İmamoğlu'na siyasi yasak gelir mi?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, 31 Mart 2019 seçimlerinin iptal edilmesinin ardından Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla bir dava açılmıştı.
O davada karar aşaması yaklaşırken dün ortaya atılan bir iddia siyaseti hareketlendirdi.
Gazeteci Barış Terkoğlu davaya bakan eski hakimin, yani 7. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi Hüseyin Zengin’in, "İmamoğlu'na iki yıldan fazla ceza vererek, onu siyasi yasaklı hale getirmem telkin edildi" dediğini iddia etti.
Terkoğlu bizzat Zengin ile değil, Zengin’e yakın olduğunu düşündüğü kimi yargı mensuplarıyla konuşmuş.
Zengin Haziran ayında kendi talebi olmadan aniden yaz kararnamesiyle Samsun’a gönderilmiş. HSK’ya itiraz etmiş.
Tek başına bu atama bile söz konusu iddiaların doğru olabileceğine işaret ediyor.
Peki bu olaylar 11 Kasım’da görülecek yeni duruşma hakkında bize ne söylüyor?
İmamoğlu hakikaten siyasi yasaklı hale gelir mi?
Eğer yargı kararı üzerinde siyasi etki olduğunda hemfikirsek şu soruyu sormamız gerekiyor; iktidar İmamoğlu’nun şimdi böyle bir ceza almasından hoşnut olur mu?
Bundan bir sene önce yani İmamoğlu’nun adı Cumhurbaşkanı adayı olarak ön plandayken, tabiri caizse 2023 seçimleri için potansiyel bir tehditken belki işlerine gelebilirdi.
Fakat aradan geçen sürede İmamoğlu zaten kendi kendisinin ayağını kaydırdı.
Afet dönemlerinde tatil, büyükelçiyle yemek ve Karadeniz gezisi gibi olayların ardından İmamoğlu siyasette ciddi manada irtifa kaybetti.
Son olarak Sözcü gazetesi ile İmamoğlu arasında yaşanan gerilim ile İBB Başkanı’nın muhalefet cephesinde yaşadığı krizler halkasına bir yenisi eklendi.
Mesele sadece Sözcü’den ibaret değil. Uzun süredir muhalif basının kendi içinde bölündüğü, Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu arasındaki adaylık yarışının medyaya doğrudan sirayet ettiği konuşuluyor.
11 Kasım’da İmamoğlu’na verilecek haksız bir cezanın siyaseten İmamoğlu’nu güçlendireceği, düşmekte olan ‘kahraman’ı yeniden ayağa kaldıracağı çok açık.
Öyle bir senaryoda tıpkı Kaftancıoğlu davasında olduğu gibi, CHP kendi içindeki tartışmaları bir kenara bırakarak büyükşehir belediye başkanına sahip çıkar.
İktidar bunu göre göre hakimlere kapalı kapılar ardından “İmamoğlu’na 2 yıldan fazla ceza verin” telkininde bulunur mu?
İstanbul’da seçimin iptal edilmesinin yarattığı sonuçtan bir parça ders çıkardılarsa hayır.
Tabii bu siyasi analizi yapıyor olmam, yargıya müdahaleyi meşru gördüğüm anlamına kesinlikle gelmiyor.
Söz konusu iddia ile ilgili HSK derhal bir soruşturma başlatmalı, hatta görev yeri değiştirilen hakim Hüseyin Zengin çıkıp açıkça konuşmalı.
Çünkü bu tür itirazlar ve itiraflar olmadıkça iktidarlar değişse bile siyasetçilerin yargıya müdahale etme cüreti değişmeyecek.
Tıpkı medyaya müdahale cüreti değişmediği gibi...