Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        KPSS skandalının detayları belli olmaya başladı. İpin ucunu çektikçe pislik ortaya dökülüyor.

        Aslında hikâye geçmişte FETÖ skandallarından alışık olduğumuz gibi…

        Yine ortada cemaat bağlantılı bir dershane ve o dershane üzerinden cemaat üyelerinin devlete yerleştirilmesi operasyonu var.

        Dün T24’te yayınlanan özel habere göre aynı dershanede eğitim alan öğrencilerden 21’inin KPSS’deki yanıtlarının bire bir aynı olduğu belirlenmiş.

        Yani mesele deneme sınavındaki birkaç sorunun asıl sınavda çıkmasından ibaret değil. Düpedüz cevap anahtarı dağıtılmış!

        Şimdi insanın aklına türlü türlü sorular geliyor.

        Aynı dershane geçmişte yapılan sınav sorularını da sızdırdı mı?

        Skandal sadece KPSS’den mi ibaret yoksa diğer sınavlara da sıçradı mı?

        O cemaatle bağlantılı başka dershaneler de var mı? Onlar da soruşturma kapsamında incelenecek mi?

        Bu skandalın ucu kaç yıl geriye gidiyor? Kaç ile yayılıyor?

        Görevden alınan ÖSYM Başkanı Halis Aygün bu işin neresinde?

        Normal şartlarda sorular kapalı devre bir sistem içinde hazırlanıyor. Soruları hazırlayacak ekip birkaç hafta yüksek güvenlikle korunan bir tür kampta kalıyor.

        Sınav bitinceye kadar dış dünyayla ilişkileri kesiliyor. Cep telefonu kullanamıyor, aileleriyle dahi görüşemiyorlar.

        Soru kitapçıkları da içeride kapalı devre bir matbaada basılıyor.

        REKLAM

        En azından üniversite giriş sınavı bu şekilde yapılıyordu.

        Hatta buna dair eski ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ömer Demir’den dinlediğim ilginç bir olay vardı. Kendisi o günler hakkında sonradan bir kitap da yazdı.

        15 Temmuz darbe girişiminden 4 gün sonra KPSS Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi yapılacaktı.

        Darbe girişimi sırasında soruları hazırlayan uzman ekip bu kapalı kamptaydı.

        Kendilerine dışarıda darbe olduğu söylenmedi. Aileleri ile iletişim kurmalarına bile müsaade edilmedi.

        Söz konusu sınav güvenliği olunca bu kadar hassas ve tavizsiz çalışıyordu yani ÖSYM.

        En azından öyle biliyorduk.

        Peki o kamptan bir cemaat dershanesine KPSS soruları nasıl sızdı?

        Geçmişten hiç mi ders alınmadı?

        İsyan etmemek mümkün değil.

        Bu skandal sadece bir ÖSYM Başkanı’nı görevden alıp, bir iki dershane yöneticisine dava açarak savuşturulmamalı.

        Arkasındaki asıl karanlık yapı ortaya çıkarılmalı.

        FETÖ'den temizlenen yerlere başka cemaatlerin sızdığına ilişkin iddialar artık kesinlikle hafife alınamaz.

        Yeter artık, bu ülkeyi bileğinin hakkıyla çalışıp kazanan dürüst evlatlarımızın değil aklını başkalarına emanet etmiş ahmakların yönettiği bir yer haline getirmeye hakkınız yok!

        Tam da olması gerektiği gibi

        Tam da olması gerektiği gibi
        0:00 / 0:00

        Bunca kutuplaşma, siyasi restleşme ve can sıkıcı gelişmelere rağmen arada sevindirici şeyler de oluyor.

        Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş dün yanına kalabalık bir devlet heyeti alarak geçen hafta saldırıya uğrayan Ankara’daki Şah-ı Merdan Cemevi’ni ziyaret etmiş.

        “Bu sadece oradaki inanç önderlerine değil bütün toplumumuza yapılan bir saldırıdır” demiş.

        Yani tam da bir Diyanet İşleri Başkanı’nın yapması gerekeni yapmış.

        Uzaktan kınamakla yetinmeyip bu birliktelik fotoğrafını vermesi gerçekten takdir edilesi bir davranış.

        Üstelik bu Erbaş’ın ilk cemevi ziyareti değil.

        10 Haziran’da Tunceli Hacı Bektaş-i Veli Kültürünü Yayma ve Yardımlaşma Derneği Cemevi'ni ziyaret etmişti.

        Hazır bu iklim yakalanmışken cemevlerinin statü sorunu da çözülmeli. Yıllardır sürdürülen inattan vazgeçilmeli.

        Diğer Yazılar