddiada bulunmuştu.

        Tartışma büyüyünce Emniyet Genel Müdürlüğü ruhsatlı silah oranını açıkladı.

        Türkiye’de nüfusa oranla ruhsatlı silah oranı sadece yüzde 3’müş.

        İtalya’da yüzde 11,5, Çek Cumhuriyeti’nde yüzde 8,3, Almanya’da yüzde 6,6, İspanya’da yüzde 6,3, Fransa’da yüzde 4,8 olduğunu göz önüne alınca dünyaya oranla iyi bir noktadayız.

        Toplamda 627 bin 765 taşıma ruhsatlı silah varmış. Bunların da ağırlıklı çoğunluğunu güvenlik gerektiren mesleklere mensup kamu görevlileri taşıyormuş. Can güvenliği nedeniyle silah taşıyanların sayısı 53 bin 312’ymiş.

        Ayrıca son 5 yıllık döneme bakıldığında ateşli silah ve kesici-delici aletle işlenen toplam olay ve bu olaylarda hayatını kaybeden kişi sayısında düşüş meydana gelmiş ki bu da iyi haber.

        Fakat madalyonun bir de öteki yüzü var. Ruhsatsız olarak silah taşıyanların oranı nedir biliyor muyuz?

        Ayrıca av tüfeklerinin internetten bile satışı bu kadar kolayken can güvenliğimizden ne kadar emin olabiliriz?

        Bunun için birkaç araştırma sonucuna bakalım.

        Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde 2019’da Gizem Pehlevan tarafından yazılan bir yüksek lisans tezine göre, 2016-2018 yıllarında kadın cinayetlerinin yüzde 52,8’i ateşli silahlarla işlenmiş. Üstelik bu silahların yüzde 83,9’u ruhsatsızmış.

        Ayrıca Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 2019’da yayınladığı ve son 10 yılı kapsayan suç istatistiklerine bakıldığında ruhsatlı ateşli silahlarla işlenen suç sayısının 25 bin 547, ruhsatsız ateşli silahla işlenen suç sayısının ise 159 bin 123 olduğu görülüyor. Yani ruhsatsız silahla işlenen suçlar, diğerinden 5 kat daha fazla!

        Bu tablo karşısında ruhsatlı silahlarda meydana gelen azalmaya bakarak sevinmemiz mümkün değil.

        Bireysel silahlanma konusunda keşke Çin’i örnek alabilsek. Çin’de silah taşımak veya bulundurmak tamamen yasak, devlet ruhsat vermiyor. Hatta polisler bile üstlerinde silah taşımıyor. Yalnızca özel kuvvetlere izin var.

        İşte AK Parti ve CHP arasında medeni bir tartışma örneği

        İşte AK Parti ve CHP arasında medeni bir tartışma örneği
        0:00 / 0:00

        Pandemi nedeniyle 2 yıldır yapılamayan partiler arası bayram tebriki ziyareti yeniden başlamış.

        Meclis’teki bütün partiler birbirlerine heyetler göndermiş; çay, kahve, çikolata eşliğinde sohbet etmişler.

        AK Parti’den bir grup milletvekili de CHP Genel Merkezi’ne ziyarete gitmiş.

        İşte o ziyarette AK Parti Tekirdağ Milletvekili Mustafa Yel ile CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü arasında bir mazot polemiği çıkmış.

        Jale Hanım “Mazot fiyatları çok yükseldi, çiftçiler traktör çalıştıramıyor” deyince Mustafa Bey durumun o kadar vahim olmadığını anlatmış.

        Görüntüleri izleyince, kimin haklı olduğu bir tarafa, bu uzun süredir iktidar ve muhalefet milletvekilleri arasında gördüğümüz en medeni, en seviyeli tartışma diye düşündüm.

        Birbirlerini kırıp dökmeden nazik bir üslupla argümanlarında ısrar etmişler.

        Bütün siyasetçilerimiz böyle karşılıklı konuşabilse pek çok soruna çözüm bulabilirdik.

        Buradan her iki vekilimizin de bayramını kutluyor, bu örnek tavırları nedeniyle hem vatandaş hem de bir moderatör olarak teşekkür ediyorum!

        Ekrana da bekleriz…

        Kusura bakmasınlar ama Elon Musk haklı

        Kusura bakmasınlar ama Elon Musk haklı
        0:00 / 0:00

        Elon Musk, Twitter’ı almaktan vazgeçtiğini duyurdu. 44 milyar dolarlık anlaşma iptal oldu. Twitter hisseleri yüzde 6 değer kaybetti.

        Tamam adam biraz deli dolu hatta güvenilmez bir profil çiziyor.

        Kripto para borsasını da alt üst etmişti.

        Fakat vazgeçme nedeni gayet makul ve mantıklı.

        Sebep Twitter’daki sahte hesapların oranı.

        Bundan 2 ay önce Twitter spam hesapların kullanıcıların yüzde 5’inden az olduğunu iddia etmişti.

        Musk’ın kafasına bu oran yatmamış, avukatları kesin sayı istemişti. Hatta o süreçte anlaşmayı askıya almıştı.

        Twitter tarafı Musk’a talep ettiği bilgiyi vermeyince o da haklı olarak şirketi almaktan vazgeçti.

        Sonuçta Twitter’ın bir reklam değeri var ve o değer gerçek kullanıcılar üzerinden hesaplanıyor.

        Ve bugün hem Türkiye’de hem de dünyada Twitter spam ve sahte hesapların işgali altında.

        Bu ‘fake’ ve hırçın ortam nedeniyle insanlar Twitter’ı terk ediyor.

        Mart 2022’de Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre Türklerin en fazla ilgi gösterdikleri sosyal medya platformu 57,4 milyon kullanıcısı olan YouTube.

        Onu 52,15 milyon kullanıcıya sahip olan Instagram izliyor.

        Facebook’u 34,4 milyon, TikTok’u 25,56 milyon kişi izlerken Twitter’ı sadece 16,1 milyon kişi takip ediyor. O 16 milyon hesabın da ne kadarı sahte bilmiyoruz.

        Yani kimi siyasetçiler ve kanaat önderleri çok ciddiye alsa da Twitter’da belirlenen gündem halkın gerçek gündemi değil.

        Dolayısıyla bu satış meselesinde kızılacak biri varsa o da Elon Musk değil hakikaten kopuk bir sosyal medya alanı yaratan Twitter’ın kendisi.

        Güzel bir hayat yaşamak için…

        Güzel bir hayat yaşamak için…
        0:00 / 0:00

        Dün Hürriyet Gazetesi’nde Zeynep Bilgehan’ın dünyanın ve Türkiye’nin en saygın filozoflarından Prof. Dr. Ionna Kuçuradi ile yaptığı hoş bir söyleşi vardı.

        “Kaliteli, insan gibi, güzel bir hayat yaşamanın yolu nedir?” sorusuna Ionna Hanım 3 maddelik bir yanıt vermiş:

        1- Kendine hâkim olabilmek.

        2- Çevrenin, modaların, reklamların pompalamaya çalıştığı ihtiyaçları duymamak.

        3- Olan bitenler hakkında felsefi değer bilgisiyle kafa yormak ve bu bilgiyi eylemde bulunurken hesaba katmak.

        Bugün Türkiye’de içinden geçtiğimiz ekonomik koşullarda genel anlamda insanların temel ihtiyaçlarını karşılamanın ötesine geçmesi zaten pek mümkün değil. İster istemez satın aldığımız şeylerin listesini küçültüyoruz. Moda veya reklamlara kapılacak noktayı geçtik.

        Fakat birinci ve üçüncü maddeleri tatbik etmezsek şu ortamda mutluluğu yakalamamız sahiden zor.

        Düşünsenize görev başındaki doktorun öldürülmesinden kadın cinayetlerine, siyasetteki gerilimden trafikte çıkan kavgalara gündelik hayatımızı zehir eden pek çok şeyin nedeni kendimize hâkim olamıyor olmamız.

        Haksızlığa uğruyor olduğumuz psikolojisi öylesine hâkim düşünce haline geldi ki öfkemizi kontrol etme ihtiyacı hissetmiyor, bizim gibi düşünmeyen ya da yaşamayanları dinlemek istemiyor, eyleme geçmeden önce durup biraz düşünme yolunu seçmiyoruz.

        Oysa kulağa ilk anda klişe gibi gelen bu üç temel tavsiyeyi ciddiye alıp hayatlarımıza tatbik etmeye ülkece çok ihtiyacımız var.

        Diğer Yazılar