Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türk Eczacıları Birliği Başkanı Arman Üney ile sohbetimizde konu dün Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Fatih Altaylı’ya yaptığı açıklamalara da geldi.

        Bakan Koca “İlaç firmaları eczanelerin kâr payını ödemiyordu. Eczane de bunu hastadan talep ediyordu. Şimdi eczacılara ilaç firmalarının vermediği kâr payını bakanlık olarak biz veriyoruz. Baremlerine zam yaptık. Artık katkı payı istenmeyecek. Ya da çok cüzi olacak” sözlerine de şüpheyle yaklaşıyor. “Katkı payı meselesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile ilaç firmaları arasındaki bir mesele. Eczaneler olarak biz sadece aracıyız. Buradan bir kazanım elde etmemiz söz konusu değil” diyor.

        Eczacıların en büyük şikayeti ilaç fiyat kararnamesinde 13 yıldır değişiklik yapılmamış olması. En son 2009 yılının koşullarında yapılan hesaplama yönteminin değişmesini istiyorlar.

        1 ila 10 lirası arası ilaçlarda daha yüksek kar payı alırken fiyat aralığı yükseldikçe eczacıların kar payı düşüyormuş. Düşük fiyattan ilaç artık pek kalmadığı için eczanelerin pek çoğu kapanma noktasına gelmiş.

        “Son düzenlemeyle yüzde 2’lik bir artış yapıldı ama bu sorunlarımızı çözmenin yakınından bile geçmiyor. Her iki eczaneden birinin kredi borcu var. Bir bir iflas ediyorlar” diyor.

        VİTAMİNLERE DENETLEME YOK

        Eczaneler ilaç fiyat kararnamesinden şikayet ediyor, haklılar da fakat öte yanda bir başka haksızlık daha yaşanıyor.

        Doktorların reçete ile yazdığı, özellikle salgın dönemlerinde sıkça kullanılan C ve D vitamini gibi yaygın ilaçlar, ilaç değil takviye gıda olarak nitelendiriliyor.

        Ruhsatlarını da Sağlık Bakanlığı değil Tarım ve Orman Bakanlığı veriyor.

        Bu durumda ne fiyat ne de doğru düzgün içerik denetimi yapılamıyor.

        Örneğin X marka popüler bir C vitamini eczanede 150 liradan satılırken, aynı içerikte Y marka bir C vitamini onun yarı fiyatına satılabiliyor.

        Doktorlar genellikle reçeteye ilaç markası da yazdığı için pek çok hasta pahalı bile olsa doktorun yazdığını alıyor.

        Üstelik takviye gıda olduğu için Sağlık Bakanlığı kontrolünde olmayan bu ürünler belli hastalıklara iyi geldiği iddiasıyla reklam yapıyor. Kapsül, şurup, tablet gibi ilaç formunda satılıyor.

        Türk Eczacıları Birliği Başkanı Üney bu meseleye de değindi.

        "Tedavi beyanı ile satılan ve sağlık tehlikeleri yaratan bu ürünlerin satış izni ve ruhsat yetkisinin, geçmişte olduğu gibi, yeniden Sağlık Bakanlığı'na geçmesi gerektiğini savunuyoruz" dedi.

        Özetle bu başıboş tablodan ne hastalar mutlu ne de eczacılar.

        Hem test kitleri hem de ilaç fiyatları ve ruhsatları konusunda kapsamlı bir düzenlemeye ihtiyaç var.

        Meğer zaten yasakmış

        Meğer zaten yasakmış
        0:00 / 0:00

        Önceki gün eczanelerde Covid tespiti için hızlı antijen test kiti bulunmadığını, bulsanız bile satış fiyatlarının eczaneden eczaneye değiştiğini, arada fahiş farklılıklar olduğunu yazmıştım.

        Bunun üzerine dün Türk Eczacıları Birliği Başkanı Arman Üney aradı.

        “Ben test yok, fiyat pahalı” derken, Arman Bey çok daha garip bir gerçekten bahsetti.

        “Kübra Hanım o bahsettiğiniz testleri normalde eczaneler satamaz çünkü yasak. Ecza depolarından temin edilen bir ürün de değil. Tıbbi cihaz olarak geçiyor” dedi.

        Meğer pandemi döneminin başında Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun 2020’de gönderdiği bir yazı ile bu testlerin eczanelerde satışı yasaklanmış.

        Pozitif hastaların sayısı net olarak belirlensin ve kimlik takibi yapılabilsin diye başlangıçta böyle bir karar alınması mantıklıydı ama zamanla salgının etki gücü azaldıkça bu manasız bir yasak haline geldi.

        Eczanelerin önemli bir bölümü talep olduğu için satmaya başladı.

        Arman Bey “OECD ülkelerinin tamamında eczanelerde bu kitler satılıyor. Biz Cumhurbaşkanlığı Sağlık Politikaları Kurulu'na ‘Bir karekod takip sistemi getirerek bu yasağı kaldırın. Barkod sayesinde kimlerin test aldığını görün, gerekirse sonuç bildirmeyi zorunlu hale getirin. Fiyatı da belirleyin, satalım’ dedik ama çağrımız yanıtsız kaldı. Oysa bugün internetten bile satılıyor” diyor.

        Arman Bey “Eczanelerde satışı yasak olmasına rağmen internette bile satılıyor” deyince kontrol ettim. Ve fark ettim ki eczanelerde satılan aynı ürün kontrolsüzce ve neredeyse yarı fiyatına online alışveriş sitelerinde de satılıyor!

        Eczanede satışı güya yasak ama internetten rahatça sipariş edebiliyorsunuz...

        Bakanlık bu durumu biliyordur herhalde.

        YERLİ VE MİLLİ KİTLER NEREDE?

        Peki geçen yıl Ekim ayında Milli Eğitim Bakanlığı’nın teşviki ile bazı meslek liselerinin COVID-19 hızlı antijen test kiti ürettiği duyurulmuştu.

        Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, antijen kitinin markasının 'BRS-CA' olarak belirlendiğini, seri üretim için çalışmaların başladığını, piyasadaki eş değer ürünlerin 3'te 1'i daha az maliyetle üretildiğini açıklamıştı.

        Aralık ayında Emine Erdoğan bu çalışma ile ilgili bir tebrik tweeti atarak “Yerli ve millî antijen kiti üreten meslek lisesi öğrencilerimiz, sizler ülkemizin umudu ve gururusunuz. Sağlık Bakanlığı onayının ardından bu kitlerin ayda 30 milyon üretim kapasitesine ulaşacağını da memnuniyetle öğrendim” demişti.

        Aradan 7-8 ay geçti. Yerli ve milli test kitlerinin akıbeti ne oldu? Sağlık Bakanlığı onay verdi mi? Seri üretime geçildi mi? Geçildiyse halkın uygun fiyattan erişimi sağlanacak mı? Test uygulayanlardan sonuçlarını bildirmeleri istenecek mi?

        Bütün bu sorulara yanıt bekliyoruz.

        Diğer Yazılar